Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi, Irak’ta İslam devleti örgütünün elindeki Türk rehinelere dikkat çekerek Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu irdeliyor:
“Erdoğan hükümeti, Suriye’de iç savaş başladıktan sonra isyancıların bağlantı kurabilecekleri alanlar açarak onlara yardım etti. Türkiye arka bahçe olmasaydı, IŞİD milisleri büyük olasılıkla bu kadar güçlenemeyecekti. Musul’daki Türk Konsolosluğu çalışanlarının rehin alınmasının ardından ise Türkiye’nin artık hareket kabiliyeti kalmadı. NATO üyesi ve Batı’nın en önemli tampon ülkesi, milislere karşı şantaja açık durumda. Batı’nın bu tehlikenin farkına varması ve Türkiye ile daha sıkı işbirliğine gitmesinin zamanı geldi.“
Berlin merkezli Der Tagesspiegel gazetesi ise Batı'nın Ukrayna krizinde başarılı bir politika izlemediğini kaydediyor:
“Batı, tepkisini ortaya koyan bir pozisyon almada şimdiye kadar başarılı olamadı. Yaptırımlarla Baltık ülkeleri ya da Polonya’ya yapılan sembolik ziyaretlerin arasında gidip geliyor. Barack Obama Estonya’ya giderken Kiev’e de uğrayabilirdi. Ancak bunu yapmadı. Ve bu da Doğu Ukrayna’nın çoktan kaybedildiği izlenimini güçlendiriyor.“
Frankfurter Allgemeine Zeitung'da yer alan yorumda ise NATO Zirvesi öncesi Rusya'dan gelen mesajlar değerlendiriliyor:
“NATO Zirvesi’nden bir gün önce Ukrayna’da savaş alametleri devam ederken, Rusya Devlet Başkanı bir barış meleği oluyor. Putin'in yedi maddelik öneri paketi ve Ukrayna hükümeti ile Rusya yanlısı ayrılıkçıların cuma gününe kadar bir anlaşmaya varabilecekleri şeklindeki açıklaması, NATO’nun Doğu Avrupa üyelerinde askeri profilini keskinleştirme planları ile her anlamda bir kontrast oluşturuyor! Batı, Putin başkanlığındaki Rusya’nın iyi bir ortak olmayı isteyeceği umudunu gömmüş durumda. Ancak Rusya, Batı ile verimli bir işbirliğine muhtaç… Dolayısıyla gerilimi azaltmaya yönelik işaretler, Rusya açısından akıllıca.“
Heilbronner Stimme gazetesinde Ukraine krizine ilişkin yer alan yorumda da şu satırları okuyoruz:
“Eğer bir çözüm bulunması isteniyorsa, tüm tarafların gölgelerinden kurtulması gerekiyor. Rusya, sadece ekonomik gerekçelerle Ukrayna’daki nüfuzundan vazgeçmek istemiyor. Batı Ukrayna’da ağırlık sahibi olmak istiyor ve Ukrayna’nın kendisi de bu konuda ikiye bölünmüş durumda. Ukrayna’daki bölünme ne Rusya’nın ne de Batı’nın çıkarına. Ukrayna’nın ise hiç…“