1/14
Spor yazarları, Fenerbahçe'nin, UEFA Avrupa Ligi B Grubu dördüncü maçında deplasmanda AEK Larnaca'yı 2-1 yendiği karşılaşmayı değerlendirdi. Yazarların görüşlerinin tamamını paragraf sonunda ismi yazan gazeteleri satın alarak okuyabilirsiniz.
2/14
Pedro'nun golüyle maçın zorluk derecesi "Bir aksilik olmazsa" formatına geliverdi. Oyuna da topa da hükmediyordu Fenerbahçe. Tribünleri susturup, rakibi de sonucu kabul eder kıvama getirdiler. Elbette her şey iyi giderken bir tersliğin olması lazım. Hikâyeye heyecan katma görevi yine kaptan Altay'a düştü. İkinci yarı başlamış, tansiyon dibe çekilirken, auta giden rakip oyuncunun üstüne çıktı. Hakem VAR'a gidip verdi penaltıyı. Bence penaltı da değildi, VAR'ın devreye girmesini gerektirecek "siyahbeyaz" farkı da yoktu. Yine de Altay'ın "karar yanlışını" düzeltmez bu durum. Aynı hatayı, hep tekrarlamak. Altay bu durumu iyi düşünmeli. Sonrasında değişiklikler geldi. Golün asistini yapmasına rağmen maçın etkisiz elemanıydı Alioski. Lincoln, orta sahada oynamaya çalıştı açıkçası. Ne pas zamanlaması, ne pas veya karar hızı. Sadece orada bulunan oyuncuydu.
3/14
Gözlerimiz Arda'nın üstündeydi. Doğru bir maç seçti onun için Jesus. Duran top fırsatı vermemek için faul yapmaktan kaçınan rakip karşısında, genç oyuncu tüm yetenekleriyle oynayabildi. Çok kez pas opsiyonu oldu ama Lincoln'un tercihi olamadı. "Ben başkayım" dedi topa her değdiğinde. Taraftar baskısını da sertçe yaşadığı, kariyerindeki tecrübe adımlarının önemlisini attığı bir maç oynadı. Sahadaki oyuncu karakterleri "ofansif" olmasına rağmen, hemen hepsini orta sahanın bir parçası olması önemli bir karardı. Sahadaki takım bize gösterdi ki, "Her skoru oynarız, sahada da fikrimizi kabul ettiririz." Kuzey Kıbrıs'tan gelip tribünlerde dimdik duranlara da "selam" olsun. Yıllar sonra "Dağ başını duman almış" şarkısını dinledim tribünlerden. Ne güzeldi… (GÜRCAN BİLGİÇ/SABAH)
4/14
Güney Kıbrıs’taki mücadele zor oldu ama temiz oldu… AEK Larnaca’yı “iki gollü fiks menüye” bağlayan Fenerbahçe, penaltıdan bir gol yese de deplasmanda kazandı ve gruptan çıkmayı garantileyip grup liderliğinin başat ve en kuvvetli adayı oldu. Rotasyonu hastalık ve sakatlıklarla yıpranan Jesus’un Kıbrıs sürprizi Arda’yı ilk on birde başlatmasıydı ki, henüz 50 saniyedeki şutunu Piric’in zorlukla çeldiği genç futbolcu, aralıklarla da olsa oyun aklı ile üstün tekniğini ortaya koyarak verdiği anahtar paslarla Larnaca’nın savunmayı sağlam tutup öne daha az çıkmasını sağladı.
5/14
Savunmasını bile geliştirmişti “uçan delikanlı Arda”!.. Bu önemliydi… Çünkü kaybedecek bir şeyi kalmayan Larnaca’nın sıkı savunmadan vazgeçip kendi sahasında kazanmaya çalışacağı belliydi.İkinci sürpriz ise iki maçtır bek oynayan Lincoln’ün gerçek yeri orta sahaya çekilmesi ve iyi şutörlüğünü gösterecek fırsatlar bulmasıydı. Sert, agresif oynayan, Fenerbahçe hücumlarında 4-5-1 dizilip topun arkasına geçen Larnaka, ne yapsa Fenerbahçe ile arasındaki kalite farkını kapatamadı maç boyu. İkinci yarıdaki kısa bir süre dışında maça üstün başlayan Fenerbahçe 95 dakikayı üstün tamamladı. Artık sıra Kadıköy’de Rennes’i devirip grubu lider bitirerek UEFA Avrupa Ligi’nde ilk 16’ya bir tur eksik oynayarak girmekte. (ERCAN GÜVEN/ MİLLİYET)
6/14
Grubun görece zayıf ekibi olan AEK Larnaca, aslında fena bir takım değil. Özellikle disiplinli oyunlarıyla zaman zaman Fenerbahçe'ye zor anlar yaşattıklarını söylemek lazım. İki yarının da ilk 10 dakikasında Fenerbahçe'ye karşı Fenerbahçe gibi oynamaya çalıştılar. Lakin nefesleri çabuk kesildi. Jesus Avrupa maçlarında daha dikkatli bir diziliş ve taktikle sahaya çıkıyor. Takım ayağını yere basarak oynuyor. Böyle olunca Fenerbahçe kalesine gidebilmek dahi zorlaşıyor.
