12 Eylül idamlarını anlatırken ağladı

12 Eylül idamlarını anlatırken ağladı

 T24- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa değişikliği paketine 12 Eylül’de neden ‘evet’ denilmesini gerektiğini 12 Eylül darbesi sonucu idam edilen gençleri örnek vererek anlattı. Necdet Adalı ve Erdal Eren’in idam edilişinden bahsederken, Ahmet Kaya’nın seslendirdiği Necati Çelik’in “Şafak Türküsü” adlı eserinden “Beni burada arama anne/ Saçlarıma yıldız düştü koparma anne” dizelerini okudu.  Yine 12 döneminde idam edilen Mustafa Pehlivanoğlu'nun son mektubundan alıntı yapan Başbakan Erdoğan, sesinin titremesine ve gözyaşlarına hakim olamayarak ağladı. Erdoğan, “Gencecik ölümlerle 12 Eylül referandumunda hesaplaşacağız” dedi.

 

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada şunları söyledi:

 

"Terör konusunda kararlılıkla mücadeleyi sonuna kadar, durmadan usanmadan sürdüreceğiz. Bu konuda en ufak bir geeri adım atmak yok. Olay sadece bir güvenlik meselesi değildir. Yılar yılı böyle bakıldığı için neticesi ortada. Bu olayın stratejik, ekonomik, sosyolojik bir çok etkisi var.

 

Eğer hep beraber, teröristlerle vatandaşiları ayırabilir, onlarla arasında perde koyabilirsek neticesi çok daha sağlıklı olacaktır.

 

KKTC bugün 20 Temmuz Barış Harekatı'nı kutluyor. O harekatla Kuzey Kıbrıs 36 yıldır barış dolu bir hayat yaşıyor. Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek, hükümetimiz adına kutlamalara katıldı, biz de burdan kardeşlerimize sevgilerimizi yolluyor ve Barış ve Özgürlük Bayramı'nı kutluyoruz.

 

Genel kurul, Meclis çalışmlarını yavaşlatmaya çalıştılar. Kurullarda gergilik yaratarak, bizi yıpratmaya çalıştılar. Biz AK Parti hükümeti olarak sorunları çözmeye çalışırken, onlar kedi çıkarları ve hevesleri ğpeşinde hızımızı kesmeye çalıştılar. Çünkü onların muhalefet anlayışı destek olmayı değil, köstek olmayı gerektiriyor. Ayak bağı oluyorlar. Biz bu millete sevdalıyız. Omuzlarımızda ne büyük bir yük taşıdığımızın şuuru içindeyiz.

 

İdare eder, böyle gelmiş böyle gider diyerek etliye sütlüye karışmayabilirdik. Bize bu meselelere karışmayın denildiğinde, geri adım atabilirdik. Am ao zamanda gecemizi gündüzümüze kattığımız yoksulların yüzüne, gözlerinin içine bakamazdık. Biz zor olanı tercih ettik.

 

Bu ülkenin yerinde saymasına karşı çıktık, yürümeeyi ilerlemeyi tercih ettik. Tüm ilişkilere, mafyaya, hukuk dışı kirli ilişkilere kafa tuttuk. Milletin takdirine sunduğumuz Anayasa değişikliği de, bu Büyük Türkiye umudunun meyvesidir.

 

Burdaki maddeler, BDP, CHP VE MHP'nin uykularını kaçırıyorlar. Midas'ın kulakları misali, kendi çevrelerinde arkadaşlarına bu pakete karşı çıkmaktan rahatsız olduklarını anlatıyorlar ama halk önünde farklı konuşuyorlar.

 

Anayasa değişikliğine yönelik tek bir ciddi açıklamları, önerileri olmadı. neden 'hayır' dediklerini, neden bu değişimin karşısında olduklarını kendilerine de halka da anlatamıyorlar. Lütfen dikkat edin, izleyin, dinleyin, anayasa maddeleriyle alakalı bir cümle kuramıyorlar. Neredeyse ülkenin her meselesinin çözümünü bu paketten bekliyorlar.

 

Sizin işsizlikle ilgili bir reçeteniz var mı, bir projeniz var mı? Dünyanın en gelişmiş ülkeleri olan ABD ve Japonya da dahil işsizliğin olmadığı bir ülke var mı? İspanya 8 puandaydı şu anda 18 puan.

