1/12
Balinalar ve foklar gibi memeli takımında yer alan yunusların bilindiği kadarıyla 85’in üzerinde türü var. Bunların 12 tanesi Türkiye sularında görülebilirken, Tırtak (Delphinus delphis), Afalina (Tursiops truncatus) ve Mutur (Phocoena phocoena) olarak adlandırılan üç tür ise İstanbul Boğazı’nda mesken tutmuş durumda. (Yücel Sönmez, Hürriyet)
1/12
Beslenirken de dinlenirken de sürekli yardımlaşıyorlar. Örneğin İstanbul’da gözlemlenen en küçük yunus türü olan Mutur’lar, geçen yıl aralarındaki tamamen beyaz (albino) ve son derece güçsüz bir yunusu grupça iterek, Boğaz’ı geçmesine yardım ettiler. Saatte 5-6 km hızla yüzüyorlar. Ancak istediklerinde saatte 30 km’ye kadar hız yapabiliyorlar. Sanılanın aksine çok fazla balık tüketmiyorlar. Besinlerinin sadece yüzde 8’ini balıklar oluşturuyor.
2/12
Dünyanın her yerinde olduğu gibi, İstanbul’da yaşayan yunuslar da nesli küresel ölçekte tehlikede olan türler arasında yer alıyor. Gürültü, aşırı avlanma, kıyılardaki yapılaşma, denizlerin doldurulması, plastik atıklar ve diplerde takılı kalan hayalet ağlar gibi insan kaynaklı nedenlerden son 50 yılda sayıları yüzde 50 oranında azalmış durumda.
2/12
Kendi aralarında ses çıkararak anlaşıyorlar. Bu nedenle havuzlara hapsedilen yunuslar sürekli havuzun duvarlarına çarpıp geri dönen kendi seslerine bir süre sonra dayanamayarak suskunluğu seçiyor ve konuşmuyor. Ağızlarından değil kafalarının üstündeki delikten nefes alıyorlar.
3/12
İstanbul Üniversitesi’nde deniz biyoloğu olarak çalışan ve yıllardır boğazdaki yunusları gözlemleyen, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı gönüllüsü Aylin Akkaya, “İstanbul Boğazı’nın birçok deniz canlısı gibi yunuslar için de bir geçiş noktası olarak hayati öneme sahip olduğunun” altını çiziyor, ancak gidişattan pek umutlu değil.
4/12
Akkaya, Yunus sayısının İstanbul Boğazı üzerinde artan insan baskısı nedeniyle azaldığını söylüyor: “Yunusların en önemli dinlenme yeri Garipçe’deki koydu. Maalesef gidip tam da orayı doldurarak üçüncü köprünün ayaklarını diktik. Artık Boğaz’da onlar için dinlenecek, sosyalleşecek yer kalmadı.” Akkaya’nın altını çizdiği sıkıntılardan bir diğeri de gürültü: “Boğaz o kadar gürültülü ki buna nasıl dayandıklarını anlamak zor. Gürültü, onların çıkardığı seslerle yol bulmalarını çok zorlaştırıyor. Bazen iletişim kurmakta zorlanıp birbirlerini kaybediyorlar.”
5/12
Günlük yaşamlarında insana benzer davranışlar sergileyen yunuslar üzerinde çok fazla bilimsel çalışma yapılsa da, hala onlarla ilgili keşfedilmeyi bekleyen pek çok şey bulunuyor. İşte bugüne kadar gözlemleyebildiğimiz ve keşfedebildiğimiz birtakım özellikleri…
6/12
Sualtı dünyasının en zeki canlılarından biri olan yunusların balon balıklarını korkutarak şişmelerini sağladıklarını, ardından da şişen balon balığıyla sualtında top oynadıklarını gözlem kayıtlarından biliyoruz. Aynı şekilde deniz altındaki süngerlerle top oynadıkları biliniyor.
7/12
Yunusların en ilginç yanlarından biri uykuları... Beyinlerinin yarısı uyurken diğer yarısı uyanık kalıyor. Beynin sol tarafını dinlendirdiğinde sağ, sağ tarafını dinlendirdiğinde sol gözleriyle etrafı izliyorlar. Tek gözü açık ve bilinci yerinde uyuyorlar.
10/12
Mutur Türkiye sularında gözlemlenen en ufak yunus türü... Yüzgeçleri, kuyrukları ve sırtları siyah, yanları gri, altı beyaz... Sırt yüzgeçleri, sularımızda yaşayan diğer yunuslara göre daha kısa.
11/12
Afalina Yunus denince ilk olarak bu tür akıllara geliyor. Dünyanın bütün okyanuslarında yaygın olarak görülüyor. Rengi gri, karın kısmı açık renkte olan afalinayı orak şeklindeki sırt yüzgeçlerinden tanımak da mümkün. Bu türün yaklaşık 40 tanesi yaz kış İstanbul’da yaşıyor.
12/12
Tırtak Türkiye denizlerinde yaygın olarak gözlemlenebiliyor. Sırtı siyah ya da kahverengi, karın kısmı beyazımsı olan bu yunus, yandan bakıldığında açık sarı renkten gri renge doğru giden bir görünüme sahip.