02.12.2014 - Alman basınından özetler

02.12.2014 - Alman basınından özetler

Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt gazetesi, Rusya Devlet Başkanı Putin’in Türkiye ziyaretini konu alıyor:

“Putin ve Erdoğan: Tam birbirlerine uyuyorlar. Bu, Rus Devlet Başkanı’nın pazartesi günkü Ankara ziyaretinde hissediliyordu. Bu iki iktidar insanının siyasî ruh akrabalığını gözden kaçırmak mümkün değil. Ama ikisini birbirine daha da yakınlaştıran, Batı’da pek dostlarının kalmamış olması. Ülkelerinin uluslararası alanda dışlanmışlığı artıyor. Bu da güç birliğine gitmeleri için bir neden. Rusya Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacının üçte ikisini karşılıyor ve şu an Anadolu'nun ilk nükleer enerji santralini inşa ediyor. Ama Rusya Erdoğan için sadece bir enerji sevkiyatçısı değil. Daha geçen yıl Erdoğan ülkesinin Rusya, Çin ve dört Orta Asya cumhuriyetinden oluşan Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olması düşüncesini Putin’e kamuoyu önünde iletmiş, “Bizi Şanghay’a alın, AB sıkıntısından kurtarın” demişti. Bu tür düşünce oyunlarının ne kadar gerçekçi olduğu tartışılır.”

Dünyanın önde gelen elektrik ve doğalgaz şirketlerinden E.ON’un aldığı radikal yapısal değişiklik kararı, bugünkü Alman gazetelerinde geniş yer tutuyor. Şirket, yenilenebilir enerji ve müşteri odaklı çözümler alanına odaklanıp, konvansiyonel enerji türlerinden aşamalı olarak vazgeçmeyi planlıyor. Süddeutsche Zeitung’un yorumu şöyle:

“Şirketler hantallıklarından yeni eğilimleri kaçırıyor. Diğer yenilikçi şirketler yavaş yavaş hantal şirketlerin pazar paylarını ellerinden alıyor. İktisatçı Joseph Schumpeter bunu ‘yaratıcı yıkım’ diye adlandırıyor. E.ON bu yaratıcı yıkımı şimdi kendi elleriyle gerçekleştiriyor ve bunu yaparken siyasetin kendisine çizdiği çerçeveyi izliyor. Pazarın bu nedenle takip ettiği gelişmeye dâhil oluyor. Pek çok siyasi şimdi doğal olarak çığlıklar atıyor. Çünkü enerji sektörünün batmaya hazır ‘kötü bankası’nın nükleer enerjiden çıkış işini de halletmesi gerekiyor. Peki, para yetmezse sonunda kimin bunun arkasında durması gerekecek? Reaktörleri sipariş edip on yıllar sonra nükleer enerjiden vazgeçilmesi direktifini verenin: Yani devletin.

Frankfurter Allgemeine Zeitung’un yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Eskinin iki kamu şirketinin birleştirilmesiyle oluşturulan ve Alman politikacıların dünyanın önde gelen özel elektrik şirketlerinden biri yapmak istediği E.ON şimdi kendini yeniden ikiye bölüyor. Nedeni ise siyasetin büyük paralarla teşvik ettiği eko elektrik alanında kârlı işler yapma isteği. Bu ironi değilse nedir? Eski şekliyle E.ON Alman enerji dönüşümünün büyük başarısının kurbanıdır. Hükümet açısından bu büyük dönüm noktası çifte sorun anlamına geliyor. Hükümet, yeni E.ON'un nükleer santrallerin kapatılmasını finanse edebilecek durumda olmasını düşünmek zorunda. Ama sadece bu değil. Aynı zamanda rüzgârın esmediği ve güneşin açmadığı günlerde elektriğin nereden geleceği sorusunu da yanıtlamak zorunda.”

Mannheimer Morgen gazetesi ise Almanya'da göçmen sayısındaki artışı yorumluyor:

“Geliyor ve giderek daha uzun süre kalıyorlar. Almanya göçmenleri bir mıknatıs gibi kendine çekiyor. Özellikle de AB vatandaşları giderek daha fazla sıklıkta Almanya’ya yerleşiyor ve böylece istihdam piyasamızı canlandırıyorlar. Almanya’da düşük ücretli iş sektöründe pek çok iş bulunduğundan kalifiye olmayan göçmenler de Almanya’da daha kolay iş buluyor. İşin garip yanı ise yüksek nitelikliler arasında istihdam oranının daha düşük olması. Almanya’da yurtdışından alınan diplomaların tanınması konusunda hâlâ sorunlar olduğu açıkça görülüyor. Hrıstiyan Birlik partileri iltica politikalarında yıllardır sürdürdükleri direnişi bıraktıktan sonra mülteciler de istihdam piyasasına daha iyi entegre edilebilecek.”