1/22
Köşe yazarları, 5. gününde deprem felaketini yazdı: Ortada var olduğunu sandığımız bir devlet mekanizmamız yokmuş
2/22
6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler; Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay illerinde büyük yıkıma neden oldu. Bölgeden ölü ve yaralı haberleri gelmeye devam ederken; arama-kurtarma ve yardım çalışmaları sürüyor.
3/22
Türkiye'yi yasa boğan depremin 5. gününde köşe yazarları, felaketi çeşitli boyutlarıyla köşelerine taşıdı.
4/22
Karar yazarı Mehmet Ocaktan: Evet 17 Ağustos depreminden bu yana konuşmaktan başka bir şey yapmadık, artık bunu biliyoruz. Ama içimiz acıyarak görüyoruz ki tek kişiye endekslenen ‘alaturka sistem’ de bu depremle birlikte kelimenin tam anlamıyla enkaz altında kalmış bulunuyor. Derdimiz olumsuzlukları sıralamak değil elbette ama itiraf edelim ki ortada var olduğunu sandığımız bir devlet mekanizmamız yokmuş. Normal işleyen kurumsal bir devletin, gelmekte olduğu herkesin malumu olan bu tür büyük felaketler karşısında çalışılmış, projelendirilmiş senaryoları olur.
5/22
Karar yazarı Taha Akyol: Bizde son on yılda güç tutkusu ve ideoloji reformların yerini almasaydı, “o hızla, o iştahla, o inançla gideydik 2023 itibariyle bütün Türkiye’yi depreme hazırlamış” olurduk, bu kadar can kaybına ve hasara maruz kalmazdık. Her şeye rağmen elbette dayanışma içinde olmalıyız ve bunun ilk örneğini Cumhurbaşkanı vermelidir. Öfkeli, ölçüsüz sözler yakışmıyor. 1999 depreminde, Başbakan Ecevit nezaketini bozmamıştı. Yaraları hızla sararken aynı zamanda oy hesaplarından bağımsız bir depreme hazırlık planlaması yapmak ve liyakate dayalı kurumları oluşturmak zorundayız; kapımızda bekleyen feci depremlere karşı.
6/22
Karar yazarı Ahmet Taşgetiren: Herkes biliyor ki, sır, yıkılmamayı sağlamakta. En yüksek şiddetteki depreme dayanıklı bir yapı stoku oluşturmakta. En yeni binaların bile yerle bir olduğu -devletinkiler dahil, normal binalardan çok daha dayanıklı olması gereken hastaneler, okullar dahil- gerçeği ile yüzleştirdi bizi Maraş merkezli deprem. Otoyollar çöküyor. Havaalanı pistleri harabeye dönüyor. Şehir içinde, araç parkları vs. sebebiyle zaten daracık olan yolların bir deprem yıkımı halinde ne duruma geleceğini tahmin bile ürkütücü.
7/22
Karar yazarı Elif Çakır: Bu depremin böylesine büyük bir felakete dönüşmesinin nedenleri var: İktidarın “istediği kararı veren, tek kişilik hükümet sisteminde” kamu görevlerinde yaptığı atamalarda liyakat, uzmanlık, tecrübe gibi objektif kıstaslar yerine, şahsi yakınlık, siyasi tercih, kişisel ödüllendirme gibi sübjektif değerlere göre hareket etmeseydi… Devletin kurumlarını siyasallaştırmasaydılar, kurumları yozlaştırmasaydılar… Deprem böylesi büyük bir felakete dönüşmezdi, devletin eli ayağı birbirine dolaşmazdı… Afet yönetilemez durumda olmazdı.
8/22
Sözcü yazarı Emin Çölaşan: Süresi seçimlerden tam bir hafta önce bitecek olan OHAL ilan ettiler. Bunun anlamı baskıdır, sansürdür. Tam da seçim öncesinde yine böyle bir ortama sürüklenmek üzereyiz. Bu tarih neye göre belirlendi, iktidar dışında bilen yok. Bana soracak olursanız gerçek nedeni şudur: Milyonlarca seçmenle birlikte muhalefet partilerine de gözdağı verip yakınmaları önlemek ve büyük kitleleri bu yolla sindirmek.
