Katliamın en ağır yaralılarından Cihan Andiç’in babası Ahmet Andiç, katliamda yeğenini kaybeden İhsan Seylan, katliamda bacağını kaybeden Gökhan Yaralı, katliamdan yaralı kurtulan sınıf öğretmeni Ayşegül Duman ve 10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu’ndan İlke Işık Birgün'den Burcu Cansu'ya konuştu.
Katliamın ağır yaralılarından Cihan Andiç babası Ahmet Andiç, “Aradan geçen dört yıla karşın Cihan henüz ayağa kalkamıyor. Tedavisi devam ediyor. Cihan’ı eskisi gibi olmasa da toplumsal yaşama katabilmek için elimizden geleni yapmak için duyarlı kesimlerin desteğine ihtiyacımız var. Bu zor süreci hep birlikte aşabileceğimize inanıyoruz” dedi.
Katliamda yeğenini kaybeden İhsan Seylan da “Ne yasımız ne de acımız bitmedi” dedi. Katliamdan sonra adalet umduklarını ifade eden Seylan, “Katliamı gerçekleştiren insanların, katliam sonrası zulmeden insanların, ihmali olan insanların yargılanacağı bir süreci umut ediyorduk. Yalnızca bir kaç IŞİD’ci yargılandı. Kamu görevlilerine dokunulmadı. Vaktinde yakalanabilecek olan IŞİD’cilerin firari sanık olmasına göz yumuldu” diye konuştu.
Geçirdiği çok kritik ameliyatlara ve “masadan kalkamaz” sözlerine karşın yaşama sıkı sıkıya tutunan Gökhan Yaralı’nın bacağı sağ diz altından kesik ve bir kulağı duyma yetisini tamamen kaybetmiş durumda. Bu ülkede engelli olarak yaşamanın çok zor olduğunun altını çizen Yaralı, katliamdan önce hastaneye uğramazken, artık hastanelerden çıkmadığını söyledi.
Katliamın travmasını atlatmanın mümkün olmadığının altını çizen Yaralı, “Bir çoğumuz bir hayvanın kesimine bakamazken yüzlerce insan yanımda parçalandı. Gün geçtikçe katliamın etkisi artıyor. Alışmak bir yana daha iki gün önce protezi çıkarıp banyoya girdim. İstemsizce olmayan bacağımı yere basmaya çalıştım, bu hisse engel olamadım ve banyonun haznesine düştüm. Önce gülmeye sonra ağlamaya başladım” diye konuştu.
Katliamdan yaralı kurtulan sınıf öğretmeni Ayşegül Duman da tedavisinin devam ettiğini belirterek, “Hareket sınırlılığı devam ediyor. Ağrı ve sancılarım devam ediyor. Peyderpey kontrollere gidiyorum. Ruhsal açıdan paramparçayım” dedi. Yargılama sürecinin oldu bittiye getirildiğini söyleyen Duman, şunları söyledi:
"Bizlerin acısı dinmiyor. Adalet yerine gelene kadar da acımız dinmeyecek. Tek derdimiz bu ülkede bir daha böyle bir katliamın yaşanmaması. Kamu görevlileri yargılanmadan adaletin yerine geleceğine inanmıyoruz. İçişleri Bakanlığı, dava masraflarının mağdur aileden istenmesini talep etti. Bugünlerde hastane hastane dolaşarak iş göremezlik raporu almaya çalışıyoruz. Kısmen iyi gibi görünsek de görünmeyen yaralarımız var. Acılarımızın dili yok. Yasımızı tutmamıza izin vermeyen zihniyet acımızı yaşamamıza da izin vermiyor.”
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu’ndan İlke Işık da yargılama sürecinin devam ettiğini anlattı.
Katliam anından itibaren büyük bir inat ve ısrarla adalet mücadelesi verdiklerini belirten Işık, dava sürecini şöyle özetledi:
“Ceza davasında sadece IŞİD'liler yargılandı. İstihbarat raporlarına rağmen katliama göz yuman, güvenlik önlemi almayan, yaralıların üzerine gaz sıkan ve ambulansların gönderilmesini engelleyen kamu görevlilerinin yargı önüne çıkarılmadı. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, 'Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok kişi insan yüzüne çıkamaz. Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman, eminim en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır’ dedi. Davutoğlu’na ‘Bildiğiniz, tanık olduğunuz, ortak olduğunuz her şeyi anlatın’ çağrısı yapmamasına karşın, bir yanıt alamadık. Bu dönem aydınlatılmalıdır."