Hürriyet Gazetesi Washington Temsilcisi Tolga Tanış, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Barack Obama'dan "Fethullah Gülen'in iade edilmesini" istemesiyle başlayan süreci kaleme aldı. Washington ile Ankara arasındaki ilişkiyi 10 soruya yanıt vererek açıklayan Tanış, "Türkiye’nin 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminin ardında Fethullah Gülen’in olduğu yönündeki net pozisyonu, ABD yönetiminin duruşuyla örtüşmüyor" ifadesini kullandı.
Tolga Tanış'ın, "10 soruda darbe sonrası Washington-Ankara ilişkileri" başlığıyla yayımlanan haberi şöyle:
1) Kriz var mı?
Henüz ‘kriz’ demek doğru değil. Ancak Türkiye’nin 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminin ardında Fethullah Gülen’in olduğu yönündeki net pozisyonu, ABD yönetiminin duruşuyla örtüşmüyor. Ve bu farklılığın hâlihazırda Suriye eksenli görüş ayrılıkları içeren iki ülke ilişkilerini daha da gerginleştirme ve bir krize sürükleme riski var.
2) Farklılık neden kaynaklanıyor?
Washington bunu teknik nedenlere bağlıyor. Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, Türkiye’nin iki ülke arasında 1981’de imzalanan suçluların iade anlaşması kapsamında salı sabahı ABD yetkililerine Gülen’le ilgili elektronik ortamda bazı dokümanlara yolladığını açıkladı. ABD Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları şimdi bu belgelerin resmi bir iade başvurusu niteliği taşıyıp taşımadığını inceliyorlar. Dışişleri Bakanı John Kerry de, “Türkiye Hükümeti’ni bize bunu destekleyen meşru kanıtlar sunmaya davet ediyoruz” diyerek Washington’ın bakışını ortaya koymuştu. Türkiye ise konuyu daha çok politik bir zeminde ele alıyor ve ABD’deki hukuki sürecin ötesinde ABD Başkanı Barack Obama’nın siyasi irade ortaya koymasını umuyor.
3) Bu mümkün mü?
Hayır. Earnest da salı günü “Gülen’in iadesiyle ilgili karar ABD Başkanı’nın değil. Bu hukuki bir karar” dedi. Ancak işin teknik boyutunda Washington Ankara’ya soruşturma için yardım önerisinde bulundu. Sonuçta eğer iddialar doğruysa Türkiye’nin ABD’den yaşayan birinin yanındakilere böyle bir darbenin talimatını verdiğini gösteren kanıt sunması zor. İşin bu kısmı, müttefik ülkenin istikrarını düşünmek zorunda olan ABD’nin sorumluluğu. Nitekim Washington’daki çevrelerde Türkiye ve ABD arasında daha öncePKK’yla mücadele konusunda kurulan işbirliği mekanizmasına benzer yeni bir model geliştirilmesi gerektiği de konuşulmaya başlandı.
4) Washington darbe girişimini kınamakta neden gecikti?
Dışişleri Sözcüsü Mark Toner, o akşam darbeden Washington saatiyle 16.00 sularında haberdar olduklarını ve sonra durumu anlamaya çalıştıklarını söyledi. Amerikalı yetkililer, Türk resmi birimleriyle ilk temasın 90 dakika içinde kurulduğunu, yerel saatle 19.00’da da açıklama yapıldığını, bunun bir gecikme olmadığını savunuyorlar.
5) Washington’ın olaylar sonrası gelişmeleri ele alış şekli nasıl?
İki öncelikleri var. Birincisi, Kerry’nin de belirttiği gibi Türkiye’nin demokrasi şartı gerektiren NATO üyeliğine uygun, hukukun üstünlüğüne saygı göstermesi. İkincisi de Türkiye’yle IŞİD’e karşı yürütülen işbirliğinin bu olaylardan etkilenmemesi.
6) Bu açıdan süreç beklentilere uygun mu?
Hayır değil. Kerry ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu arasında cuma gecesinden beri dört telefon konuşması oldu. Ve Türk tarafı Gülen dedikçe, Kerry, IŞİD ve İncirlik dedi. Başta operasyonlara kapatılan İncirlik Üssü, sonra pazar günü bu sayede açıldı. Ama IŞİD’le mücadele toplantılarına katılmak için Washington’a gelmesi beklenen Çavuşoğlu ve Savunma Bakanı Fikri Işık, salı günü gezilerini iptal etti. “Sen Gülen konusunda hassas değilsen, benden de IŞİD konusunda çok şey bekleme” denilmesi Washington’ı endişelendiren senaryo.
7) Türkiye’de ABD’ye yönelik tepkiler?
Bu da işin bir diğer boyutu. İki hükümet arasında gerginlik arttıkça, Türkiye’de anti-Amerikancı havanın yayılmasının ilişkilere uzun dönemli zarar verebileceği düşünülüyor. Darbe girişiminden doğrudan ABD’yi sorumlu tutan hükümet temsilcilerinin olması işin en zorlayıcı boyutu. Aynı şekilde, ABD’li düşünce kuruluşları ve Amerikan basınındaki tepkiler de Türkiye’nin olaya bakışıyla örtüşmüyor.
8) Nasıl aşılacak bu durum?
Salı sabahı Obama ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasında yapılan telefon görüşmesi ortak bir zemin bulunmasına yardımcı olabilir. Daha önce iki lider arasında bu türden bir temas, birçok farklılığın aşılmasını sağlamıştı.
9) ABD’deki seçimlerin bu duruma bir etkisi olabilir mi?
Seçimler, Obama’nın bu olayda nasıl bir irade sergileyeceği konusunda önemli bir etken. “Nasıl olsa Kasım’da yeni bir başkan seçilecek” diyerek Gülen konusunda pozisyonunu değiştirmekten kaçınıp oyalama yoluna da gidebilir. “Nasıl olsa yeniden seçilme kaygım yok, sonraki başkana bu yükü bırakmayayım” diyerek daha kalıcı bir çözüm için inisiyatif de üstlenebilir. Gülen Cemaati’nin Amerikan politikasındaki etki gücü ve Obama’dan sonra başkan seçilmesi mümkün olan Hillary Clinton kampanyasında Gülencilerin üst düzey görevlerde bulunması, Washington’daki düşünce kuruluşlarıyla yakın ilişkileri, konuyu Obama için bu açıdan seçim eksenli politik bir karara da dönüştürüyor.
10) Bu karar Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl etki edebilir?
Ankara’nın aldığı pozisyona göre Gülen konusu, artık çözülene kadar iki ülke arasındaki en önemli parametre olacak.