10 soruda kalp krizi

10 soruda kalp krizi
Ülkemizde her yıl 150 bin kişi kalp krizi nedeniyle hayatını kaybediyor. Üstelik, kalp sorunları artık gençleri de tehdit ediyor.1- Kalp krizi nasıl gelişiyor? Bu sırada vücutta ne tür bir değişim yaşanıyor? Kalp krizi, kalbi besleyen koroner arterlerin, kalp kası hücrelerine yeterli kanı götürememesine bağlı yaşanan ve kalp kası hücrelerinin ölümü ile sonlanan bir süreç. Kalp krizi sırasında da göğüs ağrısı gelişiyor. Bu ağrı; özellikle göğsün orta ve sol tarafından sırta, boyuna, sol kol başta olmak üzere iki kola da yayılabilen baskı ile sıkışma tarzında şiddetli bir şekilde ortaya çıkıyor. Beraberinde nefes darlığı, soğuk terleme ve çarpıntı oluşabiliyor. Mide bulantısı, kusma, bayılma, baş dönmesi, öksürük, hazımsızlık ve benzeri şikayetler ile ciddi anksiyete, kalp krizi sırasında yaşanan diğer belirtilerden. 2- Kalp krizi hangi belirtilerle “geliyorum” diyor? Kadınlarda daha farklı belirtiler oluyor mu? Göğüs ağrısı kalp krizinin habercilerinden olabiliyor. Egzersiz sırasında gelişen ve dinlenmekle gerileyen göğüs ağrıları ‘koroner’ kalp hastalıklarına işaret edebiliyor. Özellikle diyabetik hastalarda göğüs ağrısı olmadan da kalp krizi gelişebiliyor. Eforla olan nefes darlığı, terleme ve sıkıntı hissi de kalp krizinin ön belirtilerinden olabiliyor. Kadınlarda kalp krizi görülme sıklığı menopoz öncesinde erkeklere nazaran daha az. Ancak menopoz sonrasında bu risk sıklıkla erkeklerinkine yaklaşıyor. Erkeklerde izlenen tipik göğüs ağrısı gelişebildiği gibi, daha çok boyuna, sırta ve kola yansıyan ağrılar, nefes daralması, kusma, yorgunluk ve bitkinlik gibi belirtiler ön plana çıkabiliyor. Tüm bunların yanında, bazen kalp krizi daha önceden hiçbir belirti vermeden aniden de ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle şikayetlerinizin ortaya çıkmasını beklemektense, düzenli kontrollerden geçmeniz yaşamsal önem taşıyor. 3 – İklim değişikliği ve sıcaklar kalp krizini tetikliyor mu? Mevsim geçişleri ve yoğun sıcakların yaşandığı yaz aylarında kalp krizlerinin görülme sıklığı artıyor. Vücudumuzun biyolojik ritmini koruyan en önemli unsurlardan olan melatonin hormonu uyku sırasında salgılanıyor. Melatonin düzeyi sabah 06.00'dan sonra azalıyor. Melatonin aynı zamanda mevsim değişikliklerinden de etkileniyor. Gecelerin kısa, gündüzlerin uzun olduğu yaz döneminde melatonin salgılanmasında azalma görülüyor.  Bu durum yaz aylarında kalp krizi riskini artıran bir faktör olarak kabul edilebilir. 4 – Kalp krizi geçirdiğimizden şüpheleniyorsak neler yapmalıyız? Kalp krizi geçirdiğinizden şüpheleniyorsanız öncelikle sakinliğinizi yitirmemeli, durumunuzu çevrenizdekilere haber vermeli ve varsa 1 aspirin çiğnemelisiniz. Ayrıca en yakın sağlık kuruluşuna, en acil şekilde de ulaşmalısınız. Çünkü kalp krizinden ölüm daha çok hastane dışında gerçekleşiyor. Eğer çevrenizde kalp krizi geçiren varsa ve bilinci açıksa, hemen bir aspirin çiğnetin. Hastayı sakinleştirin ve en yakın sağlık merkezine, zaman kaybetmeden, ulaştırın. Hastanın bilinci kapalı ve genel durumu iyi değilse, hava yolunun açıklığını sağlayın, solunum ve nabzını kontrol edin. Eğer eğitimini almışsanız, temel yaşam desteği uygulayın. 5 – Kalp krizi geçiren hastanın tedavisi nasıl yapılıyor? Öncelikle hastanın yaşam bulguları monitorize (hastanın, yaşam bulgularını takip etmek ve acil durumlarda uyarı alabilmek için elektronik makinelere bağlanması) edilmeli. Daha sonra, EKG çekilmesi, kalp krizi tanısının ve tipinin belirlenmesi açısından çok önemli. Oksijen vermek, damar yolunu açmak, aspirin ve bazı ilaç tedavileri uygulamak, kalp krizinin hemen ardından başvurulan yöntemlerden. Kalp krizi; oluşum, EKG özellikleri ve klinik farklılıklar olarak 2 gruba ayrılıyor. Özellikle damarda tam tıkanma ile seyreden kalp krizi türünde, hastanın medikal tedavisi düzenlendikten sonra, mümkün olan en kısa zamanda anjiyografi laboratuvarına alınıp, tıkalı damarın tespit edildikten sonra balon ile açılması, şu an için en yaygın tedavi yöntemi. 