Fenerbahçe'nin eski futbolcusu ve teknik direktörü Aykut Kocaman, 3 Temmuz sürecinden yaşadığı sportif başarı ve başarısızlıklara kadar birçok konuda açıklamalar yaptı.
1/32
Türk futbolunun önemli teknik direktörlerinden Aykut Kocaman, NTV ekranlarında yayımlanan "Kırılma Anı" programına konuk oldu. Programda Emek Ege'nin sorularını yanıtlayan Kocaman, önemli açıklamalarda bulundu.
2/32
İşte Kocaman'ın açıklamalarından satırbaşları:
3/32
"Antrenörlük serüveninde pek kolay bir dönüş olacağı gözükmüyordu. Halisane duygularımı düşüncelerimi söylüyorum. Fenerbahçe, Aziz Yıldırım ile birlikte 2003 sonrası başka bir seviyeye çıkmıştı. Hem kulübü fiziki varlıklarıyla ve aynı zamanda mali durumuyla diğer tarafından takım yönüyle de. Son derece yüksekten uçuyordu, Türkiye standartlarının çok üzerindeydi. Daha fazla yabancı ağırlıklı antrenör seçimleri vardı. Daum, Zico, Aragones gibi... Daha da önemlisi oyuncu seçimlerinde de farklı bir seviyedeydi Fenerbahçe. Gelemeyeceği düşünülen pek çok oyuncuyu getirdi. Ortega olağanüstü bir oyuncuydu. Arjantin'in ikinci Maradona'sıydı. 25-26'lı yaşlarda buraya getirdi. Alex, Roberto Carlos, Nicolas Anelka... Fenerbahçe farklı bir yerdeydi."
4/32
2011'DE BELİNE VURULDU | "Burası Türkiye'ymiş, unutmuşuz. İşler iyi gidince birileri çelme takmaya hazırlanır, aşağı çekilir. Nihayetinde de çekildi zaten. 1-1.5 milyar dolarlık bütçeye doğru giderken bir anda 2011'de beline vuruldu. Her şey berbat edildi. Türk futbolu çökertildi. O günlerden bugünlere geldik."
5/32
SPORTİF DİREKTÖRLÜK KONUSU | "Planlamamda sportif direktörlük yoktu. Teknik direktörlüğün arkasında profesyonel yöneticilik kısmına doğru kulüplerin geçmesi gerekiyordu. Olabilirdi. Bu biraz da başkanla benim aramdaki geçmişe dayanan ilişkiye bağlı olarak, ihtiyaç olması hasebi, Fenerbahçe'ye dönüş tarafı biraz daha ağır bastı. Kariyer planlamasının dışına taştı. Yaşayarak öğrenirim diyordum. Sportif direktörlük tarafına geçtim."
6/32
ÖYLE BİR YIKIM İSTEMEZDİM | "Daum'la ilgili bir karar verildi ve gönderildi. Kulübün üstünde muazzam bir yıkım var. Yine son hafta şampiyonluk kaçırıldı. Uzatma dakikalarında altıpasın içerisinden 3 pozisyon kaçtı. Normalde atarlar onları. O goller olsaydı, Daum gönderilmeyecekti ve hiç böyle bir şey olmayacaktı. Trabzonspor maçında o gün, galibiyeti ve şampiyonluğu, sportif direktör olarak kalmayı tercih ederdim. Öyle bir yıkımın olmasını istemezdim."
7/32
BÜTÜN RAKİPLERİ YENDİK, HEPSİNİ | "10 yıl sorumlu olarak çalıştım Türkiye liglerinde. Çeşitli takımlarla inişler, çıkışlar, krizler, insanlar, adam göndermeler, almalar, bir sürü şey. 1 yıl sportif direktör olarak çalıştım Fenerbahçe'de. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi kulüplerde insanlara daha değerli bir görev verilemez. 1 sene sportif direktör olarak durdum, baktım, ne olduğunu anlamaya çalıştım. Hiç istemediğim halde teknik direktör oldum. İlk 6 ay sudan çıkmış balığa dönüyorsun. Genç antrenörlerin sorunlarını 3 aşağı 5 yukarı biliyorum. Oldum dedikleri anda bu seviyeye geldikleri anda rüzgarın beklemediğin yerlerden geldiğini görüyorsun. Bu kulüplere uyum sağlayana, kontrolü alana kadar olan süreç zor. İlk 5-6 ay gerçekten kabus gibiydi. Kabus gibiydi. Çok sıkıntılı bir dönemdi. Devre arası kampı ve kupadaki Yeni Malatyaspor maçı vardı. Buzlu sahaydı, mağlup olduk. Her şeyin üstüne tuz biber ekti. Berbat hale geldi her şey. Ayrılma zamanı gelmişti aslında. Başkanın bu konuda her teknik direktörle sezonu bitirme gayreti önemli bir şeydir. Kişisel olarak bırakma eğilimim yüksekti. Başkan izin vermedi. Ne kadar üstüne çamur atılmaya çalışılırsa çalışılsın, 2010/11 şampiyonluğu 88/89 şampiyonluğu kadar değerli, kuvvetli bir dönüş olarak gözüktü Fenerbahçeliler için. Bütün rakiplerimizi yendik, bütün rakiplerimizi."
