Temizlenmeden atılan ürünlerden tek kullanımlık kahve bardaklarına; 7 maddede geri dönüşüm hakkında en yaygın yanılgılar... //Çeviri: Demet Kamburoğlu
1/7
1. Tek kullanımlık kahve bardakları geri dönüşüme uygun değil: Farklı materyallerden oluşan ürünler, geri dönüşüm sürecinde hangi kategoriye ait olduğu konusunda insanların aklında soru işaretleri yaratıyor. Her yıl kullanılan bilyonlarca tek kullanımlık kahve bardağı, bu durum için klasik bir örnek: kabın içini saran ince plastik katman kahvenin dışarı sızmasını engelliyor, ama kartondan ayrılarak geri dönüştürülmesi oldukça zor. Dolayısıyla, tek kullanımlık kahve bardakları ne karton ne plastik olarak geri dönüştürülebiliyor ve bu zorlu süreç, genellikle katı atık sahalarında son buluyor. İngiliz gazetesi The Guardian’da yer alan habere göre; kahve bardaklarının kapaklarını oluşturan düşük kalitedeki plastik, parçalanıp ufak ve kullanışsız parçalara dönüşüyor ve ikinci el plastik satın alana alıcılar için etkileyici bir seçenek olmuyor. Bazı kaldırım üstü geri dönüşüm kutuları tesis eden markalar tarafından, bu kapakların direkt olarak çöp kutularına atılması öneriliyor. En iyi çözüm, herkesin kendine ait çok kullanımlık fincanını taşıması olarak görülüyor.
2/7
2. Diş macunları için özel yöntemler geliştiriliyor: Diş macunu tüpleri karmaşık bileşenleri nedeniyle geri dönüşüm açısından sorun teşkil ediyor. Tüplerin çoğunluğu plastikten oluşuyor, ama ince bir alüminyum katmanı gibi farklı materyaller içeriyor. Diş macunu tüplerinin ve diş fırçalarının farklı çeşit plastikleri beraber içermesi, her çeşidi birbirinden ayırmayı ve ayrı ayrı işlemden geçirmeyi zorlu bir hale getiriyor. Diş macunu, metal tüplerde veya cam kaplarda üretilirse plastik tüpten daha kolay geri dönüştürülebiliyor. Aynı nedenle, plastik içermeyen doğal bambu diş fırçaları gittikçe daha popüler oluyor.
3/7
3. Plastik yiyecek saklama kaplarına dikkat: Doğal ve besleyici nitelikte olan meyve ve sebzeler, sofralara gelmeden önce paketlenerek plastik kaplarda satılıyor. Saklama kapları genellikle düşük kalite ve farklı türlerden plastik kullanılarak yapılıyor. Çünkü saklama kabında meyve - sebzenin saklandığı alanın sert plastikle çevrelenmesi gerekirken, kapağın daha yumuşak olması gerekiyor. Marketlerde satılan yiyecek saklama kaplarının yanı sıra lokantaların kullandığı al-çık kutular için de aynı durum geçerli. Kâr payı gütmeyen Amerikan çevre kuruluşu Recycle Across America’nın kurucusu Mitch Hedlund, herkesin, kendi mahallesinde yer alan kaldırım üstü geri dönüşüm kutularındaki kategori çeşitliliğine dikkat ederek ürün kullanımını düzenlemesini öneriyor.
4/7
4. Geri dönüşüme verilen ürünler, öncesinde temizlenmeli: Geri dönüşüm tesislerinde ürünler, geri dönüşüme alınmadan önce genellikle temizlenmiyor ve ürününü temizlemeden geri dönüşüm kutularına atan kişiler, tahmin ettiklerinden çok daha büyük bir soruna yol açıyor. Yiyecek, içecek veya şampuan kalıntısıyla dolu bir plastik kap, sızıntı yapabilir ve geri dönüşüme uygun bir yığın ürünü kirletip hurda haline getirebilir. ABD’de bir geri dönüşüm tesisi olan Millennium Recycling’in çalışanı Marissa Begley, yemek atığının kesinlikle diğer ürünleri kirleten ve zararlı böceklerin üremesine neden olan bulaşıcı bir madde olduğunu söylüyor. Geri dönüşüm sürecine kazandırılan ürünlerin tamamen temiz olması gerekmiyor; kirli ürünlerin hızlıca sudan geçirilerek durulanması, üzerlerindeki katı veya sıvı atığın temizlenmesi için yeterli oluyor. Begley, geri dönüşüm öncesi temizlikten kast edilenin örneğin bir fıstık ezmesi kabının geri dönüşüm kutusuna atılmadan önce içindeki ezmenin bir kaşıkla sıyrılması olduğunu söylüyor.
