Kazakistan'ın başkenti Astana'da iki gün süren ve önceki gün sona eren Suriye Zirvesi’nin ardından gözler artık 8 Şubat’ta yapılacak ve ağırlıklı Suriye’de siyasi geçiş sürecinin ele alınacağı Cenevre Toplantısı’na çevrildi. Astana’da İran’ın “Ateşkes izleme mekanizma”sına girip çok önemli bir kazanım elde ettiğini belirten muhalifler, bundan rahatsızlık duyduklarını açık şekilde ifade ediyorlar. Ankara ise, İran’ın mekanizmaya girerek, ateşkesin korunması ve kalıcı hale gelmesinde ciddi bir sorumluluk üstlendiği görüşünde. Rusya'nın Suriye için yeni bir anayasa taslağı hazırladığı ve Astana’da muhalif gruplara incelemeleri için verdiği belirtildi.
Hürriyet'ten Uğur Ergan'ın haberine göre, soru ve cevaplarıyla Astana Zirvesi’nin perde arkasındaki bazı önemli noktalar şöyle:
Ateşkes mekanizmasına girerek oldu. Astana öncesi Türkiye ve Rusya garantör, İran ise katılımcı ülke durumundaydı. Ancak 30 Aralık 2016’da Suriye’de varılan ateşkes rejiminin güçlendirilmesi ve ihlalleri izleyecek üçlü mekanizmada İran da yer alacak.
Hayır, değil. Astana’nın ikinci gününde en fazla tartışma bu konuda yaşandı. Muhalifler İran’ın ateşkes mekanizmasında yer almasına karşı çıktı. Ancak bir muhalif katılımcının deyişiyle, “Astana’daki süreci belirleyen tek ülke Rusya’ydı. Rusya, İran’da ısrar edince bu tutumu bükmek mümkün olmadı.”
Muhalifler, ateşkes ihlallerin önemli bir kesiminin İran destekli milisler tarafından yapıldığı görüşünde. Muhaliflere göre Suriye’de Esad rejimine arazide en fazla desteği İran ve yanında durduğu Hizbullah ile değişik milis gruplar veriyor.
Ankara, İran’ın bölgede önemli bir aktör olduğu gerçeğini gözardı etmedi. Ankara’nın bir diğer görüşü, İran’ın ateşkes izleme mekanizmasına kabul edilerek “sorumluluk üstlenmesi” oldu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Astana sonrası yaptığı açıklamada, “Üçlü mekanizmada İran’ın rolü çok önemli. Hizbullah’tan tutun da İran’ın desteklediği gruplar var. Bundan sonraki süreçte İran’ın da aktif bir şekilde rol oynamısı ateşkesin geleceği için önemli” dedi.
Üç tarafın kısa sürede biraraya gelerek bu konunun teknik boyutunu ve nası işleyeceğini konuşması bekleniyor.
Hiçbir taraf açıklamanın altına imza atmadı. Dolayısıyla resmi olarak bir bağlayıcılığı yok. Ancak siyasi geçiş sürecinin ve Cenevre’nin önemine vurgu yapılması ve Cenevre için 8 Şubat tarihinin verilmesi önemli.
Hayır. Ancak, muhaliflerin yüksek müzakere heyetinde Astana’da olduğu gibi “sahadan çok sayıda askeri yetkili” olabilir. Muhalif askeri yetkililerin kimler olacağına önümüzdeki dönem yapılacak toplantılarda karar verilmesi bekleniyor.
Rusya böyle bir niyetinin olduğunu Astana’da dile getirdi. Bu kapsamda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bazı muhaliflerle 27 Ocak’ta Moskova’da biraraya gelebilir.
Evet doğru. Rusya taslağı Astana’da muhalif gruplara incelemeleri için verdi. Muhalifler önce taslağı almak istemedi ancak telkinler üzerine “İncelemek üzere” aldılar. Bir muhalif yetkili, “Suriye’nin geleceğini Suriyeliler hazırlar, yabancı ülkeler değil” gerekçesiyle taslağı kabul etmek istemediklerini söyledi.
Hayır yok. Muhalifleri rahatsız eden bir diğer konu da bu. Açıklamada IŞİD ve El Nusra ile tüm bağlarının koparılmaları istenen muhalifler, PYD/YPG’nin de en azından ima edilerek Suriye topraklarının tüm terör örgütlerinden arınması gerektiğini bildiriye sokmak istedi. Ancak bunda da başarılı olunamadı. İddialara göre, sürece ABD’yi daha aktif şekilde katma hesabıyla PYD/YPG’ye açıklamada yer verilmedi.
Astana’ya katılan muhaliflerin neredeyse tamamının “İslamcı” kökenli olması ve dini hassasiyetlerinin dikkate alınması nedeniyle “laiklik” ifadesi açıklamada yer almadı. Ancak 20 Aralık 2016 tarihli Moskova açıklamasında Suriye için yapıan “çok etnili, çok dinli, mezhepsel olmayan, demokratik bir devlet” tanımı, Astana açıklamasına aynen konuldu.