9/22
Sözcü yazarı Necati Doğru: Taş olan vicdan! Ölüm sessizliği! Yeter artık! Seçim kararı alın. İstifa edin. Gidin. Sizin “siyasi kader planınız buymuş” kabul edin. 1999 yılı büyük depreminin ve 2000 yılı büyük ekonomik krizin halk kitleleri üzerinde yarattığı; “kurtarıcı arama ihtiyacı” sizi iktidara taşımıştı. Şimdi vatandaşı gece karanlığında ucuz et ve ekmek kuyruğu mahkumu sahipsizler haline getiren 2022 büyük ekonomik krizi ardından 10 kentte 13 milyon insanın; “nerede devlet, nerede vali, bir tas sıcak çorba, nerede kepçe, nerede vinç, nerede Cumhurbaşkanı…” feryadını da sız bir arada daha büyük ölçekte halka yaşattınız. En büyük ekonomik kiriz ve en yüksek ölümlü deprem sırasında yönetim aczi içinde kalmak sizin dönemin kader planına denk geldi.
10/22
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil: Hatay'da Kahramanmaraş'ta Adıyaman'da yıkılan binaları seyrediyoruz, şehirlerin yarısı yıkılmış, yarısı ayakta gibi görünüyor. Teknik incelemeye bile gerek yok… Ayakta görünen ama ayakta durması mümkün olmayan binalar onlar. Oturulması imkansız binalar. Tamamını yıkmak gerekecek. Hatay'ı Kahramanmaraş'ı Adıyaman'ı komple baştan yapmak gerekecek, belki başka yere taşımak gerekecek. Şehir büyüklüğündeki ilçeleri saymıyorum bile. Siz hangi 10 bin liradan bahsediyorsunuz?
11/22
Sözcü yazarı Aytunç Erkin: Ey liberaller “devlet ve TSK nerede?” diye bağırmayın! Bugün iktidar karşıtlığınız sizi temizlemez! Sizler de en az iktidar kadar haksızsınız. Bugün gelinen noktada; TSK'nın “profesyonelleşmesi”nin ne kadar yanlış olduğu, askeri hastanelerin ne kadar önemli olduğu ve “planlama yapabilen disiplinin” hayatı nasıl kurtardığı ortaya çıktı.
12/22
Hürriyet yazarı Sedat Ergin: Yeni binaların inşasının kesinlikle bilimsel mühendislik uygulamalarına uygun bir şekilde tamamlanması bir zorunluluktu. Ayrıca, yapılacak taramalarla eski binaların gözden geçirilip güçlendirilmesi ya da kentsel dönüşüme sokulması aklın gereğiydi. Buna ek olarak, deprem ihtimalinin bilim insanları tarafından öngörülebilirliği ışığında, muhtemel bir felakete karşı en kötü durum senaryolarının önceden çalışılıp, devletin bunlara etkili bir karşılık verebilmesini sağlayacak bir kapasitenin önceden geliştirilmiş olması gerekirdi. İşte bütün bu faktörleri yan yana sıraladığımızda, bilime kulak vermemenin ülkemizde ulusal yas ilanını gerektiren boyutlardaki üzücü sonuçlarını yaşıyoruz bugün.
13/22
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan: Felaketin doğurduğu dört felaket tip | Tip bir: Adam, enkaz altındaki cansız bedenleri bırakıp 'Acaba seçim ne olacak, seçim?' diye düşünüyor. Böylelerine söylenecek tek şey var: Elinin körü olacak. Tip iki: Bir başka tipin bütün derdi şu: 'Bu felaket bizim siyasi çizgimize ne kadar zarar verir?' Bu tipe de 'Siyasi çizgini al da başına çal' demek lazım. Tip üç: 'Bu felaketten bizim taraf nasıl kazançlı çıkar?' diye yırtınıp duran tipi de atlamayalım. Allah bunlara milim siyasi kazanç göstermez inşallah. Tip dört: Bölgenin acısı tazeyken onu bir taraf bırakıp sadece 'Acaba İstanbul’da da deprem olur mu?' konusuna odaklanan tip var bir de. ABV deyip geçelim.
