09.07.2015 - Alman basınından özetler

09.07.2015 - Alman basınından özetler

Yunanistan'ın bundan sonra atacağı adımlar merakla beklenirken, Euro Bölgesi'nden çıkması halinde Avrupa'nın bu durumdan nasıl etkeleneceği de tartışılan konular arasında yer alıyor. Die Zeit gazetesi, Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden ayrılmasının tüm taraflar açısından olumlu bir gelişme olmayacağını yazıyor. Gezete konuya ilişkin analizinde şu satırlara yer veriyor:

"Kim Yunanistan'ın şu sıralarda çektiği sıkıntıyı ve verdiği mücadeleyi görürse, ülkenin Euro Bölgesi'nde kalmasından başka bir şey dileyemez. Ama şayet bu gerçekleşmeyecek olursa Avrupa Birliği'nin başarısız olduğu düşünülmemeli. Ancak bundan önemli ödevlerinden bazılarını yapamadığı sonucu çıkarılabilir. Bunlar olacabilecek şeyler. ABD örneğinde olduğu gibi. Eğer, üyeleri birbirine girerse ve bir yerde demokrasi işlevini yitiririse o zaman Avrupa başarısız olmuş demektir. Son bir husus daha; eğer, 'Bir bakalım, daha ne kadar sürer' demeden, büyük bir özveride bulunularak Yunanistan Euro Bölgesi'nde tutulabilirse, genç yüzyılın en büyük politik sanat eseri de yaratılmış olur."

Straubinger Tagblatt gazetesinde Yunanistan kriziyle ilgili yer alan bir haberde ise ülkenin Euro Bölgesi için önemli bir karar aşamasında bulunduğuna işaret edilerek, şu ifadelere yer veriliyor:

"Para Birliği ellerindeki kartları masaya yatırdı. Hafta sonunda diğer Avrupalı partnerleri tarafından da 'Daha sert olması' yönünde cesaretlendirilecek. Tsipras'ın ise manevra kabiliyeti artık kalmadı. Ne istiyorsa, onu söylemeli; Eğer Euro'da kalmak isterse bağlayıcı AB yasaları geçerli olacak. Eğer istemezse, pazartesi günü Euro'da kalmak isteyen vatandaşlarına hükümetin neden halkın istemi dışında hareket ettiğini ve düşüşün eşiğindeki ülkenin geleceğini anlatmak zorunda kalacak."

Süddeutsche Zeitung'da ABD ve AB arasında devam eden Transatlantik İşbirliği ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTİP) ile ilgili gelişmelerin yer aldığı bir yorum dikkat çekiyor. Yorumun ayrıntıları şöyle:

"Eleştirel bakanlar standartlar konusunda gelinen noktayla ilgili haklı çıktılar. Özel Tahkim Mahkemelerini reddetmeleri de, abartmalarına rağmen haklı olduklarını ortaya koydu. Bu tür uzlaşı mekanizmaları zaten büyük zararlara yol açmaksızın on yıllardır uygulanıyor. Buna rağmen temyiz uygulaması da olan kamusal bir mahkeme organının oluşturulmasında yarar var. SPD Genel Başkanı Gabriel'in yanı sıra şimdi bu öneriyi Komisyon ve AB Parlamentosu da destekliyor. Tüm bunlar şuna işaret ediyor; eleştirenler belli bir noktaya ulaştı. Duyarlılıkları ticari anlaşmaları sessizce yürülüğe geçirmeye alışmış olan Komisyon için de uyarı oldu. Ama Avrupa'nın müseccel haklarını koruyan bir anlaşma büyük bir başarı olurdu. Hükümetler söz konusu hakları eleştirel yaklaşımlar nedeniyle heba etmemeli."

Bonn'da yayımlanan General Anzeiger gazetesinde ise Almanya'da özellikle Ruhr bölgesinde kaydedilen iç göçün kırsal kesimleri boşalttığına dikkat çekiliyor. Yorumda şu ifadeler kullanılıyor:

"Ren Bölgesi'nin kenar kısımları göç ve nüfusun yaşlanmasıyla, Ruhr Bölgesi ise beldelerinin eriyip gitmesiyle mücadele ediyor. Buna karşın Leipzig'in 2030'a kadar yüzde 14 oranında nüfus artışı yaşacağı belirtiliyor. Aynı süre zarfında Duisburg ise yüzde beş küçülecek. Bu sorun aslında eyalet ve federal düzeyde ele alınmalı. Sonuçta eriyen kentlerin kaderleriyle baş başa bırakılmaları ölümcül bir durum olur. Kentler sadece yaşlılara yönelik alt yapılarını iyileştirecek konseptlere gereksinim duymuyorlar. Eğer yaşamlarının son dönemini geçiren bu kesimin bakım reformu, hastane reformu gibi talepleri yerine getirilmezse, Kuzey Ren Vestfalya'daki mahalli yönetimleri daha büyük dramlar bekliyor demektir."