1/16
Köşe yazarları, Hiranur Vakfı'ndaki çocuk istismarı hakkında ne dedi?
2/16
İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G. babasının kendisini 6 yaşındayken imam nikahıyla “evlendirdiğini”, çocukluğu boyunca her gün cinsel istismara uğradığını anlatarak şikâyetçi oldu. 6 yaşındayken 29 yaşındaki bir müritle imam nikâhı kıyılan H.K.G. ifadesinde cinsel istismarın kendisine bir oyun gibi gösterildiğini anlattı.
3/16
Skandal olay kamuoyunda infial yaratırken; köşe yazarlarından da farklı yorumlar geldi. Bugünkü (9 Aralık) köşe yazılarından öne çıkanlardan bazıları şöyle:
4/16
HaberTürk yazarı Nagehan Alçı: Yasal zemin olursa hiçbir tarikat gizlenemez. Hepsi şeffaflaşmak zorunda bırakılır. O durumda gizlenmeye devam eden olursa da FETÖ’nün başına gelenler onların da başına gelir. Atatürk ilkelerine bağlılığını herkesin bildiği İsmail Saymaz bu çözümü savunuyor ve çok haklı. Mevcut kanuni durumda hiçbir tarikatın kendisini yasal olarak ifade edememesi onların saydam olmayan ortamda bu iğrençlikleri yapmasının önünü açıyor.
5/16
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan: Savcının hazırladığı iddianameyi inceledim. İddianamede olayın doğruluğuna işaret eden çok güçlü bir 'kanıt' var. Olayın mağduru olan H.K.G., savcılığa birtakım ses kayıtları sunmuş. H.K.G., Kadir İstekli’ye şöyle diyor: 'O zaman keşke ben 6 yaşındayken ilişkiye girmeseydik. Kesin mutlu olurduk biz. Değil mi?' Kadir İstekli, buna karşılık... 'Ne 6 yaşı? Ne ilişkisi? Ne diyorsun sen? Nereden çıkardın bunu?' falan demiyor. Bunun yerine şöyle diyor: 'Orası öyle... Dediğin gibi de ‘öyle olsaydı böyle olsaydı’ demekle olmuyor işte.' Ses kayıtlarının başka bölümlerine bakıyoruz. H.K.G., '6 yaş' vurgusunu tekrarlıyor, ancak Kadir İstekli’den hiçbir itiraz yok. En azından kayıtlarda böyle bir itiraza rastlanmıyor.
6/16
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi: Herkes sussa da dini cemaatlerin bunun üzerine gitmesi gerekir. Herkes sussa da iddialara muhatap olan Hiranur Vakfı’nın bu işin aydınlatılması için çaba göstermesi gerekir. Olay yargıya intikal ettiği için Türk adaletinin bunu aydınlatması gerekiyor.
7/16
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil: Artık yeter diye tweetler atarak bu sorunu çözemeyiz. “Çocuklara nikah kıyan imamlara, sapıkların iki misli ceza verilmesi için kanun çıkaracağız” diyecek siyasetçilere ihtiyaç var. Bu konuda net tavır koyacak, “pedofilinin prezervatifi değiliz” diyecek, namuslu imamlara ihtiyaç var. “Çocuklara nikah kırmızı çizgimizdir” diyecek, dinimize saygılı din adamlarına ihtiyaç var. Küfrederek olmuyor. Küfürle bedduayla keşke olsaydı, bin defa hallolurdu. Bu suçun olmazsa olmazı imamlardan sadece birinin yakasına yapışılsın, ibret için sadece birine bile hesap sorulsun… Çocuk yaşta evlilik trajedisi yüzde 99 sona erer bu ülkede.
8/16
Karar yazarı Ahmet Taşgetiren: Konu “6 yaşından itibaren cinsel istismara maruz kalmak” gibi vahim bir iddianın etrafında dönüyor. İslam açısından facia, bu işin bir tür dindarlıkla bağlantılı olarak kamuoyu önünde tartışılması. O genç hanımın yaşadığı travmanın nerelerde duracağını bilmiyoruz. Bu işten cemaatlerin nasıl bir ders çıkaracağını bilmiyoruz. Kim kendisine “Nerede yanlış yaptık, yapıyoruz?” diye sorar bilmiyoruz. Ama bir hastalık var yapıda. Kurbanlar alıyor. Bazen onu, bazen ötekini… Sonunda alarm durumuna geçiyoruz ama beyhude… Herkese sorayım: Böyle bir travmanın yaşanmasını ister miydiniz, peki olmaması için ne yapıyorsunuz?
