1/8
Manavgat yangınında yanan sanatevine danslı veda | Antalya Manavgat'ta 28 Temmuz'da çıkan yangında, Evrenseki'de onlarca ev ile tamamen yanan, doğal yaşamla sanatın buluştuğu Till And Deniz Artist Habitat'ın (TADAH) sahibi Deniz- Till Rautert çifti, felaketin boyutunu anlatabilmek ve kaybettikleri yaşam alanlarına veda etmek için küllerin arasında dans etti.
2/8
Manavgat'ta Türkiye'nin en büyük orman yangınından sonra bir taraftan yeni filizler ortaya çıkarken, diğer taraftan yaralar sarılıyor. 2 binin üstünde evin de küle döndüğü yangında, 2014 yılında flamenko eğitmeni Deniz ve jonglör sanatçısı Till Rautert çifti tarafından kurulan TADAH isimli sanatevi de tamamen yandı. Eşinin babasını ziyarete gittikleri Almanya'dayken yangın haberini alan çift, döndükleri Manavgat'ta yaşam alanlarının yok olduğunu gördü.
3/8
Sanatçı çift, küllerin içinde dans ederek, hem felaketin boyutuna dikkat çekmeye çalıştı hem de kaybettikleri sanatevlerine veda niteleğinde dans videosu hazırladı.
4/8
Deniz Rautert, yangınla iligili şunları söyledi:
5/8
“Eşimin Almanya'daki ailesi risk durumunda olduğundan ziyaret için bütün aşılarımızı olmayı bekledik. Eşim de eski olduğu için köyde yıkılan evlerin direk, kalas, kapı, pencere gibi geri dönüşüm malzemelerini toplayıp 7 bungalovu kendi elleriyle yaparak bu süreci değerlendirdi. Pandemi nedeniyle tüm eğitimlerimizi ertelemek zorunda kaldık. Pandemi sürecinde ayakta kalmak için yüklü tutarda borç almak zorunda kaldık. Almanya'ya gitmeden önce tüm hazırlıklarımızı tamamlamıştık. Eylül 2019'da yaptığımız son atölyeden sonra ilk defa 2021 Ağustos sonunda yeniden eğitimlerimiz başlayacaktı. Sonra maalesef yangın felaketi oldu. Biz oradayken yangın çıktı. Telefonla arayan Melek 'Burada ciddi bir yangın var, ne yapalım?' diye sordu. Önce TADAH'ın çevresini suladılar ama her şey çok çabuk olup, bitti. Telefonda bağrışmalarını duyuyordum ve 'Bizi köyden çıkarıyorlar' dedi. Kardeşim de yangını duyunca hemen gelmiş."
6/8
“ Melek, son bir çaba hard disklerimizi kurtarmak için yukarı çıkmış. O sırada jandarma gelip girişleri yasaklamış. Kardeşim 'İçeride bir kişi daha var' diyerek son dakikada Melek'i aldı üst kattan. Tavuklarımızı saldılar. Yalnızca köpeğimiz 'Kiki'yi kurtarabildik. Evimiz, stüdyo, eşimin yeni yaptığı 7 bungalov, ağaçlarımız, sanat eserlerimiz, tavuklarımız her şey yandı. Evimiz tamamen yandığı ve bebeklerimizin bu travmayı yaşamaması için hemen dönemedik. Bir de yangın sırasında orada olmamamız bebeklerimizin bu travmayı yaşamaması için bir şans oldu. Tüm çevremiz Almanya'da olduğumuz için şükrediyor. Eğer orada olsaydık, Till her şeyi elleriyle yaptığı için onu oradan çıkarmak da çok zor olacaktı, son ana kadar yangını durdurmaya çalışacaktı."
7/8
Şu an molozların kaldırıldığını ve temizlik çalışmalarının sürdüğünü kaydeden Deniz Rautert, yangın sigortalarının olmadığını, çok fazla belirsizlik olduğunu, devlet destekleriyle ilgili durumu takip ettiklerini dile getirdi.
8/8
Rautert şöyle devam etti: “Yangında zarar görmüş ve geri dönüşüm malzemesi olarak kullanılabilecek çok az şey geride kaldı ama ne olursa olsun dünyada ihtiyacın çok ötesinde eşya ve malzeme var, yeniden kurulum aşamasında ve şu an bile geri dönüşüm hayatımızın her zaman büyük bir parçası oldu, olacak. Şimdiye kadar rüyalarımızı o an olan ve içinde bulunduğumuz durumla birleştirip açıkçası üstünde çok düşünmeden sadece yapmaya, üretmeye, yaşatmaya odaklı bir şekilde gerçekleştirdik. Tabi ki ilerisiyle ilgili hayaller uçup konuyor aklımıza ama illa böyle olacak, şöyle olmalı demiyoruz, diyemeyiz de. Ateşin bize öğrettiği bir şey olmalı. Onu anlamaya, idrak etmeye çalışıyoruz. Ateş bir şeyi başka bir forma dönüştüren bir element. Şu an madden görünür olan tüm emeğimizi küle dönüştürdü. Önce bunu bir sindirmemiz gerek. Aynı ateş bir yandan binlerce yıldır insanoğlunu besliyor, yemeğini pişiriyor, ısıtıyor, enerji veriyor. Demiri bıçağa, katıyı sıvıya, sıvıyı gaza çeviriyor. Biz ilhamımızı hep doğadan aldık. Ağacı, kuşu, yeşili, suyu kadar ateş de doğanın bir parçası. O yüzden hemen panikle her şeyin hemen eskisi gibi olmasını istemek doğru gelmiyor. Hele 25 yıllık meyve ağaçları, dört nesil ailenin sanat eserleri, el emekleri gibi bazı şeyleri geri getirmek mümkün bile değilken. Şu anda Şems-i Tebrizi'nin, 'Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir, diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını' sözlerindeki gibi hayatımızın altını kabullenmeye ve bu yaşadığımız felaketteki öğretiyi anlamaya çalışıyoruz. Zamanı gelince yeşereceğiz yine tabi ki ama ne şekilde, nasıl, ne zaman bunu yine bilge zaman gösterecek."