8/32
"Aslında bütün derken sadece sahadakileri değil, yaşananlara bakınca bütün rakiplerimizi yenmeyi başarmışız."
9/32
Aykut Kocaman: Herkesi yendik, 2011'de Fenerbahçe'nin beline vuruldu
10/32
"Trabzonspor kuvvetli bir takımdı. İkinci yarının ikinci maçı Trabzonspor'laydı. Kaliteli oyunculardan kurulu bir gruptu. Uyumsuzluk vardı. Büyük ihtimalle benle oyuncular arasında da bir uyumsuzluk vardı. Herkes şapkasını önüne koydu, doğru düşünmeye başlayınca ekip olduk. Ekip haline gelmek önemliydi. Ben çalışma ve gelişmeye inanırım. Bazen değişim anı gelince atlamamak lazım ama önce bir gelişme! Kimde ne var, ne kadar gelişilebilir ona bakarım."
11/32
"Hep söylerim, uyumlu bir grubu bir araya getirmelisiniz. 10 tane oyuncuyu biraraya getirmek yerine, birbirini yükselten bir grup kurmak önemli. Bu uzun sürer. Bazense taşlar siz çok çabalamadan yerine oturur ama bu rastlantısal bir durumdur. Planlı bir şey haline getirmek istiyorsanız zaman alır. Uyumlu hale gelince Fenerbahçe'nin o kadrosunun yenemeyeceği takım yoktu. Herkesi yendi zaten."
12/32
SKORU BİLİYORLARMIŞ! | "2010/11'de sezonuyla ilgili tek bir sahne söyleyecek olursam, Gaziantep maçındaki sahnedir. Stoch'un direkten dönen topunu Andre Santos'un tamamladığı bir sahne. Bir de Bucaspor maçı vardı. İlk defa liderliği o maçta alacaktık diye hatırlıyorum. Bazı polis müdürleri oturmuşlar, o maçın skorunu biliyorlarmış falan filan. Böyle büyük cümleler kurdular. 3-1 mağluptuk o maçta. Niang cezalıydı. Güiza'yı ilk defa kadroya aldık. Kadroda yoktu. Zorunda kaldık. 3-1 geriye düştük. Kontrol yeteneğimiz de düştü oyunda. Rakip sahada oynuyoruz ama güçlü bir görüntü yoktu. Bir vuruş oldu, rahmetli Ediz'di galiba, dirseğine çarptı. Hakem Bünyamin Gezer'di herhalde. Penaltıyı verdi, 3-2 oldu. Oradan sonra bir hareketlenme oldu. Tam ben acaba ne yapabiliriz diye düşündüm ki o zaman Özer'e ısın dedim. Bir an döndüm, Güiza'yı gördüm. Artık 3-3'tü. Özer'e ihtiyaç yoktu. Skor yapabilecek biri aradım. Güiza o an aklıma geldi. Polis müdürleri belki bunu da biliyorlardı. Özer'le mi, Güiza ile mi göz göze geleceğimi de biliyorlardı. Tanrının lütfu herhalde. Tek dokunuşla gol attı Güiza. Skoru bilinen maçlardan bir tanesiymiş o!"
