1/9
Sümela Manastırı'nı tehdit eden 360 tonluk kaya sabitleniyor | Prof. Dr. Osman Bektaş: Patlatmalar yamaçtaki blokların hareketlenmesine neden oldu
2/9
Trabzon’da restorasyon çalışmaları kapsamında 4'üncü kez ziyarete kapatılan Sümela Manastırı'nın giriş kapısı üzerindeki 360 tonluk kaya kütlesi, 16 metrelik çelik kazıklarla yamaca sabitleniyor.
3/9
Patlatma ve kaya düşürme çalışması nedeniyle sürecin uzadığını belirten Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) eski öğretim üyesi, jeoloji mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş "Patlatmanın başlangıçta yapılmaması gerekirdi. 'Patlatma yapmadık' dediler ama bizzat şahit oldum" dedi.
4/9
Bektaş,"Bu patlatmalar yamaçtaki blokların hareketlenmesine neden oldu" diye konuştu.
5/9
1 Kasım'da 4'üncü kez ziyarete kapatılan manastır girişinde tehlike oluşturan 360 tonluk kaya kütlesi, çelik ağ ile bohçalama yöntemiyle yerine sabitlendi. Ancak kaya blokunda süren risk nedeniyle yeni bir tedbirin alınması kararlaştırıldı. Bunun üzerine manastırın giriş kapısının üzerinde yer alan kaya bloku, 16 metrelik çelik kazıklarla yamaca sabitlenmeye başlandı.
6/9
KTÜ eski öğretim üyesi, jeoloji mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, "5 yıldır manastırı daha güvenli hale getirmek için çalışmalar yapılıyor ama yanlış strateji izlendi. Restorasyon çalışmaları yapılmadan önce manastırda herhangi bir kaza, taş düşmesi veya birisinin yaralanması söz konusu değildi. Bölgede 'tektonik kırık' dediğimiz; jeolojik yapıda 3 farklı doğrultuda çok derin kırıklar var. Bunlar kuzeybatı, kuzeydoğu ve doğu-batı doğrultulu tektonik kırıklar. Bunlar çok derin kayaları, kesen kırıklardır. Bu kırıklar, Sümela yamacının blok şeklinde oluşmasını sağlıyor. Bir de yamacın eğimi var, grative etkisiyle bu bloklar zaman zaman düşüyor. Bunu önlemek için askıdaki kayaları düşürüp, patlattılar. Bu çalışma sonuç almadı, çünkü arkadan yine kayalar düşmeye başladı" ifadesini kullandı.
7/9
Giriş kapısının üzerindeki devasa bloğun düşebileceğini iddia eden Prof. Dr. Bektaş, "Patlatmalar veya kaya düşürmeleri zamanında olmasaydı; şimdi bu kadar tehlikeli olmayacaktı. Şimdi ister istemez sabitleme çalışmaları var, kayayı düşüremiyorlar. En doğru sonuç; bohçalama yöntemiydi. Başlangıçtan bu yana bohçalama yapılsaydı; bugüne kadar 4 kere kapatmaya da gerek olmayacak ve çok daha sonuç alıcı bir çalışma yapılırdı" diye konuştu.
8/9
Yamaç ıslahı sırasında yapılan patlatma ve kaya düşürmelerin daha derin kırıklar oluşturabileceğini belirten Prof. Dr. Bektaş, şunları söyledi:
9/9
"Patlatmanın başlangıçta yapılmaması gerekirdi. 'Patlatma yapmadık' dediler ama bizzat şahit oldum. Bu patlatmalar yamaçtaki blokların hareketlenmesine neden oldu. Düşen ve arkadan yeniden sabit olmayan blokların yeniden hareketlenmesi söz konusu. Orada kaya düşmesini kesinlikle önlemek mümkün değil. Yüzeydeki kayaları düşürmek ile 'kaya düşmesini önledik, burayı ebediyen güvenli hale getirdik' demek; söz konusu olamaz. Kırıklar çok derin. Ayrıca ısı farkı ve yağışlar olduğu ve karlar eridiği sürece kırıklar zamanla genişleyecek ve yeni kaya blokları düşmeye başlayacak. Kaya düşürmek ve patlatmak yerine demir halat ve çelikler ile beraber bohçalama dediğimiz, kaplama yöntemine gidilseydi; bu sorun çözülmüş olurdu. Kısa zamanda çok daha az parayla ve güvenli şekilde çözülürdü. Bir restorasyonun 4-5 yıldır sürmesi teknik açıdan sorgulanabilecek bir meseledir." (DHA)