'1. Dünya Savaşı'nda sadece 1915 olaylarını görmek, onun gölgesinde kalmak vicdanları kanatıyor'

'1. Dünya Savaşı'nda sadece 1915 olaylarını görmek, onun gölgesinde kalmak vicdanları kanatıyor'

Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'ndeki konferansa katılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Bu yıl 1. Dünya Savaşı’nın yüzüncü yılını idrak ediyoruz. Ortadoğu’da çizilen sınırlar, yapılan senaryolar, tasarımlar adeta dikişlerini patlatarak küresel sorunlara dönüştü. 1. Dünya Savaşı’nda sadece 1915 olaylarını görmek, onun gölgesinde kalmak vicdanları kanatıyor" dedi.

Fransa'nın başkenti Paris'e giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'ndeki konferansta konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Irak şehirlerinde on yıllardır insanlar ölürken uluslararası toplum sustu, şu anda da susuyor. Batının Ortadoğu’ya sergilediği çifte standartlı tutum vicdanları çok derinden etkiliyor.

Küresel adalet tesis edilmediği müddetçe, bu tahribat daha da artacak. Batı da bu tahribattan uzak kalmayacaktır. Avrupa’nın bu tehlikeyi görmesi gerekiyor. Bu yıl 1. Dünya Savaşı’nın yüzüncü yılını idrak ediyoruz. Ortadoğu’da çizilen sınırlar, yapılan senaryolar, tasarımlar adeta dikişlerini patlatarak küresel sorunlara dönüştü. 1. Dünya Savaşı’nda sadece 1915 olaylarını görmek, onun gölgesinde kalmak vicdanları kanatıyor.

 

Erdoğan'ın konuşmasının tam metni

 

Erdoğan, Fransa ile Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin son dönemde farklı ve olumlu istikamette ilerlediğini belirterek, bugün gerçekleştirilen görüşmenin bunu teyit eder nitelikte olduğunu söyledi. İkili ilişkilerin ticari, ekonomik, savunma, kültürel, askeri alanlardaki atılan adımlarla çok farklı bir yere doğru gittiğini vurgulayan Erdoğan, “Bu öyle zannediyorum ki ikili ilişkilerimizde geldiğimiz en önemli nokta olacak. Özellikle savunma sanayine yönelik attığımız adımlarda Türkiye-Fransa ilişkileri hızla devam ediyor. Savunmanın dışında en önemlisi diyeceğim nükleer enerjiye yönelik adımdır ki burada Japonya, Fransa ve Türkiye olarak üçlü bir adımımız var, bu nükleer enerji santralinin bir an önce bitirmenin gayreti içindeyiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgesel sorunların yaşandığına da işaret ederek, “Bölgesel sorunlar noktasında bin 295 kilometre sınırımızın olduğu Irak ve Suriye ülkeleriyle olan bakışta Fransa-Türkiye arasında farklılık hemen hemen yok, düşüncelerimizi birbirine yakın, adeta örtüşüyor” değerlendirmesinde bulundu.

IŞİD terör örgütünün şu anda Irak’ın yüzde 40’ını adeta işgal altında tuttuğunu, Suriye’de işgal hareketlerinin devam ettiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Dünyanın buna seyirci kalmaması gerekir. Bu seyirci kalmamasının gereğini de her tür uygulamalarla yerine getirmesi gerekir. Türkiye olarak bizim yaklaşımımız hep şu olmuştur; bir, uçuşa yasak bölge ilanı gerekmektedir. İki, güvenli bölge ilanı gerekmektedir. Üç, eğit-donat eylemine, işlemine girişmemiz gerekmektedir. Eğer koalisyon güçleri olarak bu adımlar atılmadığı sürece Türkiye’nin buraya bakışı da farklıdır.