13/32
MESLEK HAYATINDAKİ EN BÜYÜK TATMİN | "Takımımı odaklı, kupa veya benzeri şeyler bende etki yaratmıyor. Nihai hedef orası, kupayı almak ama oraya giden takımın uyumlu hali benim için çok değerli. Ben oradan bakıyorum daha fazla olaya. Dönüm noktalarından bir tanesidir. Konyaspor takımını söylemem lazım. İçlerinde olmaktan huzurlu ve güvenli hissettiğim bir takımdı. Ankaraspor'da çok genç bir grup yakalamıştım. Uğur, Teo, Umut Sözen, Özer, Murat Tosun... 18 yaşında çocuklar vardı. O grup sahaya çıkınca her şeyini yapabileceğini görüyordum. Ben bundan mutlu oluyorum."
14/32
"3 Temmuz ile ilgili gerçekler bence tamamen ortaya çıkmadı. Bu dönemi kurgulayanların futbol ve medya dünyasındaki yeri de ortaya çıkarsa ben de dahil olmak üzere tüm Fenerbahçeliler'in vicdanları biraz daha rahatlayacak. Kişisel bir görüşümdür. 3 Temmuz'u kurgulayanların etkileri hala devam ediyor. Ben Fenerbahçe'nin ak olduğuna o gün inanmasam, asla savunamazdım. Tamamen Türk futboluna vurgu yapmak için 'Radar Fenerbahçe'ye tutuldu' dedim. Ben hala aynı yerdeyim. Fenerbahçe o gün herkes kadar temizdir, herkes kadar kirlidir. Hiçbirimizin farkı yok. Tamamen düzene ve kumpasa ait bir vurgudur. Bugün de hala aynı yerdeyim. Herkes kadar temiziz. Fenerbahçe'yi suçlayanlar dönsün aynaya baksınlar kirli surat görmek istiyorlarsa..."
15/32
12 MAYIS 2012 | "Bir operasyon yapılmış. Futbol tarihinin en ağır kumpaslarından bir tanesi oluşturulmuş. Bir kulübün üzerinden silindirle geçilmiş, futbol takımının ayakları kesilmiş. Lugano, Andre Santos, Niang ayrılmış. Bu oyuncular 23-25 gol atmış, güçlü oyunculardı. Son saniyede alabildiğimiz pek çok oyuncu gelmek istemedi. Niang son gün ayrıldı, yerine oyuncu bulmak zordu. Gelmek istemiyorlardı. Böyle bir takımla yarıştık. Her gün ama her gün, bir gün yok ki cezalar cezalar, küme düşürülsün, rakiplerin cezaları ortadan kaldırılıyor, bize ceza üretiliyor. Son güne geldik böyle. İçimdeki en büyük kırgınlıklardan bir tanesidir. Böyle yarışa yarışa gelip hem ligde hem kupada finale gelen bir takım"
16/32
"O gün o kadar büyük bir güce sahiplerdi ki, o günler anımsayanlar, öyle bir gücün karşısındaydık ki ülkede daha önce yapılan operasyonlar vardı, Ergenekon gibi. Sonra Fenerbahçe'yle futbola gelmiş çok güçlü bir grup. Ne kadar güçlü olduklarını artık herkes görüyor. Her yere, her tarafa hakimler ve sen geliyorsun, sana bir operasyon yapılmış, sen gelip hem kupayı hem ligi kazanıyorsun. Bu kadar şeyin amacı neydi o zaman. O maçtan şampiyon olarak çıkma ihtimalimiz yüzde 0.0001 gibi bir şeydi. Yapabilir miydik, hayatın içinde var. Her kurgu yerine oturmaz. Ancak o kadar şansımız vardı. Ben bütün stratejimi ona uygun yapmıştım. Daha önce Galatasaray ile yaptığımız 3 maçın durum analizi. Bizden daha kuvvetli gözüküyorlardı, saha dışında da çok kuvvetlilerdi. Defalarca kez oyuncuları affedildi. Elmander'in cezasının affedilmesi gibi ilk maçta. Dönmek, oynamak yeniden isterdim. Sonucun 3 aşağı 5 yukarı belli olduğu bir maçtı o. Kazanma ihtimalimiz çok çok düşüktü."
17/32
"O maçta 1 dakika evvel değişiklik yapsaydık, Dia atılmasaydı. Tüm kurgum son 10-15 dakika içinde tüm kumpasları yıkan bir çıkışı ayarlamaya çalışıyorduk. Yıkmaktı maçı. Son yarım saatte hamlelerle Galatasaray'ın koruma, bizim kazanma arzumuz öne çıkacaktı. Orada maçı koparmak istedik. Hayatın makarası geriye sarmıyor. Böyle sohbet ederken söylersek, Dia kırmızı gördü. Oyundan çıkacaktı tam, Alex girecekti."