7/14
Arda kardeşimizi özlemiştik. İlk yarının en çok adam eksilten, en çok sahipsiz kazanan oyuncusu oldu. Oyundan çıkana kadar yüzde 95 isabetli pas oranıyla oynadı. Bunlar zaten onun bildiğimiz değerini gösteren istatistikler. Ama bilmediğimiz ve yeni yeni yapmaya başladığı bir özelliğini daha gördük. Kimse şunu aklından çıkarmasın; savunma yapmayan hiçbir oyuncu kolay kolay Jesus'un takımına giremez. Arda'da bunun farkına varmış olacak ki; artık sadece toplu değil topsuz oyunda da var. Adam kovalıyor, takım savunmasına yardım ediyor. (EMRE BOL / FOTOMAÇ)
8/14
Fenerbahçe, ilk 35 dakika oyunun kontrolünü tamamen elinde tuttu. Topa sahip olarak karşı alana yerleşti. Ancak Pedro'nun hazırlanışı güzel golü dışında üretkenlik sağlanamıyordu. Bunun da iki önemli nedeni vardı… Birincisi yine sahaya çıkan değişik kadro yüzünden meydana gelen uyum sorunu. İkincisi ise skor dezavantajına rağmen Larnaca'nın savunma ağırlıklı düzenden vazgeçmemesiydi. Devrenin son 10 dakikasından sonra Fenerbahçe durdu, Larnaca'nın da atak girişimleri başladı. İkinci yarının başlarında da yine bir atakta kaleci Altay gereksiz çıkışı sonucu penaltıya neden oldu, skora denge geldi. Sonra da gole daha yakın taraf Larnaca'ydı. Ne zaman Jesus alışılmış oyuncu değişikliklerine başladı ki, çıkanlar ve girenler doğruydu oyunun kontrolünü yine Fenerbahçe eline aldı. Bilhassa Osayi sağ kanada ciddi bir hareketlilik getirdi. Sonra da Fenerbahçe penaltıdan Batshuayi ile bir kez daha öne geçti. Ardından Valencia ikinci penaltıyı kaçırdı. Sonuçta Fenerbahçe deplasmandan istediğini aldı.
9/14
Jesus, sürekli kadroyla oynama ısrarından kesinlikle vazgeçmiyor. Dün de ilk 11'de öyle yaptı. Takımın temel direkleri olan ön liberoda Crespo'yu kulübede tuttu, yerine Lincoln'ü koydu. Yani Crespo-İsmail ikilisini bozmuş oldu. Bu sefer üçlü defans uygulattı. Bugüne kadar bazı maçlarda sadece kısa süreler görev verdiği genç Arda'yı bu maçta ilk 11 başlattı. Tabii ki, kazanan hep haklı ama sürekli taşlarla oynamak her an başa bir iş açabilir. Birçok maç S.O.S verdi. Ancak bana göre Jesus, bu anlayışından kesinlikle vazgeçmeyecek. Dünkü üç puanla grupta ilk iki belli oldu. Birincilik de Fenerbahçe ile Rennes arasında İstanbul'da oynanacak maça kaldı. (ÖMER ÜRÜNDÜL/SABAH)
10/14
Fenerbahçe 5. dakikada Altay'ın kurtardığı şuttan sonra tabir-i caizse sazı eline aldı. Topu Larnaka'ya göstermeyen, sahanın her alanında yardımlaşmayı başaran ve her şeyden önemlisi oyun disiplinine sadık kalan Fenerbahçe, işin hücum kısmında da gole yakın bir ilk yarı oynadı. Rossi'nin başlattığı, Alioski'nin gözü kapalı asist yaptığı ve Pedro'nun bitirdiği pozisyonda da golü yapıp ilk yarıda oynadığı iyi oyunu taçlandırdı. Larnaka'nın direnç gösterebilmesi için aradığı ışığı ise son maçların formsuz ama alternatifsiz ismi Altay, 2. yarının başında yakıverdi. Hatalı çıkışı ve yaptığı penaltı ile çok rahat geçmeye aday maçı bir anda yediği golle zorlaştırdı. Larnaka oyun olarak da maça ortak oldu. Jesus hemen Valencia, Osai-Samuel veBatshuayi ile müdahaleyi yaptı.
