Alman Sosyal Demokrat Parti göçmenler için öngördüğü yeni bir uygulamayı kamuoyuna tanıttı. Sosyal demokratlar Kanada'daki gibi puanlama sistemi içeren uygulama ile kalifiye göçmenlerin kontrollü bir biçimde Almanya'ya kabul edilmesini hedefliyor. Koalisyonun büyük ortağı Hıristiyan Birlik partileri ile bu konuda anlaşmazlık çıkacağına ise kesin gözüyle bakılıyor. Reutlinger General-Anzeiger konuya ilişkin yorumunda şu görüşlere yer veriyor:
“Önümüzde duran model hesaplamalar Almanya için iyi bir gelecek vaat etmiyor. Zira toplum yaşlanıyor. Ve doğum oranı da düşük kaldığı için nüfusta hızlı bir azalma gözleniyor. Bu olumsuz kısır döngünün engellenmesi için siyasetin yönlendireceği yeni bir göç sürecine ihtiyaç var. Sosyal Demokrat Parti, Kanada'yı örnek aldığı puanlama sistemiyle doğru yolda görünüyor.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung da yorumunda konuya Almanya'nın ekonomi politikaları açısından bakıyor:
“Ekonomi çevreleri için önemli olan iş gücüne sahip olmak, bunun nasıl olacağı onları ilgilendirmiyor. Ama en azından Almanya'nın siyasi sistemi, kapılar açıldığında, ülkeye sadece iş gücünün değil, farklı kültürlere, dinlere sahip, farklı anlaşmazlıklar içinde olan insanların akın edeceğini artık öğrenmiş olmalıdır. Şu sıralar Almanya'daki mükemmel göç yasasının bile mültecilerin ülkelerindeki sefaleti bırakıp Almanya'da şanslarını denemek istemelerini engelleyememesi, bu insanî durumu açıkca gözler önüne seriyor. Koalisyon ortaklarının işte bu mülteciler ve okul diplomaları olmayan genç Almanlar ile ilgilenmeleri öncelik taşıyor. En azından bu konuda (Hıristiyan demokrat) Başbakan Merkel ile yardımcısı (Sosyal demokrat) Gabriel görüş birliği içinde gibi görünüyorlar.”
Konu değiştiriyoruz… ABD-İsrail ilişkilerinin tarihindeki en büyük kriz olarak değerlendirilen bir dönemde ABD’yi ziyaret eden Netanyahu, dostluk ve müttefiklik bağlarına vurgu yaptı. Ancak Netanyahu'nun ziyaretinin olumsuz yansımaları devam ediyor. Mitteldeutsche Zeitung'un ABD-İsrail ilişkilerini mercek altına aldığı yorumunda şu görüşler dikkat çekiyor:
“Amerikan Kongresindeki çoğunluğunu kullanan Cumhuriyetçiler, iç ve dış politikayı iyice birbirine karıştırdılar ve Netanyahu'yu Başkan Obama'dan habersiz konuşma yapması için davet ettiler. İşte bu andan itibaren tatsız şeyler olmaya başladı. İki hafta sonra yapılacak parlamento seçimlerinde ikinci kez görevine seçilmek için çabalayacak Netanyahu, kendisine atılan bu pası teşekkürle kabul etti. İran konusunda ABD'den başka nerede daha iyi seçim mücadelesi verebilir ve Obama'nın İsrail'in yerleşim politikalarını eleştirmesinin ‘şık' bir biçimde rövanşını nasıl alabilirdi ki? Ama öte yandan İran'ın nükleer programı tehlike arz ettiğinden ve sadece görüşmeler yoluyla bu tehlike sınırlanabileceğinden bu tür laubalilikler risk de taşıyor. Sonunda kıs kıs gülenler (İran'daki) mollalar olabilir.”
Stuttgarter Zeitung da İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Amerikan Kongresi'ndeki konuşmasını yorum sütununa taşımış:
“İran'ın nükleer programına ilişkin tartışmalar yoğunlaşmışken, Netanyahu'nun Washington'a giderek orada demokrat Başkan'ın siyasî karşıtları olan Cumhuriyetçilerle ittifak oluşturması onun siyasi olgunluğunun ne kadar az olduğunu gösteriyor. Barack Obama öfkesinde haklı. Ayrıca Netanyahu orada kendisine kimleri müttefik olarak seçtiğini de sorgulamalı. Amerikan politikalarının sağ yelpazesinde izolasyondan yana olan güçlü akımlar var. Onlar arasında ABD'nin Ortadoğu'da güçlü girişimlerde bulunmasını istemeyenler de bulunuyor. Bunlar, İsrail'in uzun vadede ihtiyacını duyduğu dostları değildir.”