Çin Ulusal Halk Kongresi'ne ekonomi damgasını basıyor. Çin ilk kez büyüme hedeflerini düşürme kararı aldı. Stuttgarter Zeitung'un yorumunda ise daha çok parti lideri ve devlet başkanı Şi Cinping odak noktasında:
“Şi Cinping'in dizginleri eline almasının üzerinden sadece iki yıl kadar geçti. Bu süre içinde iktidardaki pozisyonunu o kadar güçlendirdi ki, yabancı gözlemciler bu duruma hayretler içinde, gözlerini ovuşturarak bakıyorlar. Eski Devlet ve Parti Başkanı Deng Şiaoping döneminden, hatta 1976'da Mao'nun ölümünden bu yana hiçbir Çinli liderin bu kadar tartışmasız bir konumda ülkeyi istediği gibi yönetemediğine dikkat çekiliyor. Şi, kurnazca ve acımasızca karşıtlarının bir dizi iletişim ağını yok etti ve buna da yolsuzluklara karşı mücadele adını verdiği için halk tarafından da oldukça beğeni kazandı.”
ABD'de Ferguson olayıyla ilgili tartışmalar yeniden patlak verdi. Geçen yaz Ferguson kentinde 18 yaşındaki silahsız Michael Brown adlı siyahi genci vurarak öldüren beyaz polis memuru hakkında yerel adalet makamlarının dava açılmasına gerek olmadığı kararı büyük protestolara neden olmuştu. Amerikan Adalet Bakanlığı, polis memuru hakkında federal mahkemelerce de dava açılmayacağını açıkladı. Ancak Adalet Bakanlığının aynı gün açıklanan araştırma raporunda ise polis teşkilatına yönelik ırkçılık konusunda ağır eleştiriler yer alıyor. Reutlinger General-Anzeiger'in yorumu şöyle:
“Ferguson kentinde yaşananlar ülke çapında polis şiddeti ve ırkçılık konusunda bir tartışma başlattı. Bu tartışmanın ilk sonucu Amerikan Adalet Bakanlığı'nın kamuoyuna açıklanan araştırma raporu. Bu rapor, herşeyden önce polisteki ırkçılığı apaçık verilerle ortaya koyması, ama ırkçılığın sebeplerine hiç değinmemesi bakımından hayret verici.”
Alman Federal Meclisi'nde hükümeti oluşturan koalisyon ortakları, Hıristiyan Birlik partileri ve sosyal demokratların oylarıyla konut kiralarının belirli bir sınırda kalmasına ilişkin yasa kabul edildi. Yeni yasa, özellikle şehirleşmenin yoğun olduğu yerlerde kiraların büyük artış göstermesinden kiracıları korumayı amaçlıyor. Yasanın çıkması için Eyalet Temsilciler Meclisi'nden de geçmesi gerekiyor. Bugünkü Alman gazetelerinin çoğunluğu yorumlarını bu konuya ayırmış.
Hannoversche Allgemeine Zeitung'da şu görüşler dikkat çekiyor:
“Bazı büyük kentlerde kiraların dramatik bir biçimde artması ve birçok insan için ödenmesi mümkün olmayan meblağlara ulaşması üzerine siyasetin buna tepki göstermesi gerekiyordu. Ancak bu tepki sembolik kalmamalı! Kira artışlarının frenlenmesi yasalaşmaya doğru giderken biraz büyüsü bozuldu. Zira yüksek kira fiyatlarının sorumlusu sadece vicdansız ev sahipleri değil. Yoğun yerleşim bölgelerindeki daireler , buralarda ev inşa etme alanları çok azaldığı için bu kadar yüksek.”
Wetzlarer Neue Zeitung da aynı konuyu yorum sütunlarına taşımış:
“Sadece üst sınırı belirlemekle, hedeflenen uygun fiyatlı kiralara erişilemez. Bunun sonucunda yatırımcılar gittikçe daha az kâr yapacakları için giderek daha az sayıda konut inşa edilir. Ama konut darlığı aslında hedeflenenin tam tersine, yani kiraların daha da artmasına yol açar. Bu ekonomik yasayı hiçbir siyasi karar ortadan kaldıramaz. O yüzden koalisyon ortakları Hıristiyan Birlik partileri ile Sosyal Demokratlar akıllıca davranarak, kira fiyatlarının frenlenmesinde ölçülü kaldılar.”