14/22
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi: AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın enkaz altındaki abisinin de cansız bedenine ulaşıldı. Yayman depremde abisini, yengesini, ablasını, eniştesini ve yeğenini kaybetti ama o şahsi acısından ziyade Hataylılara yardım etmek için çırpınıyor. Yayman’ın acısını paylaşım. O bana acil ihtiyaçları anlattı. 'Hatay asrın en büyük felaketini yaşadı. Acilen çadır, ısıtıcı, jeneratör ve konteyner lazım' dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün Hatay’daydı. Yayman, Cumhurbaşkanı’nın, 'Yeni şehirler yapacağız. Hatay’ı ayağa kaldıracağız' diye söz verdiğini anlattı. Yayman bir de Cumhurbaşkanı ile Hataylı bir depremzede arasında geçen bir diyaloğu aktardı. Depremzede: Bu sorunu sadece Tayyip Erdoğan çözer. Erdoğan: Biz bu sorunu çözeceğiz. Size yeni şehirler yapacağız. Tayyip Erdoğan sözü veriyorum."
15/22
Sabah başyazarı Mehmet Barlas: FETÖ, PKK ve bazı CHP medyasının koro halinde, 'Erdoğan tökezledi artık ayağa kalkamaz' demeye başladığını görüyorum. Deprem umurlarında bile değil. 'Erdoğan gitsin, isterse ülke yıkılsın' istiyorlar. Ama Erdoğan'ın siyasi hayatının hiçbir döneminde rahatlık yüzü görmediğini, hep zorlukları aşarak bugünlere geldiğini unutuyorlar. Dahası Erdoğan'ın bu zorluklardan motive olduğunu, gücünü de buradan aldığını bilmiyorlar.
16/22
Sabah yazarı Dilek Güngör: Ardımların koordinasyonunda sıkıntı göze çarpıyor. Nedeni de sanırım hem kamudan hem özel sektörden hem de vatandaştan yardım yağınca böylesine büyük bir organizasyonu yönetmekteki zorluklar... Ama şunu söylemeden geçmeyeyim... Hatay'da şu anda en önemli eksiklik tuvalet... Birkaç seyyar tuvalet dışında şehirde lavabo bulamıyorsunuz. Yardım yapan birkaç belediyeyi aradım. Gönderdikleri seyyar tuvaletlerin Hatay girişindeki trafiğe takıldığını söyledi. Bir başka sorun da çekmeyen telefonlar ve kesik elektrik... Mobil baz istasyonları yeterli olmuyor. Ve akaryakıt... İlk günkü gibi olmasa da yine sorun var. Bazı istasyonlarda hiç yakıt yok. Olanlarda da kuyruk... Dün bir tanker geldi, benzinlikte vatandaşlar bidonlarla kuyruk oldu.
17/22
Sabah yazarı Burhanettin Duran: Ortak adaylığı konuşulan bir genel başkanın bu ülkeyi yönetebilme iddiasını enkaza çevirdi. Büyük depremin ikinci gününde Kılıçdaroğlu siyaset yapacağım derken partizanlığın çukuruna yuvarlandı. Dahası, Millet İttifakı'nın ilk açıklamasından da radikal şekilde ayrıştı. Deprem bölgesinde daha makul eleştirilerde bulunan DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan bile ortağı Kılıçdaroğlu'nun kavga dilini kullanmadı. İktidarın Kılıçdaroğlu'na hiçbir şey demesine gerek yok, bu kavga dili ile kendi iddiasını tahrip ediyor.
18/22
Sabah yazarı Hilal Kaplan: Tüm bu çalışmalar hummalı bir şekilde ve büyük bir özveriyle yürütülürken; ülkedeki her türlü acı ve felaket üzerinden siyaset devşirmeyi bir alışkanlık hale getiren siyasi soytarılar, 24 saatten fazla suskun kalamadılar. Sahte basın kartı taşıyan sözde "gazeteciler" ve enkaz altında kalanlarla dalga geçenlerin gözaltına alınmasının hesabını bile hükümetten sormaya başladılar.
19/22
Sabah yazarı Melih Altınok: Güneydoğu depremi için dünyanın dört bir yanından yardım kampanyası haberleri geliyor. Zenginlerimiz de teker teker yardım sözü veriyorlar. Duyumlarıma göre ulusal çapta ortak bir yardım kampanyası için hazırlıklar başlamış. Yaramız çok büyük ama Türk ve dünya televizyonlarında aynı anda ortak yayınlanacak, bütün gücümüzü birleştirdiğimiz ulusal bir bağış kampanyası çok faydalı olur. Harekete geçenlerin aklına sağlık. Bu işe de hayır diyen çıkmaz herhalde.
20/22
21/22
22/22