18/32
2 MAYIS 2013, BENFICA RÖVANŞI | "Benfica'ya karşı ilk maçta hayatı durdurmak isterdim. Temel sorunu gözardı etmeden geçersek anları konuşuruz. Zihnim öyle çalışmıyor. Benfica Avrupa'da 12. yarı finalini oynuyordu, bizse ilk kez yarı finaldeydik. Oyuncular zihinsel, ruhsal, bedensel olarak maksimuma çıkıyorlar. Bu da biriken bir yorgunluktu. Takımın ana omurgası hem Topal, hem Meireles ve aynı zamanda o maçların en önemli oyuncusu Webo aynı anda cezalı duruma düştü. Bu 3 oyuncu o yorgunlukla cezalı oldular aslında. Belki o sahneyi yapma şansımız yükselecekti. Biraz daha aşina olsaydık çeyrek finallere, yarı finallere daha farklı olurdu. 40'ıncı dakikalarda Kuyt ve Selçuk birbirine girdi bir topta. Selçuk sahadan sedyeyle çıktı. Kuyt'ın kaburgasında çatlak oldu, öyle oldu. 60'ıncı dakikalarda Gökhan'ın çenesi kırıldı. 3 kulvarda giderken kupa maçlarında yaptığımız rotasyonlu kadroya döndü takım. Eskişehir ile oynadığımız kadroya döndü. Tarihin en önemli maçında ana grubun dışında oyuncularla sahadaydık. Özellikle 60'dan sonra... Son ana kadar kucağımızdaydı tur. 2-1'den sonra Kuyt'ın en iyi vuruşu yaptığı yerden boş kaleye yapabileceği bir vuruş vardı. Kuyt yan filelere vurdu. Belki orada direnci artırabilirdi."
19/32
4 KEZ İSTİFA ETMİŞ OLABİLİRİM | "4 defa istifa etmiş olabilirim, doğrudur. Başkanla olan bir konuşmamız var. Esas ana problem, daha sonra söylediğim gibi yorgunluktu. İkinci ve üçüncü seneler yorgun geçti. Hata yapma ihtimalim çok yüksekti. 2013'teki takımın büyüme, gelişme ihtimali çok yüksekti. Mesleki olarak yaptığım hatalı bir davranıştır. Ancak kendimi zihinsel olarak yukarıda hissetmiyordum."
20/32
2017-2018 SEZONU | 2013'e yorgunluk anıydı, hata dedim. 2018'de uyumlu takımı görmüştüm. Normal şartlarda ayrılmam gerekiyordu. Beni bilenler ayrılacağımı bilirlerdi. Dedim ki kendi kendime 'Yutkun bekle', devam etme ihtimali çok azdı. Öyle tahmin ediyordum. O ihtimal varsa bile o ihtimali bekleyeyim, aynı hatayı yapmayayım. Uyumlu takımı yakalamıştım, bunu yakalamak çok zordu. Bütün çalışmalar, davranışlar, antrenmanlar, adam almalar, çıkarmalar bunun içindi. Beklentim çok minimaldi. Kararı ben vermiş olmayayım dedim, ben vermek istemedim.
21/32
ALİ KOÇ'UN SÖZÜNE YANIT | Ali Koç'un 5 Şubat 2022'deki 'Aykut Kocaman'ı tutup 1 sezon daha devam etmek daha doğru karar olabilirdi' sözleri... Bir yorum yapmayayım. Yaparsam başka tarafa gidecek. Ali Koç'a hiçbir kızgınlığım yok.
22/32
BAZEN OLMUYOR | *Döneminin en büyük golcülerinden biriyken neden kariyerinde 13 kere milli takım ve 1 gol? - Bazen olmuyor. "Milli takım, benim mesleğimdeki en önemli temsil yeri. Bizim gibi büyük takımlarda oynamış, çeşitli başarılar elde etmiş oyuncular başladıktan sonra zirve Fenerbahçe'dir. Bu işin mesleki anlamdaki noktası. Onursal anlamda en önemli yeri milli takımdır. Türk meslektaşlarım için en önemli yeridir. Olmasını çok isterim ama polemik üretilmesin. Olabilecekse olsun. Şu an için söylemek gerekirse başka bir yapılanma oluyor orada. Umarım bunu başarırlar, becerirler. Hepimiz iyi duygular yaşarız. Milli takım çok başka, çok onurlu bir yer."
