1/8
Spor yazarları, Fenerbahçe’nin 1-0’lık Denizlispor galibiyetini yorumladı. Yazıların tamamını, paragraf sonlarında ismi verilen gazeteyi satın alarak ya da kendi internet sitelerinden okuyabilirsiniz.
2/8
Ömer Üründül: "Fenerbahçe düne kadarki performansı ve dün geceki görüntüsü ile bundan sonra seri galibiyetler alabilir mi?" sorusunun akıllara gelmesi normal. Ben öyle bir ışık görmüyorum. Nedenine gelince: İleri uçta ciddi problem var. Samatta gol attı ama başka hiçbir önemli icraatını görmedim. Zaten sezon başından beri de güçsüz... Emre Belözoğlu genç yetenek Osayi'ye güvenmemiş ki maç eksiği olan Sinan'a ilk 11'de şans verdi. Tabii ki bir katkı gelmedi. Ama sonradan yerine giren Osayi de tam bir hayal kırıklığı idi... Sonuçta Emre Belözoğlu'nun orta sahayı oturtmak için bol malzemesi var ama ilerisi çok sıkıntılı. Denizlispor dün centilmence bir mücadele verdi. Ama izlenimime göre takım halinde kümede kalacaklarına dair inançları kalmamış... Yoksa bu durumdaki bir takım hakeme itiraz dahi etmeden, bir sarı kart dahi görmeden maç bitirir mi? (Sabah)
3/8
Tayfun Bayındır: Şaşırtıcı, tedirgin edici ve bir o kadar da merak uyandıran bir maç izledik. İlk 45 dakikası Fenerbahçe adına kelimenin tam anlamı ile rezaletti. Şampiyonluk hedefleyen, ligin en pahalı kadrolarından birine sahip Fenerbahçe ilk 45 dakikada bırakın pozisyon üretmeyi ligin sonuncusu Denizlispor’u bir kez bile rahatsız etmedi. İleride baskı yapmak, top çalmak, Caner ve Gökhan gibi iki kanat bekiyle kanatlardan pozisyon üretmek, bunların hepsi hak getire... Yani pozitif futbol adına bu olağanüstü kadronun gösterişine ve elbette Emre Belözoğlu’nun kurtarıcı rolüne hiç yakışmayan bir görüntüydü. Bu oyuncuların ağırlıklı kesiminin Erol Bulut ile yıldızının barışmadığını bilmeyen yok. Bazıları taktiklerini sevmemiş, bazıları tercihlerini eleştirmiş. Bazıları da hocalık vasfını tümden reddetmiş... Kamuoyu tüm bu gelişmeleri yakından biliyor. O zaman bu oyunculardan Bulut’suz ortamda üst düzey bir performans beklemek son derece doğal olsa gerek. Oysa hiç de öyle olmadı. Sadece ilk yarı değil. İkinci yarının ilk 10 dakikalık bölümünü çıkaralım. Uzatmalarla birlikte kalan 87 dakikada ruhunu yitirmiş bir takım vardı sahada... Samatta’nın ite-kaka gelen golü de olmasa Emre Belözoğlu ilk maçında havlu atacaktı. (Milliyet)
4/8
Gürcan Bilgiç: Emre Belözoğlu'nun ilk maçında neler değişecek, farklı ne seyredeceğiz diye diktik gözlerimizi maça. Performanslarda veya hatalı kararlarda bir değişiklik yoktu Fenerbahçe adına. Yine Fenerbahçe'nin sağ kanadına baskı yapıp topu Caner'e doğru yönlendirdiler. Caner de stoperleri çalıştıran merkez ortalarını yaptı. Sekiz denemede "sıfır" isabetli şut çektiler. Ama iyi olan şeyler de vardı. Bu kadar beyhude çabanın geçen haftalardan tek farklı yönü disiplin idi. Soğukkanlılıklarını kaybetmeden, oyun planlaması içinde ısrarla denediler. Hatalar yaptılar, topu rakibe kaptırdılar, boşa kaçanlara paslar atılmadı. Maç öncesindeki kazanma planını paniğe kapılmadan uyguladılar. (Fotomaç)
5/8
