Yunan Maliye Bakan Yardımcısı Dimitris Mardas dün Yunan Meclisi'nde bir konuşma yaparak, Nazi döneminde ortaya çıkan maddi hasar ve kayıplar için Almanya'dan 278 milyar 700 milyon euro talep ettiğini bildirdi. Düsseldorf’ta çıkan Handelsblatt, Atina’nın taleplerini şöyle yorumluyor:
“Şok terapisi, uluslararası arenada bir hedefe ulaşmak için bugüne kadar pek başarılı bir yöntem olmadı. Özellikle de neredeyse hiç çıkış yolu yokmuş gibi görünen bir şekilde köşeye sıkışmışsanız. Ama Yunanistan yılmadan bu yöntemi deniyor. Atina hükümeti nihayet, Nazi döneminde ortaya çıkan maddi hasar ve kayıplar için talep ettiği miktarı açıkladı: 278 milyar euro. Bu açıkça siyasi bir şifre. Söz konusu miktar, neredeyse ülkenin kamu borçlarına eşit. Atina bir kumar oynayıp Almanya’yı mahkemeye verebilir ve ümidini tanrıya ve davanın uzun sürmesine bağlayabilir. Ama bu, ülkenin içinde bulunduğu darboğaz ve bundan kurtulmak için başta Almanya olmak üzere Avrupalıların iyi niyetine olan bağımlılığı göz önünde bulundurulursa, zekice bir adım olur mu?”
Aynı konuda Berliner Zeitung ise şu yorumu yapmış:
“Şimdi Yunanlar eski hesapları karıştıracaklarına, devletlerini ve ekonomilerini yeniden vergi geliri elde edebilecek şekilde reformdan geçirsinler, demek kolay. Ancak Almanya'nın, bariz bir krize 'hallolmuştur' damgası vurup, her türlü görüşmeyi ve müzakereyi reddeden beylik tavrı da, bu taleplere temel oluşturan suçların ışığında kabul edilemez nitelikte.”
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İran ziyareti de Alman basınında yankı buluyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung bu ziyareti şöyle değerlendiriyor:
“Erdoğan'ın Tahran ziyareti bir ümit ışığı. Zira kendini Sünnilerin hamisi olarak gören Türkiye ile kendini Şiilerin hamisi olarak gören İran arasında bir işbirliği, Ortadoğu'da kontrolden çıkan yangının biraz dizginlenmesine yardımcı olabilir. Ankara ile Tahran arasındaki soğukluk, Arap Dünyası'ndaki protesto hareketlerinin, yavaş yavaş mezhep eksenli iç savaşlara dönüşmesiyle başlamıştı. Ortadoğu'daki krizler, ancak en önemli üç aktör olan Suudi Arabistan, İran ve Türkiye isterse önlenebilir.”
Almanya’nın doğusundaki Saksonya Anhalt Eyaleti'nde bulunan Tröglitz beldesinde inşaat halindeyken kundaklanan mülteci yurdu ekseninde aşırı sağcılık tartışmaları da devam ediyor. Son olarak olay sonrası mültecilere destek olan Kaymakam Götz Ulrich'in ölüm tehditleri aldığı bildiriliyor. Stuttgarter Zeitung, Tröglitz'de yaşananlara ilişkin şu yorumu sunmuş okurlarına:
“Belediye başkanının aldığı tehditlerin ardından istifa etmesinden sonra, şimdi de mülteci yurdu - polis koruması altında olmasına rağmen - kundaklandı. Bunu yapmak için birilerinin nefret dolu olması gerek. Olayların ardından mültecilere desteğini sürdüreceğini açıklayan kaymakam ise, destek vermekten vazgeçmediği takdirde başının kesileceği yönünde tehditler alıyor. Bu olayın siyasi içerikli olduğu gayet açık. Hukuki açıdan bakıldığında, tanımı konusunda tartışılabilir, ama olayın özüne inildiğinde Tröglitz'de yaşananların terör olduğu gayet açık.”