10 Ekim 2016 İngiltere Basın Özeti

10 Ekim 2016 İngiltere Basın Özeti

Independent gazetesi yazarı Kim Sengupta, "Türkiye Suriye'de kendi amaçlarının peşinde olacak" başlıklı makalesinde ne ABD'nin ne de Irak'ın Musul'un IŞİD'den kurtarılmasında Türkiye'nin rol oymasını istediğini vurguluyor.

Sengupta yazısına, ABD'nin Donald Trump hakkındaki ifşaatlara odaklandığı bir dönemde, İstanbul'da Rusya lideri Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki görüşmenin muhtemelen daha çok uluslararası stratejik sonuçları olacağını söyleyerek başlıyor. Yazar şöyle devam ediyor;

"Rus liderin Türkiye ziyaretinin resmi nedeni Dünya Enerji Kongresi ve aslında Ankara ve İstanbul'un görüşeceği önemli enerji konuları da var. Türklerin geçen Kasım'da bir Rus savaş uçağını vurmasından sonra askıya alınan Türk Akımı projesine şimdi geri dönüldü ve titizlikle görüşülüyor. Rusya'nın Ukrayna ile gaz nakliyatı anlaşması iki buçuk yıl sonra bitiyor. Rusya'nın Ukraynalı ayrılıkçılara verdiği destek nedeniyle iki ülke karşı karşıyayken, Moskova alternatif bir güzergâh bulmak istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan içinse enerji akışı, bir Avrupa Birliğine karşı mülteci akışına bir pazarlık kozu olarak eklenebilir."

Sengupta daha sonra Erdoğan ve Putin arasında IŞİD'in Suriye ve Irak'taki varlığı gibi ele alınacak daha acil konuların olduğunu vurguluyor. Ankara'nın Washington'la ilişkileri soğurken, Moskova'yla ilişkilerinin sıcaklaştığını söyleyen Sengupta, Halep'in bombalanması nedeniyle Washington-Moskova ilişkilerinin de bozulduğunu ifade ediyor.

Yazar, Erdoğan'ın Rus uçağının vurulması nedeniyle özür dilemesiyle Moskova'yla buzların çözüldüğünü söylüyor ve bunu "Türkiye'nin öfkeli Putin'in uyguladığı ekonomik ambargolardan zarar gördüğünü itiraf etmesi" diye tanımlıyor. Yazı şöyle devam ediyor;

"Türkiye işte böyle bir ortamda Suriye'ye zırhlılarını, hava gücünü ve askerlerini yolladı. Erdoğan'ın açıkladığı amaç IŞİD ve YPG güçlerini Türkiye'nin sınırlarından uzaklaştırmaktı. Amerikalılar Kürtleri IŞİD'e karşı en etkili müttefikler olarak görüyor ama Türk ordusu Washington'ın Kürtlerin hedef alınmaması uyarılarına kulak asmadı. Erdoğan, Kürtlerin almak istediği stratejik bir yer olan Cerablus'u Türk güçleri aldığında vakit geçirmeden Putin'i aradı. Amerikan ve Irak güçleri dokuz gün içinde Musul'u IŞİD'den alma operasyonunun ilk aşamasına başlamaya hazırlanıyor. Erdoğan Türk güçlerinin de 'Musul'u kurtarma operasyonunda bir rol oynayacağını' söyledi ve 'Kimse bunu yapmamızı önleyemez' dedi. Ama ne Irak ne de ABD Musul'a Türk katılımını istemiyor."

Sengupta bu noktada, Irak'taki koalisyon güçlerinin Amerikan Sözcüsü Albay John Dorian'ın "Irak topraklarındaki Türk askeri güçleri koalisyon güçlerinin bir parçası değil. Irak hükümetinin daveti ve izniyle orada değiller ve bu yüzden yasadışılar" şeklindeki açıklamasını hatırlatıyor. Yazı şöyle sona eriyor;

"Putin'in bu konuda Erdoğan'a yardımcı olabilmesi pek mümkün değil. Türk lider Musul IŞİD'den kurtulunca, sadece Sünnilerin yaşamasına izin verilmesi gerektiğini söyledi. Bu talep, Irak'ın Şiilerin hâkimiyetindeki hükümeti tarafından reddedildi ve Rusya, bazıları İran tarafından yönetilen Şii grupların ortadan kaybolmasını istemeyecek. Beşar Esad ve Kremlin'in değerli müttefiki olan Tahran bu çalkantılı ve şiddet dolu bölgedeki güç mücadelesinde hala bir oyuncu."

Times'daki bir haberdeyse, Musul'un kurtarılmasında İngiliz özel kuvvetleri SAS komandolarının rol oynayacağı vurgulanıyor.

Gazete, SAS komandolarının Musul ve etrafındaki hava saldırılarını koordine etmek için bir süredir Kürt güçleriyle birlikte çalıştığını belirtiyor.

Sayıları 20'yi bulan komandoların peşmerge ve Irak ordusu güçlerine danışmanlık da yapacağı belirtilirken, gazeteye konuşan bir Irak istihbaratı kaynağı İngiliz komandolarının savaşın ayrılmaz bir parçası olduğunu söylüyor ve ABD'liler de dahil tüm diğer danışmanlardan çok daha etkin olduklarını vurguluyor.

Financial Times, Yemen'in başkenti San'a'daki bir cenaze törenini hedef alan ve 140'tan fazla kişinin ölümüne yol açan hava saldırısının ardından, ABD'nin Yemen'deki Suudi saldırısına verdiği desteği yeniden değerlendirdiğini yazıyor.

Amerikan Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Ned Price'ın "ABD'nin Suudi Arabistan ile güvenlik işbirliği bir açık çek değil" şeklindeki sözlerini yansıtan gazete, Washington'ın iki senede 10 binden fazla kişinin öldüğü saldırılardaki sivil ölümleri konusunda giderek daha kaygılı hale geldiğini belirtiyor.

Gazete ayrıca, çatışmaların Arap dünyasının en yoksul ülkesi olan Yemen'de bir insani krizi tetiklediğini ve ülkedeki 1,5 milyon çocuğun yaşamlarını tehdit edecek düzeyde yetersiz beslendiğini belirtiyor.

Guardian Dünya Futbol Federasyonu Birliği FIFA'nın, 2022 Dünya Kupası'nın ev sahipliğini yapacak Katar'daki göçmen işçilere kötü muamele nedeniyle İsviçre'de dava edilebileceğini yazıyor.

Gazete, 2022 ev sahipliğini ülkedeki stadyum ve altyapı inşaatlarında çalışan 1,7 milyon işçinin durumu nedeniyle Katar'a yoğun eleştiriler yöneltildiğini hatırlatıyor. Ancak Bangladeşli göçmen işçi Nedim Şerefül Âlem adına Hollanda İşçi Sendikaları Konfederasyonu tarafından açılan davanın ilk kez FIFA'yı bu durumdan doğrudan sorumlu tuttuğu söyleniyor.

Dava başvurusunda FIFA'dan Alem'in haklarını ihlal ettiğini kabul etmesi ve 5 bin İsviçre frangı tazminat ödemesi isteniyor. Davanın kabul edilmesi ve kazanılması durumunda bunu binlerce başka tazminat talebinin izleyebileceği de kaydediliyor.