Burada bir konunun üzerinde önemle durmam gerekir. Bu da Kobani meselesidir. Niçin Kobani, niçin İdlip değil, niçin Hama değil, niçin Humus değil, niçin şu anda yüzde 40’ı işgal altında olan Irak değil? Oralara yönelik herhangi bir eylem veya müdahale yapılmıyor da Kobani... Varsa yoksa Kobani. Kobani, bizim ülkemizin sınırı, şu anda Kobani’de zaten insan yok. 200 bin insan ülkemizde bizim misafirimiz, biz onlara bakıyoruz. Şu anda Kobani’nin içinde herhangi bir insan da olmadığına göre, orada sadece 2 bin savaşçı var. Bundan dolayı mı sürekli orası bombalanıyor, bunu anlamak mümkün değil.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, koalisyon güçlerinin bugüne kadar Suriye’nin diğer bölgelerindeki IŞİD başta olmak üzere diğer terör örgütlerinin attıkları adımlara karşı niçin önlem almadığını her zaman sorduklarını, söylediklerini belirterek, “Maalesef buralarda yalnız kaldık. Burada bir defa devlet terörü estiren Esed vardır ve Esed’in rejimi var. Terör örgütü var, ama bir de devlet terörü estiren Esed var. Esed rejimini karşısına almayan ‘acaba Esed giderse ne olacak’ diye düşünen bir anlayışın IŞİD ile mücadele etmesi mümkün değil. Eğer ‘demokrasi’ diyorsak, ‘demokrasiyle mücadele’ diyorsak,  ‘Esed giderse halk ne isterse o olur’ dememiz lazım. Eğer onu savunuyorsak gerçekten demokrasiyi savunuyoruz demektir. Yok demokrasiyi savunmuyor da bir tane otokrat gidecek, onun yerine de bir başka otokrat hazırlıyoruz, bunu düşünüyorum diyorsak, o zaman demokrasiyi konuşmanın hiçbir anlamı yok. Suriye'nin çektiği sıkıntı budur” diye konuştu.

 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak’ta da katılımcı bir ordunun bulunmadığını, Irak ordusunun sürekli kaçarak yerini IŞİD’e teslim ettiğini, Irak ordusunun yüzde 100’e yakınının da Şia mezhebine mensup insanlardan oluştuğunu anlattı. Irak ordusunun asla olayların içerisine girmediğini, Musul ve  Ambar şehirlerinden kaçarak silahlarını IŞİD’in eline bıraktığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

“Şu anda Sunniler evlerine, yurtlarına gelmek istiyorlar, ama onların eğit-donata ihtiyaçları var. Bu konuda Türkiye olarak biz hazırız, tüm müttefiklerimizin, dostlarımızla da bu konuda müşterek hareket etmemiz halinde her an bu adımları atabiliriz. Üç şey; uçuşa yasak bölge, güvenli bölge ve eğit-donat. Bunları uygulamaya koyduğumuz andan itibaren Türkiye, bütün koalisyon güçlerinin yaptığı her şeyi aynen yapacaktır, bundan kimsenin endişesi olmasın.  

Burada bir şeyi de düzeltmem lazım, o da şudur; uluslararası medya Türkiye’yi IŞİD’e destek veren bir ülke olarak gösteriyor, bu bir defa Türkiye’ye karşı çok ciddi bir haksızlıktır, adeta ihanettir. Türkiye, hiçbir zaman IŞİD gibi bir terör örgütüne destek vermemiştir, asla böyle bir desteğin yanında da olmamıştır. 1 milyon 600 bin insan oradaki terör saldırılarından, bombalardan kaçmıştır. Geldikleri yer Türkiye’dir. 1 milyon 600 bin insanı şu anda topraklarında barındıran biziz. Irak’tan 200 bin insan kaçmıştır, bizim topraklarımızdadır. 1 milyon 400 bin insan Suriye’den kaçmıştır, bizim topraklarımızdadır, bunlara biz bakıyoruz. Şu ana kadar 4,5 milyar dolar harcadık, dünyadan bize gelen destek 200 milyon dolardır. Bu gerçekleri lütfen görelim ve medya olarak, köşe yazarları olarak bunları değerlendirirken adil olalım.”

