10 Ekim Ankara Garı katliamının üzerinden 3 yıl geçti. 103 insan IŞİD’in bombalı saldırısı sonucu yaşamını yitirdi. 580 insan yaralandı. Açılan dava, göstermelik cezalar tartışılmaya devam ediyor. Katliamdan yaralı kurtulan Gökhan Yaralı emniyetin katliamda sorumluluğu olduğu hatırlatması yaparak, "İhbarlardan birini değerlendirmiş ve bilgi vermiş olsaydınız insanlar ölmeyecekti” tepkisini gösteriyor.
Artı Gerçek'ten Rıfat Doğan'ın haberine göre, katliamdan yaralı olarak kurtulan Yaralı, artık yüzde 94 engelli ve bir bacağı yok, protezle hayatına devam ediyor.
O da alanda bulunan herkes gibi mitingin başlamasını bekliyordu. “Beklediğim yerde katliamın en küçük kurbanı olan Veysel Atılgan’ın hemen hemen yanıydı” diye anlatıyor o dakikaları. Hayatını kaybeden küçük Veysel’in babası Gökhan’ın mesai arkadaşıymış.
“Büyük bir zamanım tedavilerle geçiyor. Çeşitli tedavi merkezlerinde tedavim devam ediyor” diyor Yaralı, ağrılarının şiddetli olduğundan şikayet ediyor: “Yüzde 94 engelliyim. Bir bacağım yok, protezle yaşıyorum. Kulağımda çınlama problemi ve sürekli bir ağrı var. Ağrılarımı hissetmemek için çok ağır bir ilaç kullanıyorum. Kopan bacağımın ağrıları çok şiddetli ve kulağımın çınlaması beni sürekli rahatsız ediyor. Ameliyat oldum bir kez daha olmam gerekiyor.”
Katliamdan sonra çalıştığı kurum Yaralı’ya sahip çıkmış, emekli olmamış halen çalışmaya devam ediyor. Sözü katliamda sorumluluğu bulunan kamu görevlilerine getiriyor Gökhan ve soruyor: “Bu katliamda hiç mi kamu görevlilerinin suçu yok?” Mahkemede yargılanan sanıkların ifadelerine değinen Yaralı, onların ‘Biz Suriye’ye gidip geliyorduk. İHH aracılığıyla geçiyoruz diyorlar’ sözlerini hatırlatarak “Buna göz yuman kamu görevlileri yok mu? Sınırı geçtiklerine göre muhakkak var. Arama noktalarından geçen arabalar var. Antep’e geçen bombalar var. O bombalar Ankara’ya getirildi. Bunlarda kamu görevlilerinin sorumluluğu yok mu?” diye sormaya devam ediyor.
Emniyetin katliamdaki rolüne dikkat çekiyor ve katliam günü değerlendirilmeye alınmayan ihbara sözü getirerek “Emniyet ‘evet bu konuda bize ihbar geldi. Birimlerimizi bilgilendirdik ama halkı bilgilendirmedik’ dedi. Bunu söylemek bile tek başına suç değil mi? ‘Bize böyle çok ihbar geliyor o yüzden halka bilgi vermedik’ ifadeleri var. Bu ihbarlardan birini değerlendirmiş ve bilgi vermiş olsaydınız insanlar ölmeyecekti” sözleriyle büyük ihmale vurgu yapıyor.
“Bundan sonra böyle katliam yaşanmaması için sorumluluğu bulunan kamu görevlileri de cezalandırılmalı” diyen Gökhan, “Suruçtaki o kamu görevlileri cezalandırılmış olsaydı Ankara Gar katliamı yaşanmayacaktı, insanlar ölmeyecekti” sözleriyle yaşananlar arasında bir bağlantı olduğunu söylüyor.
Gökhan mitinge neden gittiğini “Ben ve benim gibi oraya gelenler demokrasi barış ve emek adına oraya gelmişti. Bugün olsa yine giderim. Barış çocuklarımıza verdiğimiz bir isim. Emekten yüce değer var mı? diyenler bizleriz. Bugün olsa yine sokağa çıkarım” sözleriyle açıklıyor. Yalnız kaldıklarının altını çizen Yaralı sözlerini şu cümlelerle tamamlıyor:
Mesele sokağa çıkmakta değil, vurulduğumuz yerde kaldık. Acılarımızla yaşıyoruz. Arkadaşlarımızın öldüğü yerde bile bir anıtımız yok. Alelacele Meclisten geçirilen bir anıt kararı var. Sadece arkadaşlarımızın koyduğu bir anıt var. 103 ölü, 550 yaralı vardı. İnsanların kanları birbirine karıştı. O günden sonra yaşamıyoruz. Ben yüzde 94 engelli biri olarak yaşayamıyorum. Ben Ankara’nın o sokağından yolundan geçemiyorum üzerinden arabalar geçiyor. Acımızla baş başa kaldık, yalnızlaştık. Birçok insan 10 Ekim’de ne olduğunu hatırlamıyor.