23/32
"TERİM BENİ G.SARAY'A ÇAĞIRDI" | Sarı lacivertli takım ile yollarını ayırdıktan sonra Fatih Terim'in Galatasaray'a kendisini ve Oğuz Çetin'i çağırdığını anlatan Aykut Kocaman: "Galatasaray'a gitmeyi hiç düşünmedik. Hakkını teslim etmem lazım Fatih Hoca o zaman 'Kapımız size açık' dedi. Çok net söyledi. 8 sene Fenerbahçe'de oynadık ve çok duygu yoğunluğuyla geçti. Öne çıkan oyuncular olduk. Bir anlık öfkeli hal ile, "Galatasaray'a gidelim" demek herkese kaybettirir. Fatih Hoca istemişti, Fatih Terim'e kaybettirir. Bize kaybettirir. Fenerbahçe için nahoş bir durum."
24/32
"En doğru tercihin aslında o günlerde taraftarlı bir takım olmaması ve bunu çekişme haline getirecek olmaması önemliydi. Bu sebeple İstanbulspor'a gittik."
25/32
"BABAM BEŞİKTAŞLIYDI" | "Ben Fenerbahçe'ye gidince babamda haliyle bir kırgınlık, burukluk oldu. Ama ilerleyen süreçte bu oturdu, çünkü oğlunun mutluluğunu her şeyin üzerinde tutuyor haliyle."
26/32
"Oyunculuğu bıraktım. Babam dedi ki "Eee Aykut artık aslına, Beşiktaş'a dönersin...'' ''Baba; şu kadar bile bir kırıntı kalsa seni kırmayacağım ama yok...'' dedim. O günden sonra da Beşiktaş - Fenerbahçe konusunu konuşmadık."
27/32
"Fenerbahçe maçı sonrası 'Görevi bırakıyorum' açıklamasından hiç pişmanlık duymadım. Bu ülkedeki futbol düzenine isyan etmiştim. Birikmiş bir şeyler vardı, olmasaydı Fenerbahçe'yi mi seçerdim tepki için?"
28/32
"Profesyonel hayatı bırakmaya çok az kaldı. O gün geldiğinde Fenerbahçe maçlarına gidip seyretmeye başlayacağım."
29/32
Emek Ege'nin, "Unutulmaz 1988-89 kadrosu Alex, Lefter veya Can Bartu gibi bir heykeli hak etmiyor mu?" sorusuna ise Kocaman şu cevabı verdi: "1988-89 yılını simgeleyen bir eser iyi olabilir. Yapılsa iyi olur."
30/32
Emek Ege'nin "Fenerbahçe'de hep bir kurtarıcı aranıyor" sözleri üzerine: "Ülkemize has bir davranış bu, ama Fenerbahçe'de ortalamanın biraz daha üzerinde gibi görünüyor. Duygularımızla yaşayan bir millet olduğumuzu unutmadan bunu akıl ve mantıkla harmanlamalıyız. Fenerbahçe için de ülke için de bu durum geçerli."
31/32
"TEKNİK DİREKTÖRLÜK BANA GÖRE DEĞİL" | "Antrenörlük benim yapabileceğim bir iş değildi. Kalabalıkta kendimi rahat hisseden biri değilim. Bir grubu alıp ikna etmek bana göre değildi. Oğuz Çetin ise antrenörlüğü mutlaka yapılması gereken bir iş olarak görüyordu. Adnan Sezgin ve İstanbulspor aidiyetim olmasa antrenörlüğe başlamazdım. Kulübü tanıyan tecrübeli biri olarak ben öne çıktım."
32/32
"CITY ATAK MI OYNUYOR?" | "Antrenörlüğü 'cesur' ve 'korkak antrenör' olarak ikiye sıkıştırdılar. Enine oyun, dikine oyun... Bu kadar basitleştirince bizden sıkılıyorlar. Manchester City'i izlerken atak futbolu oynuyor mu diyorsunuz? Bazı şeyleri anlatmak artık bana anlamsız geliyor. Yanlışlarla doğrular yer değişmiş durumda."