Tekirdağ’da, akıl hastanesine yatırılmaya direnen şizofreni hastası Ali Çelebi’yi coplarla kafasına vurarak ölümüne yol açtıkları iddia edilen polisler ilgili, aradan 11 ay geçtiği halde işlem yapılmadı. “Çelebi’nin kafasını polis aracının kaputuna ve yere vurarak kendisine zarar verdiği” yönünde düzenlenen olay tutanağı, şüpheli polislerin hazırladığı ortaya çıktı. Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre, savcılığın, şüpheli polislerin ifadeleri ışığında “şüpheli ölüm” iddiasıyla soruşturma yürüttüğü ve dosyanın aylardır Adli Tıp Kurumu’nda bekletildiği anlaşıldı.
Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesinde yaşayan 34 yaşındaki Ali Çelebi, doğuştan şizofreni hastasıydı. İlçede emlakçılık yapan iki çocuk babası Çelebi, her yıl bir hafta süreyle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi görüyordu. Geçen yıl 4 Ağustos’ta ruh sağlığı bozulunca hastaneye götürülmek üzere ambulansa bindirildi. Ambulans Çerkezköy gişelerini geçtikten sonra Çelebi, aracın camını kırıp kaçtı ve Kapaklı Beldesi’ndeki akrabalarının yanına sığındı. Bunun üzerine polis çağrıldı. Üç ekiplik polis grubu binanın önüne geldiğinde Çelebi, çatıda bekliyordu. İkna edilerek aşağıya indirildiğinde, ikindi ezanını duydu ve camiye gidip namaz kılacağını söyledi. Polisler, “Gel araçta kılarsın” diyerek, Çelebi’yi ambulansa götürmek istedi.
Eniştesi Numan Yıldız’a göre Çelebi, bir polisi itince yüzüne biber gazı sıkıldı. O da bir polise yumrukla vurup kaçtı. Güçlükle yakalanan Çelebi, polis aracının kaputuna yatırıldı. İddiaya göre bir polis, Çelebi’nin kafasının arkasına copuyla iki üç kez vurdu. Bir başka polis, copu Çelebi’nin kafasının ön tarafına indirdi. Ailesi, “Vurmayın arkadaşlar, bırakın” dediyse de polisler sakinleşmedi. Bir an polislerin elinden kurtulan Çelebi, yeniden kaçmak istedi. Fakat arkasındaki polis, Çelebi’nin sırtına coplarla vurdu. Ailesinin getirdiği iple ayakları bağlanıp sakinleştirici iğne vurulduktan sonra ambulansa bindirildi. Bu esnada Çelebi, “Nefes alamıyorum” dedi. Kuzeni Soner Yılmaz’a göre de bir polis silahını çekip kaçmakta olan Çelebi’nin üzerine doğrultmuş, biber gazı sıkmış ve kafasının arkasına copla vurmuşlardı. Fatma Yıldız da, “Üç dört polis, kardeşimin kafasının arkasına vurdular. Biz ‘Vurmayın, şizofreni hastasıdır, sizi bunun için mi çağırdık’ dedik. Yerdeyken ‘Nefes alamıyorum abla’ dedi” diye konuştu. Anne Döndü Çelebi de oğlunun sırtına ve kafasını copla vurulduğunu söyledi. Çelebi, iple sedyeye bağlandıktan sonra götürüldüğü hastanede hayatını kaybetti.
Polislerce hazırlanan Olay Tutanağı’nda ise Çelebi’nin polis Ömer Acar’ı yumrukla yere düşürdüğü, polis Ahmet Sarıkaya’nın koluna vurduğu, polis Yusuf Bozkurt Açıkel’in sağ altı dudağını yaraladığı, polis Ömer Şahinbaş’ın ensesine kolunu salladığı ileri sürüldü. Bu sırada cop, biber gazı ve kelepçeyle müdahale edildiği, Çelebi’nin yüzüstü yere düştüğü, kafasını aracın kaputuna çarptığı öne sürüldü. Yerde kelepçe takılırken Çelebi’nin kafası ve ayaklarını “üzeri tırtıklı beton olan zemine defalarca vurarak direndiği” savunuldu. Tutanakta, Çelebi’nin, akrabaları tarafından getirilen iple bağlandığı savunularak, “Uyarmamıza rağmen bize hitaben ‘Siz karışmayın, Ali ipi senin iyiliğin için bağlıyoruz” dedikleri ileri sürüldü. Bu tutanağın, Ali Çelebi’nin başına vurarak ölümüne yol açan polislerce kaleme alındığı anlaşıldı.
Çerkezköy Emniyeti’nce hazırlanan fezlekede iki ambulans görevlisi ve bir hemşire “şüpheli” olarak gösterilirken, Çelebi’yi darp eden polislerin ifadesi “bilgi veren” olarak alındı. Ayrıca dokuz polisin darp raporu aldığı anlaşıldı. Çelebi’nin ölümü hakkında, “şüpheli ölüm” ifadesi kullanıldı. Bu fezleke uyarınca savcılıkta ifadesi alınan polisler, Çelebi’in kafasını sert şekilde polis aracının ön kaputuna vurduğunu, kaçarken bir metre derinliğindeki garaj girişine yüzükoyun düştüğünü ve yakalandıktan sonra kafasını sert zemine vurduğunu, çırpınarak kafasını ve ayaklarını yere vurduğunu iddia etti. Tanıklar ve aile bireyleri ise polislerin bu iddiasını reddetti. 20 Ağustos’ta yapılan yüzleştirme işleminde tanıklar; Ömer Acar, Mehmet Türkmenoğlu, Yusuf Bozkurt Açıkel, Deniz Polat ve Ahmet Sarıkaya adlı polislerin Çelebi’yi darp ettiğini söyledi.
Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişim Derneği (RUSİHAK) ve Çelebi ailesi adına dosyaya müdahil olan Avukat Özlem Özkan, soruşturma işlemlerinin bütünüyle sanıkların ifadeleri ve hazırlanan tutanaklar üzerinden yürütüldüğünü belirtiyor. Ruh sağlığı bozuk insanlara “kaybedilmiş insan” olarak bakıldığını belirten Özkan, “Onların hukuki hakları üzerinde inanılmaz bir ilgisizlik var. Ölümün üzerinden bir sene geçtiği halde hâlâ şüpheli ölüm olarak bakılıyor” şeklinde konuşuyor. Çelebi’nin etkisiz hale getirmek adına darp edildiğini ve iple bağlandığını vurgulayan Özkan, “Polisin haleti ruhiyesi, etkisiz hale getirip hastaneye kaldırma şeklinde. Hastalarla ilgili ne bir bilgilendirme, ne de insani müdahale var. Tamamen kendi bildikleri yöntemle hallediyorlar. Çelebi de devletin bu politikası sonunda öldü” diyor.