11/14
Yangın tüpünün ateşe tutulması misali Osai-Samuel penaltıyı yaptırdı. Batshuayi golü atarak işi bitirdi. Fenerbahçe, Altay'ın heyecan kattığı aslında kolay maçı yine de kazanmayı başardı. Maçın benim için en önemli ayrıntılarından biri Arda Güler'in maça 11 başlamasıydı. Altay hatayı yapmasa bana göre maçı da tamamlayabilirdi. Oyunda kaldığı süre içinde topu kolay kaybetmeyen, pas trafiğinde ve bire birde klas hareketler yapan Arda Güler gelişimi için önemli olan top kazanma konusunda da iyi bir akşam geçirdi. Ancak en önemli detay Fenerbahçe'nin bu galibiyetle gruptan çıkmayı başarmış olmasıydı. (ERMAN ÖZGÜR / FANATİK)
12/14
Bu maçın Türkiye’deki algısı ile Güney Kıbrıs’taki karşılığı çok farklı idi kesinlikle. Adalılar bu müsabakaya “milli mesele” anlamı yüklemişlerdi. Sadece puan için değil, ülke insanının onuru için sahaya çıkacaklarını anlattılar hafta boyunca. Ve benim 30 yıllık futbol izleme deneyimime göre her kim bir spor müsabakasına bu tarz aşırı anlamlar yüklüyorsa, o gün onlar için iyi geçmiyor genelde! Aşırı hareketler ve sertlikler sergiliyorlar.
13/14
Fenerbahçe cephesindeyse hava tam olması gerektiği gibiydi. Jesus sadece iyi bir teknik direktör değil, aynı zamanda bir lider. Basın toplantısında kulüp puanına vurgu yaptı, 100’lü basamaklardan 70’lere doğru tırmandıklarının altını çizdi. Ülke puanı sizin kupalara kaç takımla ve hangi turdan katılacağınızı belirlerken, kulüp puanı da takımların yer alacağı torbayı tayin eder. Yani Avrupa’da kazanacağınız puanlar sadece ülkenizi değil, kulübünüzü de ilgilendirir. Üstelik Jesus’un işaret ettiği puanlar Fenerbahçe’ye bu sene değil, gelecek yıllarda yarayacak. Bu sezon takımın başına geçmiş, bir yıllık kontrat yapmış yabancı bir teknik adamın bu detayları Türkiye’ye hatırlatması alışılmışın çok dışında. Teşekkürler Jesus, bu ülke futboluna uluslararası arenada ne için yarışıldığını hatırlattığın için.
14/14
Avrupa Ligi’nin hücum bölgesinde en fazla top kazanan ikinci takımı Fenerbahçe dün de gerekeni yaptı, Larnaka’dan 3 puanla döndü. Fenerbahçe maça 3-4-2-1 başladı, merkezde alışılmadık bir ikili İsmail-Lincoln oynadı. İlk 45’te Ferdi, Arda, Rossi ve Pedro etkililerdi. Ancak ikinci yarının ortalarında bir fiziksel düşüş yaşandı. Jesus, bu kez de değişikliklerle telafi etti bu düşüşü. Özellikle sağ kanat beke Samuel, orta alana Crespo hamleleri fiziksel ibreyi temsilcimize çevirdi, son 15’te iki penaltı kazanarak fişi çekti Fenerbahçe. Avrupa Ligi’nin en pahalı beşinci ekibi Rennes’in grubunda Fenerbahçe’nin, Konferans Ligi’nin en pahalı üçüncü takımı Fiorentina’nın grubunda da Başakşehir’in lider olmaları, çıkış arayan Türk futbolu için iyi haberler. (UĞUR MELEKE / HÜRRİYET)