12 Eylül İngiltere Basın Özeti

12 Eylül İngiltere Basın Özeti

Financial Times, askeri casusluk davasından hapis yattıktan sonra serbest bırakılan Profesör Tayfun Uzbay üzerinden Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra girişilen tutuklama, gözaltı ve görevden alma dalgasını incelemiş.

Başlıkta Uzbay'ın "Bunun bir cadı avı olmasına karşıyım" sözleri var.

Gazete yargılanmadan önce GATA'da Albay rütbesiyle görev yapan farmakoloji profesörü Uzbay'ın askeri casusluk davasında seks işçileri yoluyla subaylardan bilgi toplamakla suçlanan Uzbay'ın, yaşadıklarını Gülencilere bağlama konusunda ihtiyatlı davrandığını söylüyor.

Ancak gazete, Uzbay ve benzer deneyimler yaşayan askeri doktorların maruz kaldıklarının "Yaşlı, İslami din adamı Fethullah Gülen liderliğigndeki gizli dini hareketin elini gösteriyor" diyor.

Financial Times buna karşın dünyanın geri kalanını, yaşamını almaya yaklaşan darbe girişimde Gülen'in rolü olduğuna inandırmakta zorlandığını söylüyor. Buna da kısmen Batı'daki paranoyak otoriter lider imajından kaynaklandığı ifade ediliyor. Gülen hareketinin de yıllar boyunca kaliteli eğitim, inançlar arası diyalog ve İslam'ın daha hoşgörülü bir versiyonunu teşvik ederek bir şöhret edindiği söyleniyor.

Görüşlerine yer verilen Radikal'in eski editörü Ezgi Başaran da "Şu anda bir lobi savaşı var. Washington ve Londra'da Gülencilerin yıllardır halka ilişkiler çalışmaları yaptıklarını biliyorum. Dertlerini otoriter bir Erdoğan'dan çok daha kolay anlatıyorlar" diyor.

Gazete Uzbay ve askeri hastanelerde çalışan benzer isimlerin yaşadıklarının da, Türkiye'deki pekçok kişinin Gülen hareketinden neden hoşlanmadığını ve bir darbe girişiminden daha bulunabileceklerine inandıklarını açıkladığı görüşünde.

Gazete şöyle devam ediyor;

Darbe girişimden bu yana, Türk hükümeti Batı'da alarm zillerinin çalmasına yol açan büyük bir tasfiyeye girişti. 100 binden fazla kişi, ordu, polis, yargı, kamu ve okullardaki görevlerinden alındı. En az 40 bini tutuklandı. Tasfiyeler Stalin Rusyası ve McCharty dönemindeki ABD'dyle kıyaslanıyor. En dikkat çekenlerinden biri Uzbay'ın daha önce Ankara'da çalıştığı hastanedeki 98 kişi hakkında arama emri çıkartılması. Gülenciler bunun Cadı Avı'nın bir parçası olduğunu söylüyor. Hasıl bir devlet doktorları darbe yapmakla suçlayabilir ki? Ancak Uzbay dışındaki mevcut ve eski hastane çalışanları da Gülencilerin askeri hastane ağına sıçdığını söylüyor. Haydarpaya Askeri Hastanesi'nde göğüs cerrahlığı yapan Nurettin Yiyit 'Bir kişi asker ya da pilot olmak istiyorsa, tam anlamıyla sağlıklı olmalı. Askeri hastaneler orduyu şekillendirmekte büyük rol oynuyor' diyor Doktorlar 2002'lerin ortalarından itibaren, hareketin etkinliği arttıkça, haksız terfiler, taciz ve test sonuçlarıyla oynamanın sık görülmeye başlandığını söylüyor"

Ancak gazete, doktorların ifadalerinin doğrulanabilmesine karşın, yaşananların daha büyük bir zorbalık kültüründen doğan sikayetler değil de, Gülenci bir plan olduğunu kanıtlamanın hala çok zor olduğunu söylüyor.

İstanbul'da yaşayan Gülen hareketi uzmanı Gareth Jenkins'in de darbe girişimi planının büyüklüğü düşünüldüğünde, tamamen Gülenciler'in gerçekleştirdiği iddiasını problemli bulduğu belirtiliyor.

Jenkins, "Hala kesin kanıtları olmadığı çok açık. Olsaydı, duymuş olurduk" diyor. Jenkins darbeye karışanlardan bazılarının sertlik yanlısı laikler ve "sadece Erdoğan'dan nefret edenler" olduğunu vurguluyor.

Ilımlıların da itidal çağrısında bulunduğunu yazan Financial Times, bu kesimlerin Gülencilerin yapmakla suçlandığı suçlama dalgalarından kaçınılması çağrısında bulunduğunu ve bunlardan birinin de Prof. Uzbay olduğunu yazıyor. Uzbay "Bu cadı avına karşıyım. Çok sayıda masum suçlu diye yaftalanmış olabilir. Ben bunu yaşadım. Çok zordu. Aynı şeyi başkalarının yaşamasını istemem" diyor.

Guardian'ın dünya haberleri sayfalarında da Ahmet ve Mehmet Altan kardeşlerin gözaltına alınmalarını "Türk 'kan davasında' yeni tutuklamalara öfke" başlığıyla duyuruluyor.

Guardian, gazeteci ve yazar Ahmet Altan'la "önde gelen bir akademisyen" olarak tanımladığı Mehmet Altan'ın tutuklanmalarının Türkiye'de Temmuz'daki darbe girişiminin ardından girişilen tasfiyeler hakkında uluslararası kaygıyı arttırdığını yazıyor.

Gazete, aralarında İtalyan romancı Elena Ferrenta ve Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk'un da bulunduğu 40 yazar, akademisyen ve yayıncının Altan kardeşler, tutuklanan yazarlar ve gazetecilere destek için açık bir mektup kaleme aldığını ve Türkiye'de "hükümetin görüşlerini paylaşmayan en parlak yazar ve düşünürlere yönelik kan davasını kınadıklarını" belirtiyor.

Mektupta "Darbe girişiminin ertesinde hükümetin geçici bir olağanüstü hal ilan etmesi anlaşılabilir. Ancak darbe girişimi McCarthy stili bir cadı avın için bahaneye dönüşmemeli, olağanüstü hal temel haklara, kanıt kurallarına aykırı ve hatta mantığa karşı bir şekilde uygulanmamalı" deniyor.

Haberde görüşlerine yer verilen Altan kardeşlerin avukatı Veysel Ok da müvekkilleriyle görüştürülmediğinden şikayet ediyor.