Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Ergenekon Davası’nın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği yazıda, 69 isimden oluşan Ergenekon şemasının gizli belge olduğunu kaydetti. Sadece mahkeme heyetinin gördüğü bu belge dava dosyasına konulmayacak. Mahkeme heyeti, daha önce 69 kişiden oluşan Ergenekon şemasını gönderen Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT), bu belgenin gizlilik içerip içermediğini sormuştu. Mahkemeye yanıt gönderen MİT, bu şemanın gizli olduğunu kaydetti. MİT’in, örgüt şemasıyla ilgili gizli olduğu için delil olarak kullanılamayacağı yönündeki yazısı üzerine, kuruma bunun yasal dayanağının da sorulmasına karar verildi. Mahkeme, MİT’e 2002 yılında isimsiz olarak ulaştırılan mektup ve altı CD’nin suretlerinin istenmesine de karar verdi. Ayrıca Tuncay Güney’le ilgili istenen soruşturma dosyasının, cumhuriyet başsavcılığı tarafından gizlilik kararı olduğu gerekçesiyle gönderilmemesi üzerine, daha ayrıntılı bir yazıyla dosyanın yeniden istenmesi kararlaştırıldı. Öte yandan, İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde Tuncay Güney’e ait sorgu kasetlerinin bulunmadığı öğrenildi. Savcı: Saçan Fethullahçı mı?Ergenekon davasının 32.duruşmasında sanıklardan gazeteci Ümit Oğuztan'ın ifadesi alındı. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, tutuklu sanıklardan Ümit Oğuztan’a 2001 yılında kendisini gözaltına alan dönemin İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan’ın Fethullahçı olup olmadığını sordu. Oğuztan, Saçan’ın Fethullahçı olduğunu öne sürerek, “Gözaltındayken, beni yakamdan tuttu, duvara çarptı. ‘Ulan sen Fethullah Gülen’den ne istiyorsun?’ dedi” diye konuştu. Albay Özden dosyası Ergenekon'daOğuztan’ın sorgusu sırasında Mardin İl Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden’in ölümüyle ilgili olarak başlatılan soruşturmanın da, Ergenekon soruşturması kapsamına dahil edildiği ortaya çıktı. Oğuztan’a, bir dönem birlikte çalıştığı ve “davanın kilit ismi” olarak nitelendirilen Tuncay Güney’le ilgili sorular da yöneltildi. Strateji dergisini çıkardığı dönemde Güney’in yanında 4.5 ay muhabir olarak çalıştığını söyleyen Oğuztan, Güney’in bu dönemde 24 yaşında olduğunu ve sürekli önemli adamlar tanıyıp görüştüğünü anlatarak, kendisine önemli biri havası vermeye çalıştığını anlattı. ‘Eymür aradı’Gazeteci arkadaşları tarafından Güney hakkında uyarıldığını söyleyen Oğuztan, “Kendisine karşı mesafeli ve dikkatliydik. Bu derece bir insan olabileceğini bilmiyordum. Tahmin bile edemedim” dedi. Oğuztan, Güney’in radikal sağ ve PKK yandaşı gruplar ile cemaat yapılanmalarına girip çıkan bir muhabir olduğunu söyleyerek, “Bir keresinde dergide oturuyordu, bir telefon geldi, yüzü kireç gibi oldu. Ne olduğunu sordum. ‘Mehmet Eymür beni aradı, niye arıyor ki beni?’ diye cevap verdi” dedi. Oğuztan, Güney’in kendisine bir gay barda cellat lakaplı Muhsin Karger isimli İranlı bir diplomatla ilişki kurduğunu, MİT’in de bu ilişkiden haberdar olunca bu kişiyle ilgili bilgileri Eymür’ün adamlarına aktarmasının istendiğini anlattığını söyledi. Güney’in Tansu Çiller, Mehmet Ağar ve Necmettin Erbakan ile de sık sık görüştüğünü iddia eden Oğuztan, Güney’in Susurluk sürecinde ifade verdiğini ve kendisine çok korktuğunu anlattığını belirtti.Strateji dergisine muhabir olarak Güney’i işe aldığını anlatan Oğuztan, “Güney’le çalışmam demek ki tasarlanmış. Bu işlerin arkasında dezenformasyon çalışması ispatlanmış Mehmet Eymür vardır” dedi. Oğuztan'dan sonra, Susurluk davasında ‘cürüm amacıyla teşekkül oluşturmak’tan dört yıl ceza alan Sami Hoştan savunma yaptı. Hoştan, şunları söyledi: Eymür Çatlı’yla konuştu: Abdullah Çatlı’yı ilk tanıyan benim. Herkes Mehmet Özbay olarak tanıyordu. Çatlı’yla arabada giderken, Mehmet Eymür, Çatlı’yı aradı. Onu bir yere bıraktım. Eymür’le görüştü. Bir saat sonra geldi. ‘Bu adam manyak mıdır? Tarık Ümit’i sordu’ dedi. Susurluk’ta ilk Veli Paşa’yı aradım: Veli Küçük’le 1983 veya 1984’te Mustafa Bilgin aracılığıyla Edirne Jandarma Alay Komutanı olduğunda tanıştım. Üç yıl sonra Kocaeli Jandarma Alay Komutanı olduğunu öğrendim. Gidip yarım saat görüştüm. Susurluk’a kadar görüşmedik. Sedat Bucak, yakın dostum. Kazayı kısa zamanda duydum. Küçük’ün yakın arkadaşı olduğunu söylediler. Bucak ağır yaralanınca aklıma gelen ilk isim paşa oldu. Hemen kazayı telefonla kendisine bildirdim. 25 yıllık tanışıklığımda beş altı kez görüştüm. AKP’ye oy verdim: Beni hükümeti yıkmakla suçluyorlar. Kızlarıma da söyledim. Şerefim üzerine yemin ederim ki oyumu Tayyip Erdoğan’a verdim.