12 Eylül'de idamla yargılanan AKP'li Selçuk Özdağ: Biz koskoca ülkeye birbirimizi sığdıramadık ama 2.5 metrekarelik hücrelerde birbirimize tahammül etmeyi öğrendik

12 Eylül'de idamla yargılanan AKP'li Selçuk Özdağ: Biz koskoca ülkeye birbirimizi sığdıramadık ama 2.5 metrekarelik hücrelerde birbirimize tahammül etmeyi öğrendik

Eski AKP Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 38. yılı nedeniyle yaptığı açıklamada “Allah bir daha Türkiye'ye o günleri yaşatmasın. Biz koskoca ülkeye birbirimizi sığdıramadık. Ama 2.5 metrekarelik hücrelerde birbirimize tahammül etmeyi öğrendik” dedi.

12 Eylül’de idamla yargılandığı davada, bir yılı tek kişilik hücrede olmak üzere 7 yıl cezaevinde kalan ve işkenceye uğrayan Özdağ, “Darbenin iyisi kötüsü olmaz. Kim yaparsa yapsın karşısında olmalıyız. En kötü demokrasi, en iyi darbeden iyidir” diye konuştu.

Ülkücü kökenli Özdağ'ın 2 Eylül askeri darbesiyle ilgili  yaptığı yazılı açıklama şöyle:

“Türk Silahlı Kuvvetlerinin demokrasiyi içselleştirmiş, millet iradesine, demokrasiye ve Cumhuriyete inanmış askerlerini tenzih ediyorum ama 12 Eylül’de darbeyi yapanlar ve daha sonra işkence edenler darbeci ve cuntacı askerlerdi. Oradaki darbeci ve işkenceci askerlerle, polisler Türk silahlı kuvvetlerini ve Türk Emniyet Teşkilatını temsil etmiyorlardı, başka güçlerin taşeronluğuna soyunmuşlardı. Aynı durum 15 Temmuz’da yaşanan hain darbe girişiminde de geçerliydi. Hepimiz, fikirlerimiz farklı da olsa aynı toprağın çocukları olduğumuzu, aynı rengin tonları olduğumuzu fark ettik. Solcu bir arkadaşımız olan İlyas Aktaş idam sehpasına benim yan hücremden alınıp götürüldü. Giden bir hasım değil, bizim oğlanlardan biriydi aslında. Ülkücü arkadaşımız Fikri Arıkan'ın idamına da maalesef şahitlik ettim. İki ülkücü arkadaşımız Buca Şirinyer Askeri Cezaevi'ne idama götürüldü. 3 solcu arkadaşımız yine aynı cezaevinde idama götürüldüler”.

AĞIR TRAVMALAR GEÇİRDİK

12 Eylül darbesinin üzerinden 38 yıl geçmesine karşın o yıllarda insanlık dışı işkence ve uygulamalara tabi tutulan darbe mağdurlarının birçoğunun yaşadıklarının etkisinden kurtulamadığını ve ağır travmalar geçirdiğini kaydeden Özdağ, “Ben ve arkadaşlarım 12 Eylül’ün karanlık zindanlarında her günümüzü işkencelerle geçirdik. Sadece darbe gecesi, işkencehanede veya hücrede değil cezaevlerinde de işkence gördük. Cezaevinden çıktıktan sonra 28 Şubat’ta darbeyi önleyen ekibin içerisinde görev aldım. 28 Şubat sürecini yaşayarak o süreçte üç sefer Üniversite hocalığından atıldım. Tüm işkencelere, haksızlıklara rağmen direndim ve demokrasiye, insan haklarına inandım. İnancımın karşılığında da her mücadelemin sonunda kazandım. Çeşitli darbe girişimlerinin ardından da hain bir darbe girişimi olan 15 Temmuz’u yaşadık. 15 Temmuz'un darbe girişimine karşı bir başat rol oynadığıma inanıyorum. Toplumu ve siyasetçileri bu yapıya karşı dikkatli olmaları konusunda, “Dikkat edin ihtirasları hizmetlerinin önüne geçiyor. Siyasetçiyi terbiye etmek istiyorlar” şeklinde uyararak bunların aleyhine çok konuşmuş ve bu konuda da bir siyasetçi, bir vatandaş, bir Müslüman olarak samimi bir şekilde bunu dile getirmiş vatan evladıyım.