Avukat Ali Arif Cangı, 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda toplantı ve gösteri hakkının sağlanması için İstanbul Valiliği’ne bireysel başvuru yaptı.
Başvurusunun reddedilmesi halinde Anayasa Mahkemesi ve AİHM’ne bireysel başvuru yapabilmek adına bu yolu tercih ettiğini belirten Cangı, başvuru dilekçesinde, “Gerek şu anda yapılan önleyici uygulamalar, gerekse 1 Mayıs gösterileri için Taksim Meydanı'nın kapatılacağına dair açıklamaların hiç bir hukuksal haklılığı yoktur. Aksine yetkinin hakları ortadan kaldırmaya yönelik yasadışı dışı kullanılmasıdır.” dedi.
Taksimin 1 Mayıs’a kapatılmasının Uluslararası Antlaşmalara aykırı olduğunu belirten Cangı’nın İstanbul Valiliği’ne başvuru dilekçesi şöyle:
Bilindiği gibi; 1 Mayıs işçiler ve diğer emekçiler tarafından dünya çapında kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günüdür. Dünya üzerindeki pek çok ülkede, resmî tatil olarak kabul edilmektedir. Türkiye'de de 2429 Sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun'un (5892 sayılı 22.04.2009 tarihli kanunla yapılan değişik) 2.maddesine göre "1 Mayıs günü Emek ve Dayanışma Günü" genel tatil günleri arasına alınmıştır.
Türkiye'de 1 Mayıs'ın bir başka anlamı daha vardır. 1 Mayıs 1977'de Taksim Meydanı'nda 34 kişinin hayatını kaybettiği bir katliam yaşanmıştır. Türkiye'de 1 Mayıs'ın bir anlamı da bu katliamın hatırlatılması, halen bulunamayan faillerinin yargılanmasını istemek, benzer katliamların bir daha yaşanmaması için toplumsal dayanışmanın gösterilmesidir. Bu nedenle 1 Mayıs toplantısının Taksim'de yapılması emek örgütleri için, duyarlı yurttaşlar için tarihi ve vicdani bir sorumluluktur.
Taksim Meydanı'nda son 1 Mayıs toplantısı 2012 yılında yapılmıştır. Geçen yıl Taksim Yayalaştırma Projesi çalışmaları gerekçe gösterilerek Taksim Meydanı 1 Mayıs gösterilerine kapatılmış, o gün İstanbul'da adeta sıkıyönetim ilan edilmiş, pek çok hak ihlaline yol açılmıştır. Şimdi, geçen yıl gerekçe olarak gösterilen inşaat çalışmaları tamamlanmış, Taksim Meydanı araç trafiğine kapatılmış ve toplantı ve gösteri hakkının kullanılama en elverişli alan haline gelmiştir. Buna karşın gerek doğrudan Sayın Başbakan tarafından gerekse Valiliğiniz tarafından 1 Mayıs'ta Taksim Alanının gösterilere kapatılacağı açıklanmakta, buna ilişkin İstanbul Polisi'nin tatbikat yaptığı basında yer almaktadır, hatta şimdiden önleyici uygulamalara başlanmış.
Gerek şu anda yapılan önleyici uygulamalar, gerekse 1 Mayıs gösterileri için Taksim Meydanı'nın kapatılacağına dair açıklamaların hiç bir hukuksal haklılığı yoktur. Aksine yetkinin hakları ortadan kaldırmaya yönelik yasadışı dışı kullanılmasıdır.
Şöyle ki;
Demokratik protesto hakkı, demokratik toplumun olmazsa olmazlarındandır. Devlet ve kamu gücünün bu hakkın kullanılmasını sağlama yükümlülüğü vardır, engellemesi ya da ortadan kaldırması yetkinin keyfi kullanılmasıdır, bunun hukuk devletinde kabul edilmesi mümkün değildir.
Demokratik protesto hakkı yani toplantı ve gösteri hakkı Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmıştır; T.C. Anayasanın 34.maddesine göre;”Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir./Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir" 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 3.maddesine göre de; "Herkes, önceden izin almaksızın, bu kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir."
Anayasa'nın 90/son maddesi göre öncelikle uygulanması gereken Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri de demokratik protesto hakkını güvence altına almıştır. İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) nin 11. maddesine göre; "...Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, demek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir. Bu hakların kullanılması, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabilir..." BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 19.maddesine göre de; "Barışçıl bir biçimde toplanma hakkı hukuk tarafından tanınır. Bu hakkın kullanılmasına ulusal güvenliği veya kamu güvenliğini, kamu düzenini (ordre public), sağlık veya ahlakı veya başkalarının hak ve özgürlüklerini koruma amacı taşıyan, demokratik bir toplumda gerekli bulunan ve hukuka uygun olarak getirilen sınırlamaların dışında başka hiç bir sınırlama konamaz"
1 Mayıs 2014 tarihinde yapılacak "1 Mayıs günü Emek ve Dayanışma Günü" toplantısının Taksim'de yapılmamasına neden olacak fiziki ve hukuki hiç bir engel yoktur, aksine engellenmesi yukarıda sayılan uluslararası sözleşmeler, anayasa ve yasal düzenlemeler karşısında toplantı ve gösteri hakkının ortadan kaldırılması niteliğinde yetki ve görevin kötüye kullanılmasıdır.
Sonuç olarak ;
İzmir'de ikamet etmeme karşın, bu yıl "1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü" etkinliklerine İstanbul'da Taksim Meydanı'nda katılmak istiyorum. İstanbul'un mülki idaresi olarak, 1 Mayıs'ta Taksim Meydanı'nda sözleşmeler, anayasa ve yasaların güvence altına aldığı toplantı ve gösteri hakkımı kullanmamın sağlanmasını talep ediyorum.
1 Mayıs günü Taksim Meydanı'nda toplantı ve gösteri hakkımın kamu gücüyle engellenmesi halinde, Anayasa Mahkemesi'ne ve AİHM'ne bireysel başvuru hakkı da dahil olmak üzere her türlü hukuki yola başvuracağımı, suç işleyen kamu görevlilerinin cezalandırılması ve uğrayacağım maddi ve manevi zararların tazminini isteyeceğimi, ödenecek tazmanatın görevini kötüye kullananlara rücu edilmesi için girişimlerde bulunacağımıbilgilerimize sunuyorum