Yarın 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Türkiye, dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkelerden birisi. Suriye’de yaşanan kriz dolayısıyla, Türkiye dâhil geniş bir coğrafyaya etki eden ‘mülteci konusu’, çağımızın en geniş ölçekli ve en karmaşık insani krizlerinden biri haline geldi.
1/14
Hayata Destek Derneği konu hakkında bir rapor yayımladı. Raporda, "Onurlu bir yaşam her bireyin hakkıdır. Bu hakka erişimde bireylerin kendi ayakları üzerinde durabilir hale gelmesi ise toplumsal refahın vazgeçilmezi olarak görülmelidir" ifadeleri kullanılırken ortak bir geleceği inşası için eğitimin de önemi vurgulandı
2/14
Dernek, Türkiye gibi orta gelir seviyesine sahip gelişmekte olan ülkelerde yerel kapasitelerin zorlandığını, ev sahibi nüfus ile gerginlikler yaşanabildiğini aktardı.
3/14
Geleceği tayin etmenin bizim elimizde olduğunu belirten Hayata Destek Derneği; ulusal ve uluslararası seviyede kamunun, sivil toplumun ve özel sektörün birlikte geleceği inşa edebileceğini aktardı.
4/14
Dernek mültecilerin iş gücüne katılımları hakkında şunları belirtti: "Dünya genelinde ve Türkiye özelinde yapılan araştırmalara göre, mülteciler yaşadıkları ülkelerde gerek girişimci, gerek iş gücü, gerekse tüketici olarak ekonomiye katkıda bulunabiliyor ve ülkedeki varlıkları ülke ekonomilerine ‘net kazanım’ olarak yansıyabiliyor."
5/14
AFAD raporuna göre, Türkiye'deki Suriyelilerin yüzde 8,4'ü üniversite mezunu. Suriyeli mülteciler 2011 yılından bu yana ülkede 10 binden fazla yeni işletme kurarak, 100 binden fazla yeni istihdam sağladı.
6/14
Sığındıkları ülkede iş piyasasına dâhil olan bireylerin, krizler sonrası ülkelerinin yeniden inşası için doğrudan kaynak yarattığının tecrübeyle sabit olduğunu kaydeden dernek, "Sık sık işittiğimiz ‘evlerine dönsünler’ serzenişlerini somut gerçeklik çerçevesinde bir yana bırakarak –yani dönülmesi dile getirilen ‘ev’in bugün yıkık olduğunu akılda tutarak-, ilk önce ‘beraber bir gelecek’ diyebilmeliyiz." dedi
7/14
Kanıta dayalı politikalar ve doğru verilerle, karşı karşıya kalınan birçok problemin çözüleceğini ifade eden Hayata Destek Derneği, "Türkiye her ne kadar 2016 yılında yaptığı yasal değişikliklerle iş gücü pazarını Suriyeli mültecilerin katılımına açtıysa da, uygulamadaki sıkıntıların çalışma izni süreçlerini aksattığını görüyoruz" dedi.
8/14
Raporda şunlar ifade edildi: "Doğru politikalar izlersek bir yandan Suriyeli nüfusun iş gücüne katılımını teşvik ederken, aynı zamanda iş gücü piyasamızı bir bütün olarak onarabilir, insan onuruna yakışır iş imkânlarını çalışma çağındaki herkes için mümkün kılabiliriz."
9/14
Ortak gelecek kurulabilmesi için bir diğer önemli konun da eğitim olduğunu aktaran dernek, Suriyeli mültecilerin çalışma çağında olmayan çocuklarının da belirli alanlarda ailelerinin geçim kaynaklarına destek olmak zorunda kaldıklarını belirtti
10/14
"Eğitim göremeyen ve küçük yaşta ağır işlerde çalıştırılan çocuklar ileride de kalifiye çalışan profiline erişemiyor ve gelecekte yine aynı yoksulluk döngüsüne mahkûm oluyor."
11/14
"Mevsimlik tarım sektöründe çocuk işçiliğiyle mücadele üzerine çalışan bir dernek olarak Hayata Destek çatısı altında, bu döngüyü maalesef hem Türkiyeli, hem Suriyeli ailelerde gözlemliyoruz"
12/14
Suriyeli nüfusun güvenceli iş olanaklarına erişimlerinin kısıtlı olmasının, bahsedilen sıkıntıları da beraberinde getirdiğini ve geride kalan 9 yılda, 400 binden fazla Suriyeli çocuğun Türkiye sınırları içinde dünyaya geldiğini belirten dernek, ailelerin geçim kaynaklarına erişiminin ve çocukların eğitime katılımının önemini vurguladı.
13/14
Geçim kaynağının yaşam kaynağı olduğunun akıllardan çıkarılmaması gerektiğini ifade eden Hayata Destek Derneği şunları aktardı:
14/14
"Beraber bir geleceğin hepimize iyi geleceği inancını 20 Haziran vesilesiyle bir kez daha dile getirmek istiyoruz. Onurlu bir yaşam her bireyin hakkıdır. Bu hakka erişimde bireylerin kendi ayakları üzerinde durabilir hale gelmesi ise toplumsal refahın vazgeçilmezi olarak görülmelidir."