42 yaşındaki Katya Jale Okay, 3 yılda 10 kez yumurta toplama, 7 kez embriyon transferi ve 2 ameliyattan sonra 11’inci tüp bebek denemesinde kucağına oğlunu aldı. ‘İstersen duralım’ dense de ısrarla şansını deneyen Okay, anneliğin tadını çıkarıyor.
Hürriyet'ten Mesude Erşan'ın haberine göre, 10 yıl önce evlenen özel sektör çalışanı Katya Jale Okay ile köpek eğitmeni Ahmet Okay çifti çocuk sahibi olmayı yıllarca erteledi. “Daha genciz, zamanı gelince olur” diye düşündü. Başka önceliklerle uğraştılar. Karar verdiklerinde bu kez beklenen gebelik gelişmedi. Çift önce o yıllarda yaşadıkları Ankara, daha sonra da taşındıkları İstanbul’da bu kez tüp bebek merkezlerinde şanslarını denemeye başladı.
Tedavilere üç kez aşılama yöntemiyle başlandı. Gebelik elde edilemeyince sıra diğer tüp bebek yöntemlerine geldi. Okay, “İşlemler başlasa da beni bekleyen şeyleri önce kestiremedim. Hatta bu tür işlemlerle yıllarca uğraşanlarla karşılaştığımda, ‘Nasıl uğraşılır’ diye düşünürdüm. Ama bu kez sonuna kadar götürmeye karar verdim” diyor.
Denemelerin bazılarında gebelik gelişti, bebeklerin kalp atışı alındı. Ancak kısa zamanda anne karnında kaybedildiler. Arada genetik tarama yapıldı. Anne adayında pıhtılaşmaya yatkınlık saptandığı için gerekli önlemler alındı. Zayıflaması tavsiye edilince, 13 kilo verdi. Aslında yumurta elde ediliyor ama embriyonlardan transfer edilebilenlerin sayısı düşüyordu. Hemen her doktor başka bir yardımcı işlemi ekleyerek denedi. Sayısız ilaç verildi. İki kez ameliyat edildi. Maliyetler için evlerini satmaya karar verdiler. Nihayet son gebelikte yüzleri güldü.
Doç. Dr. Ulun Uluğ: “Hastamızda yaşa bağlı olarak yumurta yetmezliği başlamıştı. Yumurta geliştirmek için birbirinden faklı en az 4 protokol ve yöntem uygulandı. 11’inci kez denemek için başvurduğunda ‘istersen artık duralım’ denmişti. Israrı üzerine kendisine en basit protokol ve standart tüp bebek tedavisi yapıldı. Elde edilen tek embriyoyla da gebe kaldı.”
Katya Jale Okay, “Yaklaşık 20 yıldır, ‘Bu ortama çocuk dünyaya getirilmez’ diye düşünüyordum. Ama sonra istedim işte. Bu kadar zor olacağını bilseydik geçe bırakmazdık. Maddi, manevi karşılayacak gücümüz kalmamıştı. Artık bu son diye düşündük. Hamile olduğum anlaşılınca eşimle birlikte hep tetikte bekledik. Önce gün, sonra hafta saydık. Amniyosentez denseydi, düşük riski nedeniyle kabul etmeyecektim” diye konuşuyor.