İlker Yağcıoğlu: Teknik direktör değişikliğinin ardından bu kadar kısa sürede Fenerbahçe'nin oyununun 180 derece değişmesini beklemiyordum. Tabii ki Emre Belözoğlu'nun elinde sihirli değnek yok ve zamana ihtiyacı var. Fakat takım coşkusu için zamana ihtiyacı yok. Maçın başlamasıyla birlikte önde basan, rakibin pas yapmasına izin vermeyen çok tempolu bir Fenerbahçe bekliyordum. Ama ilk devrede bunları göremedim. Beşiktaş ve Galatasaray'ın mağlup olduğu haftada bu 3 puan Fenerbahçe'nin şampiyonluk ümitlerini yeniden yeşertti. Nisan ayındaki yoğun trafikte F.Bahçe geniş kadrosuyla puan farkını kapatabilir. (Takvim)
6/8
Bülent Timurlenk: Devre ortasında Emre Belözoğlu'nun takıma neler söylediğini tahmin etmek zor değil. Tahminen şu cümleyi kullandı: Hızlı oynayın, topun yönünü değiştirin, ikinci toplara baskı yapın ve dikine oynarken risk alın... Fenerbahçe öyle de başladı. Oyunda bir korner ya da serbest vuruştan gelecek gol kokusu vardı. Öyle de oldu... Kornerden gelen ortada Samatta'nın kafası ile Fenerbahçe geç de olsa gole kavuştu. Denizlispor'da Sagal ve Rodallega dışındaki oyuncular mücadele etmekten başka bir özellikleri olmayan, takımı 11'e tamamlayan futbolculardı. Emre Belözoğlu'nun elinde sihirli değnek yok. Bol ara haftanın olduğu ligde taktik çalışacak boş gün de yok. Fenerbahçe seri galibiyetler almak zorunda. Bir yerden başlamak gerekiyordu. Dün o gündü. Şimdi Malatya deplasmanı ve dönüşte içerideki Gaziantep maçından 6 puan alırlarsa evlerinde derbi kaybettikleri Galatasaray'ın 4 puan önüne geçecekler. Şampiyonluk derseniz; 2 olmadan 1 olunmuyor. (Sabah)
7/8
Güntekin Onay: Akıcılıktan uzak, durağan geçen maçta Fenerbahçe, sezon başından bu yana kronikleşmiş ‘akan oyunda pozisyon üretememe’ problemiyle bir kez daha yüzleşti. Nitekim üstünlük sayısını getiren golü de bir köşe vuruşu sonrasında buldu. Emre Belözoğlu, teknik adamlık kariyerine büyük bir şansla başladı. Daha sahaya çıkmadan hem Galatasaray hem de Beşiktaş rakiplerine mağlup oldu, üstüne de ligin en zayıf takımıyla karşılaşıp yepyeni bir sayfa açma fırsatı yakaladı. Fenerbahçe’den birkaç gün içersinde radikal değişiklikler ve çok farklı bir oyun beklemek haksızlık olur. Dün iyi futbol oynamadan alınan 3 puan rakiplerinin kaybettiği haftada son derece değerli. Ancak Yeni Malatya ve Başakşehir maçlarında bu futbol kazanmak için yetmez. Emre Belözoğlu, mutlak surette topun hızını ve ofansif aksiyonları artıracak formüller bulmak zorunda. (Hürriyet)
8/8
Deniz Çoban: 84. dakikada İrfan Can’ın golü VAR müdahalesi sonrası ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. Top Slazai’den sektiğinde Samatta ofsayt pozisyonundaydı. Kaleci ters köşeye yatmıştı, topu görüyordu, Samatta hareketsizdi, kaleciyi etkilemiyordu ancak top Samatta’nın şortuna dokunarak kaleye girmişti. Dolayısıyla bu gol Samatta kaleciyi etkilediği için değil, topa temas ettiği için iptal edildi. Kaleciyi etkilediği için iptal edilecek olsa, hakemin saha kenarına gelerek pozisyonu bizzat izleyerek karar vermesi gerekirdi. "Topun şorta dokunması yeterli mi?" diye düşünenler olabilir. Topun oyuncunun ekipmanlarına dokunması da oyuncuya dokunması anlamına gelir. Top oyuncunun kramponunun vidasına dokunduğunda oyuncuya temas etti kabul ediyorsak, şorta dokunmasını da öyle kabul etmeliyiz. (Fanatik)