T24 Haber Merkezi
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte kurucusu olduğu AKP’ye karşı yeni parti kurma hazırlıklarıyla gündemdeyken katıldığı D-8 toplantısında “manifesto” niteliğinde bir konuşma yaptı. Gül, “Mutlak yönetimlerde mutlak hakim olan mutlak otoritenin sürdürülebilirliği mümkün değildir; mutlak hakimiyet sadece Allah’a mahsustur" dedi.
“Kendi içi düzenli ve itibarlı olmayan bir ülkenin kendisine, bölgesine, komşularına ve İslam dünyasına katkısı olamayacağını” vurgulayan Gül, “Bununla da neyi kastettiğim gayet açık. İnsan haklarının, demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, diyaloğun, huzurun; bütün bunların sağlanması gerekir” görüşünü dile getirdi. Abdullah Gül, “sağlam bir düzenin yolunun huzur, mutluluk ve refahtan geçtiğinin” altını çizerken, “Bunun yolu da medeni bir şekilde demokrasi ve hukuk standartlarının yükseltilmesi, insan hakları meselelerinin halledilmesi ile açık-şeffaf rekabet ortamlarının oluşturulmasından geçiyor” diye konuştu.
TIKLAYIN - Akşener son dakikada iptal etti; Abdullah Gül, Saadet Partisi'nin D-8 etkinliğine alkışlarla girdi
Gül, "Rahmetli Erbakan Hocamızı rahmetle anıyoruz. Bu teşkilat kurulurken adalet, eşitlik, diyalog, uzlaşı; gibi ulvi prensipler ve evrensel değerler vurgulanmıştır. Mutlak yönetimlerde, mutlak otoritenin sürdürülebilirliği mümkün değildir; mutlak hâkimiyet sadece Allah’a mahsustur. Bugün üzülerek ifade etmek isterim ki bu kadar şey İslam dünyasını bitirmemiş gibi çok daha büyük bir savaş bulutları üzerimizde dolaşmaktadı" ifadesini kullandı.
İran odaklı olarak gündemde olan 'savaş ihtimaline' de dikkat çeken Gül, ABD ve Avrupa'daki belirli gazeteler, akademisyenler dışında bölgedeki soruna ilişkin ciddi uyarıların yer almadığını söyledi ve 'İslam dünyasına' da eleştirilerde bulundu. "Bunların olmaması için güzel düşüncelerle rahmetli hocamız Erbakan bu fikri ortaya atarak bu ülkelerin işbirliği yapmasını, ekonomi ve dünya barışına yardım edecek adımların atılmasını istedi" diyen Gül, şöyle devam etti:
"Her şeyin başı, herkesin kendi evinden geçiyor. Kendi evi düzenli olmazsa bir ülkenin, kendi evi itibarlı olmazsa dünya ülkeleri nezdinde o zaman kendisine bir faydası olmadığı gibi, bölgesine, komşularına ve İslam dünyasının meselelerine de bir katkısı olmuyor. Bununla da neyi kastettiğim gayet açık. İnsan haklarının, demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, diyalogun, huzurun; bütün bunların sağlanması gerekir.
"Silahlar, tanklar caydırıcılık anlamında önemli ama o ülkenin yumuşak gücü yoksa etkili olmaz. Hepimizin birbirimize yardım etmemiz gerekiyor. Dayanışma içinde olmamız gerekir. Şüphesiz ki hiçbirimiz naif olacak değiliz. Önce kendi ülkelerimizi sağlam yapmamız gerekir. Kendi ülkelerimizin sağlamlığı da muhakkak ki huzur, mutluluk ve ekonomik refahtan geçiyor. Bunun yolu da medeni bir şekilde demokrasi ve hukuk standartlarının yükseltilmesi, insan hakları meselelerinin halledilmesi ile açık-şeffaf rekabet ortamlarının oluşturulmasından geçiyor."
Gül konuşmasını, "Bütün bunların rüyasını gördüğü için değerli hocamız bu ilkeleri sıraladı. Şimdi bunları hayata geçirmek için bu ülkeleri yönetenlere, siyasetçilerine ve düşünürlerine rol düşmektedir. Bu anlamda bugünkü toplantıyı değerli buluyorum. Bundan dolayı Temel Bey ve arkadaşlarına teşekkür ediyorum" sözleri ile tamamladı.
Abdullah Gül, 'insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne' vurgu yaptığı konuşması sonrasında T24'ün "Bugünkü mesajlarınızın iç siyasetle bağını kurabilir miyiz?" sorusuna tebessüm ederek, “Bölgesel” karşılığını vermekle yetindi.
Abdullah Gül, etkinliğin ardından Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi’nin Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mesut Doğan, bir diğer Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya, eski Bakan Ziyaettin Tokar, İstanbul İl Başkanı Abdullah Sevim ve Recai Kutan’ın aralarında bulunduğu küçük bir grupla kapalı bir görüşme gerçekleştirdi. T24’e bilgi veren Saadet Partisi kaynakları, Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı’nın görüşmeye özellikle çağrıldığını ifade etti.
Abdullah Gül ve Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, basına kapalı görüşme sonrası yeni partinin kuruluşunda da adı geçen gazeteci Fehmi Koru ile de ayaküstü sohbet etti.