 

Birçok konuyu hep çarpıttılar. Hep aldattılar. Bu Anayasa değişikliği belki her şey değildir ama çok önemli bir şeydir. Türkiye'nin aydınlık geleceği için çok önemli bir adımdır. Değişiklikle AK Parti arasında bire bir ilişki kurmanın ötesine geçemiyorlar. Ama milletim beni çok iyi anlıyor. Yaptığımız değişikliklerin ülke için ne kadar isabetli olduğunu biliyorlar. Anayasa değişikliği yalan yanlış ifadelerle kullanıyorlar. Bir AK Parti projesi değil. Bir kişinin, zümrenin, partinin projesi değildir. Bu bir memleket projesidir. Benim vatandaşım 22 Temmuz'da, 29 Mart'ta hangi partiyi tercih etmiş olursa olsun 12 Eylül'de yapacağı tercih siyasi partilerle ilgili bir tercih değildir. Referandum demokratik bir haktır. 12 Eylül'de hükümet icraatlerini değil, muhalefet performansını değil kendi geleceğini oylayacak. Aklın yolunu, demokrasinin yolunu yani "Evet"i tercih edeceklerine tüm kalbimle inanıyorum.

 

Şu anda anlatacaklarım biraz farklı olacak. Yakın siyasi tarihi, tirajik bir tarihi önünüze getireceğim. 

Necdet Adalı idam edildi

Belki şu anda anlatacaklarım biraz farklı olacak. Yakın siyasi tarihi, ama trajik bir siyasi tarihi önünüze getireceğim. Bakınız Necdet Adalı daha 19 yşaında bir lise öğrencisiyken, cinayet işlediği iddiasıyla 1977 yılında tutuklandı. Bende o zaman bir siyasi partinin İstanbul Gençlik Kolları Başkanıyım. Suçsuzluğundan, serbest bırakılacağından o kadar emindi ki, cezaevinde arkadaşlarının firar girişimine katılmadı. Kendisini yargılayan hakim Necdet Adalı’nın masum olduğunu iddia etti. Necdet Adalı 22 yaşındayken, 8 Ekim 1980’de asılarak idam edildi.

 

Şair Nevzat Çelik’in Adalı için yazdığı o ünlü şiir aslında bu zamansız ölümü en güzel şekilde resmediyor. Gerçekten çok duygusal: ''Beni burada arama anne, kapıda adımı sorma, saçlarına yıldız düşmüş koparma anne ağlama.''

 

Necdet Adalı 12 Eylül cundasının idamı.

 

Bu ara bir televizyon kanalında, o günlerde idam kararlarının nasıl verildiğini izliyorsunuz değil mi? Bir bu yandan bir o yandan. Sonradan suçlular yakalandı ama Necdet Adalı geri gelmedi. 12 Eylülcüler, kendi ifadeleriyle asılan bir solcuyla denge kurmak için bir de sağcı idam etmek istediler. Necdet Adalı’dan birkaç saat sonra ‘Mustafa Pehlivanoğlu darağacına yürüdü. Ailesi 3 gün sonra ziyarete geldi

 

Mustafa Pehlivanoğlu'nun ailesine yazdığı son mektup

 

Mustafa’dan geriye şu satırlar kaldı. O da gerçekten çok anlamlı satırlar.

 

''Sevgili anneciğim ve babacığım, sizler beni bu yasa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz. Benim sizlere karşı islemiş olduğum hataları ve suçlarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar Cenab-ı Hakk'ın ve Onun Resulünün, Yüce Peygamberimizin yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu çekeceğiz. Ben de kardeşim Haydar gibi bir an önce Allah'ın huzuruna çıkacağım. Eğer benim günahım varsa Cenab-ı Allah'ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allah'tan bulsunlar. Sunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakindir. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır.

 

Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın. Anne, sizlerle helalleşmek isterdim, fakat olmadı. Hakkim varsa, hepinize helal olsun, siz de helal edin.

 

Son olarak, abime, yengeme, yiyenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini dilerim. Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı Allah'ın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını dilerim.

 

Oğlunuz Mustafa''

 

Erdal Eren 17'sinde tutuklandı

 

Bir başka isim Erdal Eren. Daha 17 yaşındayken tutuklandı. 13 Aralık 1980’de, 18 yaşından küçük olmasına rağmen idam edildi. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun Mamakta çektiği işkenceyi ve yazdığı dizeleri özellikle dinledik ve unutmadık.

 

Huzur dolu içimde ben sonsuzluğu düşünüyorum, ey sonsuzluğun sahibi sana ulaşmak istiyorum. Durun kapanmayın pencerelerim, güneşimi kapatmayın, beton çok soğuk üşüoyurm.

 

14 Mayıs 1987’de Hüseyin Karamahmutoğlu, sabah namazını kılarken başına vurulan dipçik darbesiyle gencecik yaşında yaşama veda etti.

