Doların bundan sonraki seyrine ilişkin piyasadaki beklentileri ‘baz’, ‘iyimser’ ve ‘kötümser’ olmak üzere üç temel senaryoda toplamak mümkün… 'Müdahale işe yaramayacak’Baz senaryo, dışarıda alınan önlemlerle global piyasaların yavaş yavaş toparlanması ve içeride ise seçimlerden sonra IMF ile anlaşma imzalanmasına dayanıyor. İyimser senaryo, dışarıda global krizin sonuna gelindiğine dair beklentilerle bu yılın ortasından itibaren piyasaların toparlanmaya başlaması, içeride ise IMF ile 20-30 milyar dolarlık bir anlaşma yapılması olasılığına dayanıyor. Kötümser senaryo ise dışarıda global krizin daha da derinleşmesine, içeride IMF ile anlaşma yapılmaması varsayımına dayanıyor. Bu senaryolardan gerçekleşmeye en yakın olanı ise baz senaryo olarak görülüyor. Denizbank Genel Müdür yardımcısı Bora Böcügöz, baz senaryonun gerçekleşme olasılığının daha yüksek olduğuna inanıyor. “1 dolar, 2 TL olur mu?” sorusuna “İmkansız değil” yanıtını veriyor. TSKB Hazine Müdürü Aslı Hancı, yine de baz senaryonun gerçekleşme olasılığını diğerlerine göre daha fazla görüyor ve bu beklentinin arkasında yatan mantığı şöyle açıklıyor: “Krizin 2008 yılının ilk yarısından itibaren dünyada ve Türkiye'de etkisini ciddi anlamada hissettirmesi ve son bir yılda yaşanan olumsuzlukların büyük kısmının varlık fiyatlarına yansımış olması ihtimalidir. Baz senaryoda, 2009 yılında ekonomik aktivitenin tekrar canlanması değil ancak negatif yatay bir sürece girileceği beklentisi hakimdir.” IMF anlaşması önemli Anadolubank Genel Müdür Yardımcısı Recep Atakan, bu senaryonun IMF anlaşmasının olmadığı ve yurt dışında sert borsa düşüşlerinin olduğu ortamda yaşanabileceğini söylüyor. Ama orta ve uzun vadede kalıcı olmasını beklemiyor ve MB’nin tavrı ve alacağı önlemlere dikkat çekiyor. İş Bankası’dan Senar Akkuş ise olumsuz senaryo ve derinliğini kaybetmiş piyasa koşullarında doların 2 TL seviyesini denemesinin ihtimal dahilinde olduğunu düşünüyor. Ardı ardına gelebilecek ekonomi ve/veya finans kuruluşlarına ilişkin olumsuz haberlerin kur üzerinde çok kısa sürede sıçrama etkisi yaratmasının mümkün olduğunu söyleyen Akkuş, “Panik davranışı sergileyen yatırımcıların aynı yöndeki hareketleri de kur artışını hızlandırarak yeni yüksek seviyeler oluşmasına neden olabilmektedir. Bu türden spekülatif ataklarla oluşan seviyelerin kalıcı olup olmaması da olumsuz senaryonun sürekliliğine ve Merkez Bankası’nın tavrına bağlı olacak” diyor. Finans Yatırım Başekonomisti Banu Kıvcı Tokalı ise “Küresel tansiyonun iyice artması, program kararlılığının IMF’li ya da IMF’siz tamamen ortadan kalkması, yerel seçimlerin erken seçime yönelik baskıların artmasına yol açacak şekilde sonuçlanması” durumunda geçerli olacağını düşünüyor. Hangisi daha olası? Global krizin uzaması, IMF anlaşmasındaki belirsizlik, yükselen siyasi tansiyon nedeniyle kötümser senaryonun, iyimser senaryoya göre daha çok taraftar bulduğu söylenebilir. Piyasaların daha çok baz senaryo ile olumsuz senaryo arasında gelgitler yaşadığını gözlemlediklerini söyleyen İş Bankası Hazine Müdürü Senar Akkuş şöyle diyor: “Son zamanlarda olumsuz senaryoya daha yakın bir seyir izlenmesine rağmen, alınan tedbirlerin etkilerinin yavaş yavaş görülmesiyle piyasanın baz senaryoya dönmesini ve yıl sonuna kadar bu senaryo dahilinde hareket etmesini bekliyoruz. Olumlu senaryonun mevcut koşullarda gerçekleşme ihtimalinin düşük olduğu söylenebilir.” İyimser senaryonun ise ancak orta ve uzun vadede mümkün olabileceği belirtiliyor. Örneğin Anadolubank’tan Atakan, “Krizin belli bir noktadan sonra dönüşünün olacağı düşünüldüğünde TL’nin değer kaybının durması ve düzelmesi beklenebilir” diyor. Uzmanlar ne diyor?