5/7
5. Plastik poşetler büyük tehdit oluşturuyor: Tek kullanımlık plastik alışveriş poşetlerinin kullanımı gün geçtikçe daha fazla bölgede yasaklanıyor ve doğaya verdikleri zarar hakkında farkındalık yaratılması hedefleniyor, fakat hâlâ geri dönüşüm kutularında pek çok plastik poşet bulunuyor. Hedlund, plastik poşetleri geri dönüşüm sürecinin sekteye uğramasının en büyük sorumlusu olarak görüyor. Kolaylıkla parçalanan dayanaksız plastik poşetler, ürün sınıflandırması yapan ekipmanları tıkayarak gecikmelere neden oluyor ve işçileri tehlikeye sokuyor. Hedlund, geri dönüşüm tesislerinin milyon dolarlık makinelerine sık sık plastik poşet takıldığını ve makinelerin bu nedenle yarım saatte bir devre dışı kaldığını anlatıyor.
6/7
6. Bu simge aslında ‘geri dönüşüm işareti’ değil: Pek çok kişi, ambalajında kolaylıkla hatırlanan üçgen simgenin bulunduğu ürünlerin geri dönüşüme uygun olduğu veya geri dönüşüme uygun materyallerden yapıldığı anlamına geldiğini düşünüyor. Hedlund, “okları takip etme” simgesi olarak bilinen resmin esas olarak kolaj sanatı olduğunu açıklıyor. “Geri dönüşüm simgesinin nasıl kullanıldığına dair bir gözetim yok” diyen Hedlund, sonuç olarak bu simgenin bir ürünün geri dönüştürülebilir gibi görünmesi için paketlemede amaç dışı kullanıldığını ve bunun tüketiciyi yanıltarak bu ambalajları gerçek geri dönüştürülebilir maddelerle birlikte geri dönüşüm kutularına atmalarına neden olduğunu söylüyor. Sembolün 1970 yılında ilk Dünya Günü onuruna hazırlandığı biliniyor. Möbius şeritlerinden esinlenen dizayn, bir süredir kamu malı olarak geçiyor ve sembolü herkes istediği her amaçla kullanabiliyor. Üçgenin ortasına konumlandırılan sayı dizaynı, 1980’lerin sonlarında plastik endüstrisi tarafından geliştirildi. Sayılar 1 ile 7 arasında değişiyor ve her rakam, ürünün geri dönüşüme uygun olduğu anlamına gelmiyor. En başarılı geri dönüşüm piyasası; 1 ve 2 numarayla simgelenen soda, şampuan veya çamaşır deterjanı şişeleri gibi sert plastikler üzerinden ilerliyor. Üç ile yedi arasında değişen numaralarla gösterilen yiyecek saklama kabı veya tek kullanımlık kahve fincan kapağı gibi yumuşak plastikler, geri dönüşüm sürecinde çok daha büyük zorluklar yaratıyor.
7/7
7. Plastik, sonsuza dek geri dönüştürülemez: Geri dönüşüm süreci, kısır bir döngüyü anımsatıyor. North Texas Üniversitesinde çevre felsefesi profesörü olan Kim De Wolff, plastiğin devamlı olarak aynı ürüne geri dönüştürülebildiği fikrinin plastikle ilgili en büyük yanlış anlaşılmalardan biri olduğunu söylüyor. İçecek fabrikalarında üretilen şişelerde düşük oranlarda geri dönüştürülmüş plastik kullanılıyor. Çünkü kullanılmamış plastiğin aksine %100 dönüştürülmüş plastik, şeffaf olmuyor. Geri dönüşüme atılan plastik şişeler, genellikle plastik eşya, halı veya yünlü kazak gibi daha az değerli bir ürüne dönüştürülüyor. Plastik geri dönüşüm sürecinde kalite değerini yitiriyor. Bir veya iki kez geri dönüştürüldükten sonra plastiğin kullanılamaz hale geleceğini söyleyen uzmanlar yalnızca tek bir gerçek çözümün olduğunu vurguluyor: Daha az plastik üret ve kullan.