 

"Fransa'dan AB fasılları konusunda müjde bekliyorum"

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği konusunda da Fransa’nın daha önce 5 fasılda Türkiye’ye karşı bir blokajı bulunduğunu anımsatarak, “Ben bugün değerli mevkidaşımdan böyle bir müjdeyi özellikle almanın beklentisi içerisindeyim. Kendileri bir ışık yaktılar ama bu ışık diyorum, biraz daha net olursa, flu olmasın. Net olsun ve Türkiye’ye ben bu müjdeyle gideyim, bunu özellikle istiyorum. Çünkü bunu geçmiş dönemde maalesef göremedik. Bloke edildi” dedi.

Türkiye’nin şu anda AB müktesebatına en hazır ülke olduğuna işaret eden Erdoğan, bloke edilmiş bazı fasıllar konusunda Türkiye’nin tüm hazırlıklarını yaptığını, bu fasılların rahatlıkla açılabileceğini söyledi. Erdoğan, “Fransa’nın daha önce bloke ettiği fasıllarla ilgili bir adım atılırsa arkasından zaten hızla gelecektir diye düşünüyorum. 51 yıllık beklenti, kolay değil. Bu 51 yıllık beklentiyi artık kıralım, aşalım ve Türkiye ile AB artık bütünleşsin istiyoruz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 32., 33., 17. ve 15. fasılların görüşmelerin önündeki engeller olduğunu belirterek, bu engellerin aşılmasının sadece Türkiye ile Fransa arasındaki değil tüm Avrupa Birliği ülkeleriyle dayanışmayı artıracağını kaydetti.  Erdoğan, 23 ve 24. fasılların hazır hale geldiğini, bu adımları da süratle atılmasını istediklerini dile getirdi.

Erdoğan, Fransa ile Türkiye arasındaki ticari ilişkileri de ileri noktalara taşıyacaklarını belirterek, Türkiye’nin Fransa’daki, Fransız yatırımcılarının da Türkiye’deki yatırımlarının çok önem arz ettiğini söyledi.

 

Erdoğan neden DAESH dedi?

 

Erdoğan’ın, Paris'e resmi ziyaretinde bir ilk yaşandı. Daha önceki tüm açıklamalarında Irak Şam İslam Devleti Terör Örgütü'nden Türkçe'de kullanılan kısaltılmış adıyla, yani "IŞİD" olarak bahseden Erdoğan, Paris'te örgüt için "DAESH" terimini kullandı.

Erdoğan, Paris'te Elysee Sarayı'nda Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile düzenlenen ortak basın toplantısında, "Bu terör örgütlerinin attıkları adımlara karşı herhangi bir tavır alınmamıştır. Ama maalesef buralarda da yalnız kaldık. Esed rejimini karşısına almayan acaba Esed giderse ne olacak diye düşünen bir anlayışın DAESH (IŞİD) ile mücadele etmesi mümkün değil" diye konuştu.

 

Fransa Hükümeti "İslam Devleti" demeyin, Arapça kısaltmayı kullanın kampanyası başlatmıştı

 

Terör örgütünden bahsederken daha önceki açıklamalarında hep "IŞİD" kısaltmasını kullanan Erdoğan'ın Paris'te bunu değiştirmesi tesadüf değil. Çünkü Fransa hükümeti resmen, örgütün adından "DAESH" olarak bahsedilmesi için kampanya başlatmıştı.

DAESH, terör örgütünün Arapçasının (ad-Dawlah al-Islamiyah fil-‘Iraq wa ash-Sham) ilk harflerinden oluşuyor. Kampanyayı Fransa Dışişleri Bakanı başlatmıştı.

IŞİD terör örgütünden, kendi ilan ettikleri "İslam Devleti" ismiyle bahsetmeme kampanyasını, bizzat Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius başlatmıştı.

Fabius, 10 Eylül'de yaptığı açıklamada, IŞİD için, "Bunlar bir devlet değil, bir terörist gruptur. Ben, İslam Devleti terimini kullanmamayı tavsiye ediyorum, çünkü bu terim İslam, İslamiyet ve Müslüman terimlerine çağrışım yapıyor. Bu grup sadece, Arapların söylediği gibi DAESH, ya da benim bundan sonra kullanacağım gibi, DAESH katilleri" demişti.

Fabius'un bu sözlerinden sadece beş gün sonra, Fransa Cumhurbaşkanı Holland terimi kullanmaya başlamıştı.