9/16
Karar yazarı Mehmet Ocaktan: Bırakın dindarlığı, kelimenin tam anlamıyla insanlığın yüz karası bir örnekle karşı karşıyayız. Maalesef ‘dindarlık’ kisvesi altında öyle kötücül bir tablo ile karşı karşıyayız ki bu durumu tarif etmek için kelimeler bile kifayetsiz kalıyor. Ama onlar hiç utanmıyor… 6 yaşındaki kızına bu kötülüğü yapan adam zerrece bir utanma duygusu bile yaşamadan, kötülüğün eleştirilmesini “İslami değer ve yargılara sahip insanları tahkir etmeye yönelik tezgahlanmış bir projenin ürünü” diyerek, bana göre açıktan bir din düşmanlığı yapıyor. Kim ne derse desin, bu tasarlanmış bir din ticaretidir.
10/16
Karar yazarı Akif Beki: Sivri dilli hocaların derdi, gerçekten İslam’ı savunmaksa İslam’ın, korkunç çocuk istismarları ve sapkınlıklara alet edilmesine en önde, en çok onların ses yükseltmesi gerekmez mi? İstismar iddialarının aydınlatılmasından ve gerçekse suçluların cezalandırılmasından korkuyor gibi görünerek savundukları şey, İslam mıdır cidden? Samimilerse adaletin takipçisi olur ve hukukun hızla işletilmesini savunurlar. Ayrıca karalayıcı nefret söylemlerinden yakınırken bari kendileri, karalayıcı nefret söylemi kullanmaz. Çocuk istismarı iddialarının üstüne giden herkesi, din düşmanı ve ‘kilisenin çocukları’ ilan edenin, maruz kaldığı nefret söyleminden şikayete hakkı yok çünkü.
11/16
Yeni Akit yazarı Ali Osman Aydın: “Bugüne kadar ‘altı yaşında gelin’ gibi bir saçmalık ne gördüm ne de duydum. Herhangi bir delilim olmamakla birlikte, benim şahsi kanaatim böyle bir şeyin gerçek olamayacağı yönünde. Tabii bu sadece bir kanaat. Bununla birlikte, altı yaşındaki kızını birine peşkeş çekecek tıynette birileri olabilir mi? Olmamasını umut ederim, ama olabilir. Bu mümkün… İnancım odur ki insan süfli ya da ulvi her şeyi yapabilecek istidatta bir varlıktır.”
12/16
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek: Altı yaşında (hadi -sizin dediğiniz gibi olsun- 13 yaşında) bir kız çocuğunu eş olarak birine veren baba müsveddeleri, o çocuğu eş olarak alan tecavüzcüler! İğrençsiniz! Sizinle aynı havayı solumaktan utanıyorum! Mağdurun yanında olmak yerine, tarikata zeval gelmesin diye mağdura deli muamelesi yapan aile bireyleri… İğrençsiniz! Yazıklar olsun size! Böyle bir olayda mağdurun hak ettiği adaleti sağlamak yerine, sorumluları aklamaya çalışan yargı mensupları… Vicdansızsınız! Bu korkunç olayı net bir tavır alarak “amasız/fakatsız” lanetlemesi, kınaması gerekirken yaşananlar karşısında sessiz kalan, hatta buradan siyasi bir çıkar devşirmeye çabalayan siyasetçiler… Korkunçsunuz ve tarih sizi affetmeyecek!
