Bingöl’de 10 askerin şehit olduğu saldırıda roket atarlara hedef olan ve yanan otobüsün şoförü M.K., konuştu. Saldırının 3 noktadan yapıldığını söyleyen M.K., “Saldırı anında yanımdaki komutan tabancasını çıkarıp ateşe karşılık verdi. Bir süre sonra şarjörü boşaldı ve sol omzunu tutarak ‘Ben vuruldum’ dedi" diye konuştu.
Vatan gazetesinden Kenan Butakın'ın haberine göre; PKK, Bingöl’de geçtiğimiz salı günü asker taşıyan konvoya saldırarak 10 askeri şehit etmiş, 70 mehmetçiği de yaralamıştı. Elazığ’dan Van’a giden ve izinden dönen yaklaşık 200 askeri taşıyan konvoydaki 3 otobüsten birine roket atar isabet etmişti.
Bingöl-Muş karayolu üzerindeki Kardeşler Köyü mevkiinde gerçekleşen saldırının ardından Bingöl Valiliği tarafından yapılan açıklamada, konvoyda 3 otobüs, 2 minibüs ve 10 shortland zırhlı araç olmak üzere 15 araç olduğu kaydedilmişti.
İsimlerini veren görgü tanıkları da, saldırıda zırhlı araçların kaçtığını iddia etmişti. Vatan gazetesi, askeri konvoyda roketatarlara hedef olan ve yanan otobüsün şoförü M.K. ile saldırıdan 4 gün sonra konuşarak, acı olayın yaşandığı anların detaylarını öğrendi.
Saldırının birinci tanığı olan ve güvenlik nedeniyle ismini vermeyen şoför M.K, valiliğin konvoyda 10 zırhlı araç olduğu açıklamasına karşın, sadece 6 shortland zırhlı araç gördüğünü söyledi. M.K., saldırı anını şöyle anlattı:
Biz Elazığ’dan çıkmış Van’a doğru gidiyorduk. Konvoyda Tunceli’ye gidecek araçlar bizden yol ayrımında ayrıldı. Bingöl’ün girişine yakın Yolçatı’da mola verdik. Molada konvoyu koruyan Elazığ’daki birlik ayrıldı ve sınırlarına girdiğimiz il olan Bingöl’deki zırhlı araçlar geldi. Molanın ardından yola bu zırhlı araçlarla devam ettik. Konvoyda toplam 3 otobüs, bir minibüs, bir jammerlı araç ve 3’ü önde 3’ü de arkada olan 6 shortland zırhlı araç vardı. Benim kullandığım otobüs üçüncü sıradaki otobüstü. Hemen arkamda da yine askerleri taşıyan bir minibüs vardı. Saldırı anında yokuş yukarı bir rampadan çıkıyorduk. Birden uzaktan silah sesleri geldi. Ardından da aracın ön camına sıktılar. Cam hemen kırıldı. Ön tarafta yanımda bir komutan vardı.
O komutan da ben de hemen yere yattık. O esnada kapıları açtım. Bazı askerler dışarı çıktı. Ayağım boştaydı ve uzanıyordum. Komutana burada öleceğiz aracı geri geri bırakacağım dedim ve aracı bıraktım. Sonra da otobüsü boşa aldım. Otobüs geri geri giderken komutan tabancasını çıkarmış sol tarafa ateş ediyordu. O esnada roket atarla otobüsü vurdular. Zaten ateş etmeye de devam ediyorlardı. Komutanın tabancasının şarjörü bitti. O esnada bana baktı ve ben vuruldum dedi. Sol omzunu tutuyordu. Daha sonra yaralı kurtulduğunu duydum. Otobüs geri geri giderken durdu. Biz de hemen otobüsten sürünerek indik. Ateş devam ederken sağ taraftaki dereye sürünerek gittik. Birçok asker ve ben yerde uzandık.
Otobüste 15 civarında muhafız asker vardı. Onların uzun namlulu silahları vardı. Bazıları dışarıda ateşe karşılık veriyordu. Derede de benim yanımda 2 asker vardı ve ateş ediyorlardı. Konvoya saldırı olduğu çatışma anında daha otobüsün içinde iken firmamızın sahibi Yavuz abiyi arayarak saldırıyı haber vermiştim. Araçta toplam 47 asker vardı. Saldırı anında bazıları koşuyordu, çoğu da yerde yatıyordu. PKK sol taraftan ateş ediyordu. Şuurunu kaybeden askerler gördüm. Bize eskortluk yapan shortlandlar sürekli ateş ediyordu. Çatışma 20 dakika kadar sürdü. Benim sadece elime bir şarapnel parçası geldi. Bunun dışında bir şey olmadı. Saldırı bittiğinde ambulans sesleri geldi. Köylerden siviller yardıma geldi. Zırhlı araçlar ise PKK’lıların peşinden gitti. Hastaneye götürüldüğümde yanımda konuşan komutanlar 3 noktadan bize pusu kurulduğunu konuşuyordu. Ben de zaten ateş seslerinden öyle olduğunu anlamıştım.