6 – Kalp krizi riski tespit ediliyor mu? Kalp krizi riski, özellikle risk faktörü olan kişilerde incelenmeli. İleri yaş, erkek cinsiyeti, hipertansiyon, hiperlipidemi, sigara, diyabet, aile hikayesi ve stresli yaşam, kalp krizinin risk faktörlerinden. Öncelikle tüm göğüs ağrılarının kalp kökenli göğüs ağrılarından ayırt edilmesi gerekiyor. Bu nedenle göğüs ağrınız varsa bir doktora başvurmalısınız. Hastanın öyküsü ve fizik muayene kardiyovasküler riski belirlemede çok yararlı bilgiler veriyor. Egzersiz testi, kalp perfüzyon sintigrafisi kalp damarlarında gelişen ve kalp krizi oluşumuna yol açabilecek hastalıkları saptamada ve kalp krizi riskini belirlemede önemli bilgiler sağlıyor. Ayrıca son yıllarda geliştirilen çok kesitli bilgisayarlı tomografi ve koroner anjiyografi yöntemi ile kalbi besleyen damarlar hakkında net bilgiler alınıp, kalp krizi riski tespit edilebiliyor. 7 – Kalp krizi geçiren bir hastanın ikinci veya üçüncü kez geçirme olasılığı nedir? Kalp krizi geçiren hastalarda genelde kalp damarlarının birden fazla bölgesinde hastalık bulunuyor. Bu nedenle kalp krizi geçiren bir kişi her zaman 2. ya da 3. bir krizle karşılaşma riskine sahip. Fakat uygun ilaç tedavisinin yapılması, gerekli olduğunda damar tıkanıklıklarının balon, stent ve by pass ile açılması bu riski en aza indiriyor. 8 – Kalp krizi geçiren bir kişinin, sonrasında vücudunda yaşadığı değişiklikler neler? Vücutta hangi fonksiyonlarda azalma oluyor? Krizin vücut fonksiyonlarını ne kadar etkilediği kalp krizinin kalbe verdiği hasarla ilgili. Bu da kalp krizinden sorumlu damarın beslediği alandaki ölen kalp hücre sayısı ile doğru orantılı. Örneğin kriz, çok erken dönemde henüz kalp hücreleri ölmeden yapılan başarılı bir müdahalenin ardından, neredeyse normal fonksiyonlu bir kalple atlatılabileceği gibi, kalpte yaygın hasara yol açan, müdahalede gecikilmiş veya başarılı olunamamış kalp krizleri de olabiliyor. Bu kişilerin yaşam kalitesi ve süresi normal insanlara nazaran belirgin şekilde düşüyor. Kişi az miktarda eforla ciddi nefes darlığı çekebiliyor. Bu sebeple kalp krizi geçiren bir kişinin en kısa sürede sağlık merkezine ulaştırılması, erken tanı ve tedavinin faydaları açısından şart. 9 – Kalp krizi geçiren bir kişinin, cinsel yaşamı nasıl etkileniyor? Kalp krizini takip eden yakın dönemde cinsel ilişkiden uzak durmanız öneriliyor. Yapılan bazı testler ile hangi efor düzeyinde rahat hareket edebileceğiniz belirleniyor. Nasıl bir cinsel yaşam süreceğiniz, kalbinizin kriz sonrasındaki durumu ile ilişkili. Kalp krizi sonrası çok hasar görmeyen ve kasılma fonksiyonunu yitirmemiş bir kalbe sahipseniz, tamamen eski hayatınıza ve normal cinsel yaşantınıza dönebiliyorsunuz. Bunun aksine kalbinizin kasılma fonksiyonu ileri derecede bozulmuşsa, efor kapasiteniz düşebiliyor. Fiziksel performansınız gün içerisinde birden fazla ilişkiyi tolere edebiliyorsa cinsel ilişkiye girebilirsiniz. Fakat cinsel ilişki sırasında göğüs ağrısı ve aşırı nefes darlığı oluşursa, ilişkiye ara verip doktora başvurmalısınız. 10 – Kalp krizinden korunmak için neler yapmalıyız? Kesinlikle sigara içmeyin. Ayrıca hipertansiyon, hiperlipidemi veya diyabet hastası iseniz tedavinizi aksatmayın ve düzenli doktor kontrolünde bulunun. Fazla kilolarınızı vererek ideal kiloya ulaşın, düzenli beslenin. Katı yağlar yerine sıvı yağları tercih edin. Hayvansal gıdalar yerine sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeli, kırmızı eti de çok tüketmemelisiniz. Haftada en az 3 kez, minimum 45 dakika tempolu yürüyüş yapmaya da özen gösterin. Bunların yanı sıra, stresten uzak durmalı, daha sakin bir hayat tarzı benimsenmeli ve düzenli aralıklarla doktor kontrolünden geçmelisiniz. Kadınlar kalp krizi tedavisine daha olumsuz yanıt veriyor Kadınlarda kalp hastalığı daha ileri yaşlarda oluşuyor, ayrıca, özellikle koroner kalp hastalığında, kadınlarda, erkekler gibi belirgin olarak ağrı yakınması yerine daha çok nefes darlığı bulunuyor, hastalığın teşhisi güçleşiyor ve gecikiyor. Dolayısıyla kadınlar daha geç ve ilerlemiş hastalık dönemlerinde doktor karşısına çıkıyorlar. Bu durum hastalığın tedaviye olumlu yanıtını azaltıyor. Ayrıca kadınlar koroner arter hastalığının kesin tanısında kullanılan koroner anjiyografiye erkeklere nazaran daha seyrek gönderiliyorlar. Aynı zamanda koroner anjiyografi uygulanan kadınlarda erkeklere kıyasla daha az by pass veya balon anjiyoplasti yapıldığı da saptanan bir başka unsur. Erkeklere göre koroner damar içine girişim yapılan kadınlarda hipertansiyon, lipid bozuklukları, diyabet ve eşlik eden diğer unsurlar da daha yüksek oranda bulunuyor.