11.11.2014 - Alman basınından özetler

11.11.2014 - Alman basınından özetler

Alman basınında Berlin Duvarı’nın yıkılışının 25'inci yıldönümü ve bu olaydan yola çıkarak dünyadaki siyasi durumla ilgili değerlendirmeler öne çıkıyor. Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Toplantısı ve Nijerya’da bir okula düzenlenen ve onlarca öğrencinin ölümüne neden olan bombalı saldırı gündemin diğer başlıkları.

Stuttgarter Zeitung Berlin Duvarı’nın yıkılışının 25'inci yıldönümü törenlerinin ardından dünyanın içinde bulunduğu durumu şu şekilde yorumluyor:

"Birçok tören konuşmasının yapıldığı bir pazar günüydü. Duvarın yıkılışı ile ilgili şu doğru cümleyi kim dile getirmedi ki? Avrupa’da geride bırakılan bölünmeyi yenilerinin takip etmesine izin verilemez. Ancak ne yazık ki bunu söylemek, uygulamaktan daha kolay. Avrupa’nın bölünmüşlüğü 25 sene önce, demir perdenin her iki yanında, zorbalığı zorbalık, yalanı yalan olarak ortaya koyan ve buna karşı çıkan yeterince cesur insan olduğu için aşılabildi. Bu yüzden o zaman olduğu gibi bugün de, zorbalığın, şiddetin ve gürleyen milliyetçiliğin değil, bunlarla mücadele edenlerin Avrupayı böldüğünü iddia edenler yanılıyorlar. Durum tam tersi.

Berlin Duvarı’nın yıkılışı törenlerine katılmak üzere Almanya’ya gelen Sovyetler Birliği’nin son devlet başkanı Mihail Gorbaçov’un Ukrayna krizi ile ilgili konuşmasında Batı ülkelerini eleştirmesi Donaukurier gazetesi tarafından şu şekilde irdeleniyor:

"Mihail Gorbaçov, Rusya’dan farklı olarak Almanya'da bir ikon, bir kahraman olarak görülüyor, onsuz iki Almanya’nın birleşmesinin mümkün olmayacağına inanılıyor. Ve şimdi tam da bu bizim ‚Gorbi‘, yaptığı eleştirel açıklamalar ile Almanya’nın birleşme coşkusunu gölgeliyor. Daha da kötüsü Putin’i anlayabildiğini ifade ediyor. Alman hükümeti sözcüsü Steffen Seibert dün Ukrayna krizi konusunda eski Sovyet devlet başkanına ders verme zorunluluğu hissetti. Alman hükümeti bu şekilde kendini tamamen haklı göreceğine Gorbaçov’a biraz kulak verse daha iyi ederdi."

Almanya’nın en yüksek tirajlı gazetelerinden Bild ise kısa adı APEC olan Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği toplantısını ele alırken Çin Halk Cumhuriyeti’nin dünya üzerinde giderek artan ağırlığına dikkat çekiyor.

"Bu yılın en büyük iki zirvesi art arda gerçekleşiyor. Önce Asya ülkelerinin devlet başkanları ve ekonomi bakanları Çin’in başkenti Pekin’de iki günlük bir toplantıda biraraya geliyor. Ardından Avustralya’nın Brisbane kentinde G20 zirvesi düzenlenecek. Dikkat çekici nokta şu ki bu buluşmalarda belirleyici olan ülke artık Amerika Birleşik Devletleri değil. Manşetleri Çinliler belirliyor. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping Pekin’in geleneksel düşmanı Japonya ile yakınlaşma adımları atıyor. Yine aynı Şi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yeni bir doğalgaz anlaşması imzaladı. G20 zirvesinde de bu farklı olmayacak. Çin delegasyonu gücünü burada da hissettirecek. Angela Merkel de bunun farkına varacaktır. Amerika Birleşik Devletleri, yarının pazarlarının Asya’da olduğunu çoktan farketti. Milyarlarca insan burada refah, iş ve hammaddeye ihtiyaç duyuyor. Obama’nın, Çin ile bir serbest ticaret anlaşması imzalamak için bu kadar çaba sarfetmesinin nedeni de bu! Şayet Avrupa, Avrupa Birliği çatısı altında gerçekten bir birlik olamaz ise bizim kıtamız geleceği ıskalar. Avrupa’nın bunu önlemek için fazla zamanı kalmadı."

Nijerya’da bir okula düzenlenen ve en az 47 çocuğun ölümüne neden olan bombalı saldırıyı sayfalarına taşıyan Berliner Zeitung ise Nijerya Devlet Başkanı Goodluck Jonathan’ı eleştiriyor:

"Ülkesinde barışı sağlamak konusunda böylesine başarısız olan bir devlet başkanına Nijerya daha fazla katlanamaz. Bu büyük Afrika ülkesinin her halükarda danışmanlık bazında dış yardımlara ihtiyacı var. Ebola salgınına bile bugüne dek Boko Haram’a verildiği kadar kurban verilmedi.