Spor yazarları, Stefan Kuntz yönetiminde çıktığı ilk maçta Norveç ile berabere kalan Türkiye’nin ve yeni teknik adamın performansını değerlendirdi. Yazıların tamamını, yazarların isimlerinin yanında yazılı olan gazeteyi satın alarak ya da kendi internet sitelerinden okuyabilirsiniz.
1/11
Mehmet Demirkol/Fanatik: Burada can sıkıcı olan Kuntz’un da Şenol Güneş gibi sadece oyuncu değiştirip oyunu değiştirme yoluna gitmeyişiydi. Merkez oturmayınca Caner- Kerem, Cengiz-Zeki bağlantısını bile kullanmak zor oluyor. Ancak ağır ve onlar kontrollü olarak çekildiği zaman ceza sahası çevresine inebildik. Bunda da misal Cengiz ve Hakan’a şut şansı dahi vermeyen bir savunma güvenliği sağlanmış oluyordu. Durum buyken, misal Serdar Dursun-Halil çift forvetine dönüp zaman zaman yüksek oynamayı denemek olmayacak bir iş midir? Bu Caner’in orta becerisini kullanmak ve Hakan ve Cengiz’in üzerinden baskıyı biraz olsun kaldırmak olmaz mı? Hele de mutlak galibiyet gereken bir oyunda. Kuntz’dan tabii ki gelip bir dokunuşla her şeyi değiştirmesini beklemiyorum. Tabii ki bu uzun vadeli bir çalışma olacak. Ancak kısa vadeli hedeflerin peşinden koşarken de bazı pragmatik çözümleri aramak şart. Yani en azından Şenol hoca olsa bundan kötü mü olurdu dedirtmemek.
2/11
Ali Ece/Fanatik: Teknik direktörümüz kim olursa olsun öne geçer geçmez oyun tempomuzun üç vites birden düşmesi çok büyük sorun. Haziran 2021’den beri sadece saman alevi gibiyiz, skoru artırarak korumak yerine sürekli ezbere topun arkasına geçiyoruz. Aslında Milli Takımımız yetenekleri kadar değil ülkedeki futbol yönetimi kadar verimli, asıl mesele bu. Tabii ki Kuntz’a zaman tanıyalım ama önce futbola yabancı kişiler ülke futbolundan bir an önce el çekerse Kuntz’la başarılı olma şansımız artabilir.
3/11
Şansal Büyüka/Milliyet: Alman malıysa, “Made in Germany” markasını taşıyorsa, kim olursa olsun, ne olursa olsun “peşin” bir kredisi oluyor. Stefan Kuntz da hem bu markayı taşıması, hem ilk maçı olması nedeniyle “hoşgörülü” bir başlangıç yaptı. Ama ilk maçında su kaynatıp motor yaktı. Aslında kendi sahamızda 3-1’den 3-3’e yakalandığımız Letonya maçı ve 2-0 öne geçip 2-2 berabere kaldığımız Karaağ karşılaşması Türkiye’yi Katar yolundan çoktan çıkartmıştı. Belki Alman markası bizi yarışa yeniden sokar diye düşünmüştük, olmadı.
4/11
Şansal Büyüka/Milliyet: Norveçli Elyounoussi kenarda oynamasına rağmen takımın hücumlarını organize eden adamdı. Göremedik, tutamadık. Görüp tutamadıysak, önlem alamadıysak daha da kötü... Halen, kendi sahamızda Letonya, Karabağ, Norveç‘e 6 puan kaybetmemize rağmen ikinci olma şansımız matematiksel olarak var. Mantık olarak var mı derseniz, bana göre yok... Haaland , Sörloth gibi iki “kıyamet golcüsünün” olmadığı Norveç karşısında ancak bir gol atıp bir pozisyona giriyorsan, kader maçında bu kadar etkisiz kalıyorsan, ne işimiz var Katar‘da... Yeni hikayeler dinlemeye hazır olun. Tabi hikaye dinlemekten bıkmadıysanız...
5/11
Uğur Meleke/Hürriyet: Bu grubun favori üçlüsü içinde Letonya-Karadağ-Cebelitarık’a puan kaybeden tek ülke biziz. Puan tablosunda geride kalmamızın temel sebebi bu. Dün de maalesef nefesimiz yetmedi. Galibiyeti hak edecek bir oyun oynamadık. Katar bileti oldukça zora girdi. Tek bir maçla Kuntz’un performansını analiz etmek de güç. Dünkü formasyonumuz Güneş dönemiyle aynıydı, yine 4-1-4-1 oynadık. Ön liberoda Berat’ın enerjisi daha iyi. İki kanatta ikinci-üçüncü bölge geçişini çabuk yapan Cengiz-Kerem’i kullanmamızı az sayıdaki olumlu puanlarımız arasına yazabiliriz.