13/16
Sabah yazarı Melih Altınok, “İdam mahkûmuna bile son sözü sorulurken, ‘6 yaşındaki kız çocuğunu bir tarikat şeyhine sundu’ kalıbıyla yargısız infaz edilen bir anne-babanın, ailenin ne dediğini dinlemeyecek miyiz? Medeniyetimiz, linç toplumunu aşıp hukuk devleti idealini benimseyeli çok olmuyor mu? Mahkemeler niye var? Yargılama bitinceye kadar sabredemiyor musunuz? Öfkeniz geçer diye mi korkunuz? Azıcık samimi olun... Yoksa motivasyonunuz, çok ağır ithamlara maruz kalan bu kişilerin kılıklarından, kıyafetlerinden, kullandıkları dini terminolojilerinden mi kaynaklanıyor? Ayrıca kusura bakmayın, kamuoyunun bir konuda ezici çoğunlukla hemfikir olması benim için hiçbir referans değeri taşımıyor. Zira tarih, medya manipülasyonuyla kitlelerin nasıl kolektif tavır alabildiklerinin örnekleriyle dolu. 28 Şubat'tan pandemiye şahit olduklarımı anlatmaya başlasam buradan köye yol olur.” görüşünü savundu.
14/16
Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu: “CHP’lileri boş verdik.. İyi Partilileri boş verdik.. AK Partili bakanlar da.. Kimisi “davaya müdahil olduk” diyerek.. Kimisi “vakfı araştırıyoruz” diyerek.. Kimisi, Çalışma Bakanlığı ile konunun ne alakası var ise.. “TBMM tümü ile bu işi kınadı” diyerek.. “6 yaşındaki kızın evlendirilmesi” diye başlayan cümlelerle.. Olmayan bir olayı, kendileri de halüsinasyon görüyor olmalılar ki. Olmuş kabul ederek.. Sahaya dalmışlar..”
15/16
HaberTürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, ""Üç gün boyunca inanmak istemedim ve bir ‘iftira payı’ bırakmaya çalıştım. İnanmak istemedim çünkü hiçbir anne babanın çocuğuna çocuk bile sayılmaz bir bebeğe bunu yapacağına ihtimal veremiyorum. Ayrıca onca yıl bu camianın içindeyim, hiçbir grup cemaat tarikat ya da aile hakkında böyle pespaye bir olay duymadım, evlilik yaşının bu derece düştüğüne tanık olmadım. Vay efendim işte “HKG’nin akli dengesi yerinde olmayabilir”… Vay efendim işte “Koca da daha fazla yükselmesin diye kadın ne dese hı-hı diyor olabilir”… İnsansızlaştırılmış din savunucuları, var güçleriyle şu an 24 yaşında olan ve hayatla baş edemediği için evinden kaçıp ailesiyle bütün bağlarını koparmış olan HKG’yi ‘sorunlu ve uyduruyor’ göstermeye çalışırken bu argümanlardan yararlanıyorlar. Ve birçok samimi insanın da kafası karışıyor. Sevgili muhafazakarlar, dindarlar. Biliyorum, son birkaç yıldır, bütün melanetler sadece dindarlardan çıkıyormuş gibi davranan, ellerine geçirdikleri kerameti kendinden menkul moral üstünlük sopasıyla ahlakçılık ve üstünlük taslayan bir kesim karşısında paniğe kapılıyor, telaşa düşüyor, mıh giderse nal gider nal giderse at gider at giderse süvari gider hesabıyla geniş bir savunma hattı kurmaya çalışıyorsunuz. Kurun, tamam. Elbette bu furya haksız bir toptancılık içeriyor. Elbette ne bütün kuran kursları ve vakıflar Ensar vakfında olanlara ne de bütün İsmailağa cemaati, Yusuf Ziya Güvenli’ye Kadir İstekli’ye indirgenebilir. Toptancılığa ve genellemeye herkes karşı durmalı. Ama lütfen kendiniz kandırmayın.” İfadesini kullandı.
16/16
HaberTürk yazarı Kübra Par: Ortada şeffaf olmayan ilişkiler ağı ve gayrimeşru ilişkileri din üzerinden meşrulaştıran bir yapı var. Bu tür cemaatlerin kız çocuklarını 18 yaşına gelmeden evlenmeye zorladığını, bunu din kılıfı altında meşrulaştırmaya çalıştığını hepimiz biliyoruz. İsyanımız sadece bu korkunç gerçeğe değil, oy kaybetme endişesi ile bu zihniyeti normalleştiren, cemaatlerin sırtını sıvazlayan, olayların örtbas edilmesine göz yuman siyasetçi ve bürokratlara…Korkaklık zamanı değil. Bu tür olaylar insanları İslam’dan uzaklaştırıyorken en sert cevabı Prof. Dr. Erbaş’ın vermesi gerekirdi. Cemaatlerin mahalle baskısından çekinmemeliydi.