 

Bu insanlık dışı uygulamaların mağdurlarında bir tanesi de Ertuğrul Günay. 12 Eylül’de hapiste bulunan bakanımız, babasının cenazesine bile katılamadı. Burada rahmetli Türkeş’in 12 Eylül sonrası yaşadıklarından hiç bahsetmiyorum.

 

1992 yılında verdiği bir röportajda, DHP-SHP koalisyonuna neden destek verdiğini söylüyor. 12 Eylül Anayası’nı değiştireceklerine söz verdiler.

 

12 Eylül'de işkencelerle hesaplaşacağız

Keşke bazı parti liderleri vicdanlarına destek vererek dürüstçe konuşsa. Tam 30 gün sonra yine bir 12 Eylül günü bu işkencelerle, milletçe hesaplaşacağız. Gencecik ölümlerle hesaplaşacağız, 17 yaşındaki çocukları yağlı urgana götürenlerle hesaplaşacağız. Mustafa’nın Allah’ından bulurlar dediği gün işte 12 Eylül 2010 günüdür.

Yıllarca 12 Eylül ülkücülerin sesine kulak vermeyen MHP, siz hesaplaşamasanız da biz hesaplaşacağız.

İşte onun için ben MHP’li kardeşlerimden, halkımdan evet bekliyorum. İşte onun için ben CHP’nin şu anda içinde olup, CHP’ye gönül vermiş kardeşlerimden evet bekliyorum.

İşte onun için ben BDP’ye gönül vermiş kardeşlerimden evet bekliyorum. Sadece 12 Eylül için değil, bir daha 12 Eylül yaşanmasın diye evet bekliyoruz. Geçmişi kurtaramasak bile çocuklarımızın geleceğini kurtarabiliriz. Arkadaşlar iade-i itibar olamaz mı?

İnanıyorum ki ülkemin tüm kadınları. Kendi haklarının anayasal güvenceye katılması için bu değişikliğe evet diyecekler. Sadece kadınlar değil erkekler de evet diyecekler. Gençlerimiz, çocuklarımız evet diyecekler. Özürlü yavrularımız için, yaşlılarımız, şehitlerimiz için gazilerimiz için evet diyecekler.

Fişleme gibi, insanlık dışı hukuk dışı demokrasi dışı uygulamanın tarihe kavuşması için milletim evet diyecektir. Burada aklın yolu birdir, mantığın yolu birdir ve o yol evettir.

 

Kılıçdaroğlu'na cevap

CHP, MHP ve BDP kendi tabanlarına hayırı izah edemezken, biz en samimi şekilde neden evet denmesi gerektiğini anlatacağız. Günlerdir 'Hayır' naraları atıyorlar. Şuraya bakın Allah aşkına Yalova’da şunları söylüyor: 12  Eylül sonrasında idam sehpaları kuruldu. İnsanın vicdanı sızlamıyor mu diye soruyor. Evet biz de aynı şeyi söylüyoruz. 16 yaşındaki çocuğun idam sehpasına götürülmesinden rahatsız oluyorsun da neden bu pakete hayır diyorsun.

Şu hale bak. Şecaat arz ederken bunlar böyle sirkatinleri söylüyor. Bunlar neden hayır demek gerektiğini anlatırken, neden evet denemsi gerektiğini anlatıyor. Bizim Anayasa Mahkemesi’nin yanında yöresinde bahçesinde ev tutmamıza gerek yok.

CHP Genel Başkanı diyor ki, bu ara emlakçılığa soyundu. Bize Anayasa Mahkemesi’nin yakınından ev, önce kendisi Anayasa Mahkemesi’nin bahçesine kurduğu gece kondudan bir çıksın. CHP geçen dönemde 113 kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Bu dönem 44 kez. Hadi oraya gece kondu yaptınız, bari arsa sahibini rahat bırakın.

MHP hayır demekle, kendisiyle tarihiyle çelişiyor. Kendisini inkar ediyor.  CHP hayır demekle, kendi tezleriyle raporlarına kendisini inkar ediyor.

BDP, beş kere benim partim kapatıldı diyor. Eeee? Parti kapatmayı zorlayacak bir yasası engellemek için elinden geleni yapıyor. Milletvekillerini oylamaya sokmuyor. Barıştan yanaymış gibi yaparak gerilimi körüklüyor. Demokratik gelişmenin önüne set çekiyor. Soruyorum. Diyorlar ki bu pakette, Kürtlerin lehine olabilecek hiçbir madde yok. Orada kürt adı geçmiyor. Hangi etnik unsurun adı geçiyor? O 27 maddenin hepsinde de benim Kürt kökenli vatandaşlarımın lehine olabilecek her şey var. Yani 73 milyonun hepsi için eşit her şey var.