6/11
Güntekin Onay/Hürriyet: İkinci yarı golü bulmamız lazım, Stefan Kuntz, en etkili ve tehlikeli oyuncumuz Cengiz’in yerine Taylan’ı sahaya sürüyor. Attığı gole rağmen sahada top kaybından başka bir şey yapmayan Kerem’in yerine neden Cengiz Ünder oyundan çıkıyor? Gerçekten anlamak mümkün değil. Rakibi baskı altına alırsın, pozisyonlara girersin, fırsatlar kaçırıp da beraberlik alırsın anlarım. Ne yazık ki final niteliğindeki bir maçta evimizde rakibi baskı altına bile alamadık. Üstelik golü kaçıran da 90+5’te Norveç oldu. Ayağımıza kadar gelen bu fırsatı lehimize çevirebilmek için hiç bir şey yapmadığımız bir maç oldu. Artık ipler elimizde değil. Kazanıp rakiplerimizin takılmasını beklemekten başka çaremiz yok. Stefan Kuntz’un ilk sınavında risk almayan ve fark yaratmayan bir teknik adamlık sergilediğinin de altını çizelim.
7/11
Serdar Ali Çelikler/HaberTürk: Başlangıç 11'ini belli ki Hamit Altıntop yaptı. Her takıma mavi boncuk dağıttı. Yabancı kısıtlaması olmasa Trabzon'da Siopis'i kesemeyecek "Hep yana pas" Berat ile Trabzon'a mavi boncuk. "Kalecide Uğurcan'ı tercih ettim ama bak Serdar Aziz'i oynatıyorum" mavi boncuğu Fener'e. Çok yakında yerini Barış Alper'e kaptıracak olan Kerem ile bir mavi boncuk da Galatasaray'a. E hoca zaten eski Beşiktaşlı, yetmez son 10 dakikada defansif forvet Kenan da sahaya.. Bu kadar eyyam ile kurulan 11'de iki tane formda futbolcumuz vardı. Cengiz ve Merih. Zaten onlar iyi oynadı. Maçta Türkiye adına güzel olan ne varsa Cengiz ile başladı. Allah'ın nimeti ile çok erken dakikada gol bulduk ve öne geçtik. 10. dakikadan itibaren bitene kadar tüm maç boyu oyun üstünlüğü Norveç'teydi. Hamit Altıntop'un mavi boncuklu kadrosu oyuna hükmedemedi. Edemezdi de..
8/11
Serdar Ali Çelikler/HaberTürk: Ne varsa Cengiz'de vardı; Altıntop'un eyyam kadro kurulumuna değişiklikleri ile tüy diken Kuntz devreye girdi. Cengiz'i ve göbekten rakip ceza alanına girebilecek tek orta saha oyuncumuz olan Ozan'ı aldı kenara. Ondan sonra Erol Bulut'un Fenerbahçe'si gibi bir takım vardı sahada: Caner sen orta yap Burak sen de kafa vur... Dönenleri toplayalım yeniden Caner'e aktaralım, o da yeniden şişirsin.
9/11
Erman Toroğlu/Sabah: TFF, Kulüpler Birliği, hakemler, teknik direktörler, yöneticiler şapkayı önüne koyacaklar, bu böyle gitmez diyecekler. Futbolumuz uçuruma gidiyor. Kararlar alınacak ama mutlak bunlar acı olacak, acı çekmeden başarı gelmez. Perde önünde ayrı, arkada ayrı oynuyorlar, bu işler kolay kolay düzelmez. Önce ekeceksin sonra biçeceksin. Vermeden almak Allah'a mahsus. Yerliymiş, ithalmiş Türk futbolu araya sıkıştı. Türkiye'de futbolu, bilmeyenler idare ediyor, hem TFF hem kulüplerde bilen adam çok az. Onun için de böyle kısır neticeler çıkıyor. Bakıyorsunuz Caner, Milli Takım'da. Almanların en büyük olayı disiplindir. Birisi Kuntz'a söylemedi mi uçakta gazeteci dövenlerin başında Caner olduğunu. Demek ki kılavuzlar karga... Yakında Kuntz da öğrenir. O zaman doğruyu bulur. Bazı değerler vardır, futbolun önündedir. Öyle olmadığı zaman kısır başarılar alınır.
10/11
11/11