Maltepe açıklarında yer alan ve İstanbul’un onuncu adası olarak bilinen, yaklaşık bin yıl önce yaşanan deprem sonrası sular altında kalan İstanbul'un pek bilinmeyen adası Vordonisi havadan fotoğraflandı. Prof. Dr. Şener Üşümezsoy adanın 6,5 büyüklüğündeki birkaç depremle batmış olabileceğini söyledi.
1/7
İstanbul'daki kayıp Vordonisi adası havadan fotoğraflandı
2/7
Vordonisi, Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedefadası, Sivriada, Yassıada, Kaşık Adası ve Tavşan Adası'ndan sonra İstanbul'un 10'uncu adası. Vordonisi'nin batma nedeni, yaklaşık 1000 yıl önce yaşanan büyük İstanbul depremi olarak biliniyor. İstanbul’da Dragos ile Küçükyalı arasında, Maltepe sahilinin yaklaşık 1 kilometre açığında bulunan ve birçok arkeolojik eser barındıran tarihi Vordonisi Adası, Manastır Kayalıkları, Bostancı Çöken Ada ve Höreke isimleriyle de biliniyor. İki adacıktan oluşan Vordonisi’nin Bizans döneminde manastır olarak kullanıldığı biliniyor.
3/7
Fener Rum Patrikhanesi’nin MS 500 tarihli İstanbul haritasının tekrar incelenmesi sonucunda yeniden fark edilen ada, 1000 yıl önce meydana gelen büyük İstanbul depremi sonrasında sular altında kalmadan önce Bizans döneminde sürgünlere ve din adamlarına ev sahipliği yapıyordu ve en önemli yapısı üzerinde bulunan manastırdı.
4/7
Adanın nasıl ve neden battığıyla ilgili olarak Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, adanın tek bir depremde batmadığını ifade edereke şöyle konuştu: "Düşey faylar nedeniyle Dragos'un Bostancı'ya olan kesimi çöküyor Dragos yükseliyor ve sağlam bir zemin ortaya çıkıyor. 5-10 depremle bin yıldan beri battığını düşünebiliriz."
5/7
Vordonisi Adası'na yapılan keşif dalışlarında yer alan Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, su altında gördüklerini de anlattı.
6/7
Keşif sırasında kilise duvarına rastlamadığını ifade eden Üşümezsoy, "Bu yapılar yalnızca Dragos ve çevresinde değil örneğin Kurfalı'da, Kartal'da, Tuzla'da ve hatta Avcılar'da da var. Bunlar Kuzey Anadolu Fayı'nı kat eden ikincil faylar ama Adalar Fayı'nın kesinlikle Kuzey Anadolu Fayı olmadığını gösteriyor. Ben oraya daldığımda burada gördüğümüz 20-30 cm kalınlığında kuvarsit tabakaları batan kilisenin duvarları gibi yorumlamışlar ama aslında batan kiliseye ait bir veri göremedim. Çok yosunla kaplandığı için tabakalarla gerçek duvarı ayırmakta kazımakla mümkün olabilir." dedi.
7/7
Prof. Dr. Üşümezsoy ayrıca İstanbul'un diğer adalarının da zemin olarak en sağlam olan adalar olduğunu kaydetti.