11. sınıf felsefe kitabından: Eğer dini iyi kavrarsa arasında bir fark kalmaz

11. sınıf felsefe kitabından: Eğer dini iyi kavrarsa arasında bir fark kalmaz

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu yıl 11. sınıflar için hazırlanan Felsefe kitabında, din ile felsefe ilişkisine özel bir yer verildi. Felsefenin dini anladıkça yetersizliğinden kurtulacağını vurgulayan cümlelere yer verilen kitapta, “Eğer felsefe dini iyi kavrarsa felsefenin anlayışıyla dinin anlayışı arasında bir fark kalmaz ve dolayısıyla bilgi bakımından daha yetkin bir dereceye ulaşmış olur. Eğer felsefe dini iyi bir biçimde kavrayamazsa insan aklının bu konudaki yetersizliği bilinmiş olur ve onu yalnızca din kavrar” denildi. Eğitim-İş Genel Sekreteri Ebru Sungar, “Felsefe dersi din dersi değildir. Hele ki belli bir dini anlayışın empoze edildiği bir alan hiç değildir” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Sungar’ın T24’e değerlendirmeleri şöyle:  

“Kendisine öğretilmiş olan dini ilkelerden kuşku duyduğunu açıkladığı ya da bunları peygamberlerin bildirdiklerine aykırı bir biçimde yorumladığı ve onların yolundan saptığı takdirde kendisine kafir denmeye en layık kişi olur”

“Herkesin birleştiği görüşe göre insan davranışlarına ve karakterlerine ilişkin ilkelerin taklide dayalı olması gerekir” “Filozoflara göre Tanrı’dan gelen dinler insanları bütün insanların ortaklaşa olarak izleyebilecekleri yollardan bilgeliğe yönlendirdikleri için zorunludur” ifadeleri yer almaktadır.

Sadece şu birkaç satırdan bile anlaşılıyor ki Bakanlık, felsefenin evrensel ilkelerini bir tarafa bırakıp; sorgulayan, eleştiren, düşünen bireyi değil; taklit eden, yetkin olmak için dini anlamak zorunda olan, özgür düşünceyi değil dini düşünceyi benimsemiş bireyler hedeflemektedir. Bu anlayışın sonu insanları inançlarına göre kutuplaştırmaktan başka nedir?

Bugün İran’da felsefe kürsüsü bulunmamaktadır. İslam felsefesi kürsüsü bulunmaktadır. Acaba bakanlığın bir sonraki adımı felsefe kürsülerini kaldırmak, yerine kendi din anlayışını eksene oturtan bir felsefe kürsüsü mü oluşturmak istemektedir.

Karma eğitimin sonunu getirecek düzenlemelerin hayata geçirildiği son günlerde evrensel insan haklarını, barış, özgürlük, adalet kavramlarını ele alması, işlemesi gereken felsefe dersinin üzeri örtülü olarak din dersine evrilmesi asla kabul edilemez. Bu anlayış, düşünce dünyasında evrensel kabullere göre yol kat etmiş ülkelerle aramızdaki zaten zaten var olan mesafeyi açacak, belki yüzyıllarca kapanmayacak uçurumlar yaratacaktır. Felsefe dersi din dersi değildir. Hele ki belli bir dini anlayışın empoze edildiği bir alan hiç değildir.

Bakanlığın,  lise öğrencileri için hazırladığı felsefe kitabının 63. sayfasında okuma metni olarak sunulan “Din ve Felsefe” başlıklı bölümde şunlar yer alıyor:

-Felsefe, dinde yer alan her şeyi araştırır. Eğer felsefe dini iyi kavrarsa felsefenin anlayışıyla dinin anlayışı arasında bir fark kalmaz ve dolayısıyla bilgi bakımından daha yetkin bir dereceye ulaşmış olur. Eğer felsefe dini iyi bir biçimde kavrayamazsa insan aklının bu konudaki yetersizliği bilinmiş olur ve onu yalnızca din kavrar

-Dinler ise genel olarak halkı eğitmeyi amaçlar. Bununla birlikte halkın ortak ihtiyaçlarıyla  ilgilenmesinin yanı sıra bilge kişilerin (filozofların) özel ihtiyaçlarını da  gözetmeyen hiçbir din yoktur.

Filozoflara göre Tanrı’dan gelen dinler; insanları, bütün insanların ortaklaşa olarak izleyebilecekleri  yollardan bilgeliğe (hikmete) yönlendirdikleri için zorunludur. Çünkü, felsefe mutluluğun yolunu kimi insanlara ussal olarak göstermektedir.  Felsefenin işi , şeylerde bulunan incelikleri  (hikmet) öğretmektir. Din ise tüm insanlığı bilgilendirme amacıyla gönderilmiştir. Bununla birlikte hiçbir din yoktur ki bilge kişilere özgü konularda bir takım uyarılarda bulunmuş olmasın ve aynı zamanda sıradan insanlarla da ilgilenmiş olmasın. (İbni Rüşd, Tutarsızlığın Tutarsızlığı)