‘Kısa vadede IMF anlaşması belirleyici’ / Bora Böcügöz (Denizbank Genel Müdür Yardımcısı): “Normal senaryoda dolar bir süre daha yükseldikten sonra 1.80 seviyelerinden açılan pozisyonlarla dengelenir. Global risk alma iştahının artması halinde bu süreç daha çabuk başlar ve TL değer kazanır. Global resesyonun devam etmesi ve GSMH, reel sektör ve bütçe üzerinde yıkıcı etkiler yaşanması halinde TL‘nin değer kaybı, yıl boyunca kademeli olarak devam eder. Normal senaryo daha olasıdır. IMF anlaşması kısa vadede döviz kurları üzerinde etkili olabilir ancak orta vadede asıl önemli unsur, global ekonomik gelişmeler ve bu gelişmelerin Türkiye’ye olan etkileri olacaktır. Ancak döviz piyasaları kısa vadeli bir bakış açısıyla IMF kredisinin gelip gelmeyeceğine ve boyutuna odaklanacaktır.”
‘IMF anlaşması, dövizin seyrini değiştirir’ / Recep Atakan (Anadolubank Genel Müdür Yardımcısı): “Son günlerde dövizde gözlenen hareket, global krizin etkisiyle riskten kaçışın bir sonucudur. Nedenleri sıralamak gerekirse; dünya da yaşanan kriz, yabancıların çıkışı, IMF anlaşması, Türkiye’nin makro değişkenleri olarak sıralayabiliriz. IMF anlaşması Türkiye’nin dış finansman konusundaki soru işaretlerini ortadan kaldıracağından, dövizin seyrinde önemli bir değişiklik yaratabilir. Global krizin derinleşmesi, IMF anlaşmasının faydasını da artıracaktır. Son günlerdeki hareketliliğe rağmen çok sert günlük hareketlerin olmaması, IMF anlaşması beklentisinin piyasada yüksek oranda kabul görmesinden kaynaklanıyor. IMF anlaşması yapılırsa kurlarda çok ciddi düşüşler yaşanabilir, olmazsa yukarı yönlü önemli fiyat hareketleri görebiliriz.”
‘Global piyasalar belirleyici’ / Senar Akkuş (İş Bankası Hazine Müdürü): “Global piyasalarda dolara olan talep devam ettiği sürece yurt içinde, dolar kurunun yükselmesi kaçınılmaz. Kurdaki olumlu ya da olumsuz gelişmelerin öncelikli olarak yurt dışı piyasadaki gelişmelerinden ve global anlamda dolara olan talepten kaynaklandığını söylemek mümkün. Dolar/TL’nin, Euro/dolar paritesinin aşağı yönlü hareketlerinden birebir olarak yukarı yönde etkilenmesi de bunu teyit ediyor. IMF ile yapılması beklenen anlaşmanın gecikmesi ise Türkiye açısından ikinci derecede olumsuz algılanan bir faktördür. Ancak, yurt dışı koşulların iyileşmediği bir ortamda, IMF ile anlaşmanın geciktirilmeye devam edilmesi veya tamamen askıya alınması orta ve uzun vadede piyasalar açısından önemini artırabilir.”
‘Kurdaki hareket riskten kaçışın yansıması’ / Aslı Hancı (TSKB Hazine Müdürü): “Dövizdeki yükselişin en önemli nedeni, global piyasalarda yaşanan olumsuz gelişmeler ve buna bağlı olarak gelişmekte olan ülkelerin para birimlerini de olumsuz etkileyen riskli varlıklardan kaçınma hareketinin kura yansımasıdır. İçerde ise piyasa katılımcılarının büyük önem atfettiği IMF ile yapılması beklenen stand-by anlaşması TL’nin değer kaybını önleyecek önemli bir çıpa… Bugün gelinen noktada bu çıpadan yoksun olmak, piyasaları olumsuz etkiliyor. IMF ile bir anlaşma yapılmayacağı mesajını piyasa net bir şekilde alırsa bunun kur üzerinde olumsuz etkisinin kaçınılmaz olur. Olası IMF anlaşmasının mali yardım içermemesi, sadece izlemeyi içeren bir anlaşma olması piyasanın duymak istediği bir anlaşma değil.”
‘Yabancıların çıkışı döviz üzerinde baskı yaratıyor’ / Murat Sağman (Finansbank Özel Bankacılık Müdürü): “Dolardaki yükseliş, global kriz koşullarından kaynaklanıyor. Döviz borcu olan özel sektörün pozisyon kapaması, MB faiz indirimlerinin göreceli olarak TL’nin cazibesini azaltması, doların global çapta değer kazanması, IMF ile yapılamayan anlaşma ve gelen kötü makro ekonomik veriler ise diğer etkenler. Yabancıların mevcut koşullarda Türkiye'ye para sokması çok gerçekçi değil. Çıkışları ise döviz üzerinde baskı yaratacaktır. Özellikle yabancı şirketlerin kâr transferleri artan bir trend izliyor. Yurt dışında faizlerin çok düşük olması Türkiye’nin lehine görünen bir ortam yaratıyor, fakat ülke riski bu durumu dengeliyor. IMF ile yapılabilecek anlaşma, 2009 yılını rahatlatacak kaynağı sağlaması açısından önemli.”