Çocuğu olan ve çalışma hayatında aktif bir şekilde bulunan ailelerin başlıca problemi kreş. Çocuğun sorumluluğunu, bakımını doğrudan anneye yükleyen toplum, her ne kadar değiştirilmeye çalışılsa bile, kadınları çalışma hayatından uzaklaştırmaya yetecek güçte. KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, "TÜİK’in hazırlamış olduğu Aile Yapısı Araştırması 1 milyon 230 bin kadının çocuklarına baktıkları için iş gücü piyasasına hiç girmediklerini tespit etmiştir. Benzer şekilde 1 milyon 112 bin kadın çocuk bakımı nedeniyle işten ayrıldığını belirtmektedir" ifadelerini kulandı.
Aysun Gezen BirGün'den Öykü Kızıltan'la, kreşlerin varlığının ebeveynlerin çalışma yaşamındaki önemi ve yasada tanımlanmış kreş hakkı olmasına rağmen kreşlerin olmayışının etkileri hakkında konuştu.
Kadına özgü bir sorumluluk olarak görülen çocuk bakımının kadının çalışma yaşamına katılımını çok ciddi oranda etkilediğini söyleyen Gezen, ‘’ILO’nun 8 Mart dolayısıyla yaptığı bir çalışmaya göre Türkiye’de kadınların yüzde 87’si çalışmak istemekte, fakat istihdam oranı yüzde 32,6’da kalmakta ve ülkemizde her 10 kadından 9’u bakım hizmetlerinin olmaması nedeniyle çocuk bakımını üstlenmek durumunda kalıyor. Nitekim TÜİK’in hazırlamış olduğu Aile Yapısı Araştırması 1 milyon 230 bin kadının çocuklarına baktıkları için iş gücü piyasasına hiç girmediklerini tespit etmiştir. Benzer şekilde 1 milyon 112 bin kadın çocuk bakımı nedeniyle işten ayrıldığını belirtmektedir’’ şeklinde konuştu.
Gezen, sorunun kaynağında cinsiyet eşitsizliğinin yattığını söyleyerek; ‘’Ülkemizde bırakın kadınların çalışma yaşamına katılımının arttırılması için önemli bir etken olan bakım hizmetlerinin kamusal bir hizmet olarak sunulmasını, evde bakım hizmetini yapan kadınlara çok cüzi miktarlarda ‘yardım ve teşvikler’ ödenerek kadınların evde kalmasını, kamusal alandan çekilmesini sağlarken, iktidar açısından bakım hizmetleri çok daha ‘az maliyetle’ kadına yükleniyor’’ dedi.
Çalışma Bakanı toplu iş sözleşmesinde imkânlar dahilinde kamu kurumlarında kreş açılacağını söylese de kamu kurumlarında bulunan kreşlerin her yıl azaldığını söyleyen Gezen, ‘’maliyet politikasıyla kreşler sosyal tesis kapsamına alınıp ödenek ayrılması yasaklanmış. 2016 yılı için 56 olan kamu kreşleri sayısının güncel bilgisi ise açıklanmıyor’’ diye konuştu.
Ulusal istihdam stratejisi belgesinde kadınların istihdamının artırılması için yasanın uygulanması önündeki engellerin kaldırılması tedbirinin hedeflenmesine rağmen özel kreşlerin teşvik edileceğini vurgulayan Gezen, “Kadınların zaten düşük ücretli işlerde çalıştıkları düşünüldüğünde çalışmak yerine çocuk bakmak daha iyi bir alternatif haline geliyor. Maliyeti karşılama gücü olmayanlar evde çocuk bakmak zorunda kalıyor. Bugün yaşanan ekonomik kriz ile birlikte alım gücünün de azaldığı düşünüldüğünde ilk vazgeçilen harcamalardan biri oluyor kreş ve kadın çalışma yaşamından dışlanmış oluyor’’ dedi.
Aysun Gezen yasada tanımlanmış kreş hakkı olmasına rağmen kreşlerin yetersizliğinin geldiği noktayı şu sözlerle anlattı:
‘’4857 nolu yasaya dayanarak çıkarılan yönetmelikle 150 ve üzeri kadın çalışan sayısına sahip işyerlerinde 0-6 yaş arasındaki çocuklar için yurt açma zorunluluğu getirilmiş; bu sınır ve düzenleme nedeniyle birçok işyeri bu yükümlülükten azade kalıyor; bununla birlikte bu özelliğe sahip 1514 işyerinden sadece 300’ü denetlenmiş; %45’inde kreş olmadığı tespit edilmiş.”
Kamusal hizmet olarak kreşin ve tüm bakım hizmetlerinin yokluğunun toplumsal olarak çok ciddi travmalara neden olduğunu söyleyen Gezen, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Çalışmak zorunda olan annelerin bakım hizmetini nitelikli ve bilimsel bir şekilde kamusal olarak alamamasından dolayı çocuğunu çeşitli cemaat ve tarikatların yurtlarına göndermek zorunda kaldığını görüyoruz. Maalesef Ensar karanlığını yaşadık; Dikili’de çocuk istismarının yaşandığı yurtta bekar bir annenin çalışmak zorunda kaldığı ve geliriyle çocuğunu kreşe, gündüz bakım evine gönderme imkanı olmadığı için bu yurda gönderdiğini öğrendik; Aladağ yangınında çocuklarımızı kaybettik. Ya da 2014 yılında gidecek bir kreşi olmadığı için anne ve babasının fabrikaya götürmek zorunda kaldığı 6 yaşında bir çocuk oyun oynarken fabrikada yaşanan kazada yaşamını yitirdi.”