12 Mart döneminde Sıkıyönetim Mahkemesi hâkimiydi, hiç idam kararı vermedi: Bir yargıç abidesiydi

12 Mart döneminde Sıkıyönetim Mahkemesi hâkimiydi, hiç idam kararı vermedi: Bir yargıç abidesiydi

12 Mart döneminde İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nin kıdemli hâkimi olarak görev yapan ve hiç idam kararı vermediği için mahkemesi lağvedilip, Erzurum’a sürülen Remzi Şirin, 95 yaşında yaşamını yitirdi. 29 Ocak günü hayatını kaybeden 68'lilerin 'Remzi Baba'sı, dün Karşıyaka Mezarlığı'nda defnedildi. Aynı dönemde avukat olarak görev yapan Kaşif Töre Ağanoğlu, Şirin’i “Bir yargıç abidesiydi” diye andı. 

Bianet’ten Elif Akgül’e konuşan Ağanoğlu, “O dönemde askeri yargıçların hepsi inanılmazdı. Remzi Şirin olsun… Coşkun Dündar olsun… Askeri mahkemelerde yaptığımız avukatlığı başka hiçbir yerde yapmadık” dedi. Dönemin yargıçlarının hukukçuluğuna vurgu yapan Ağanoğlu “Söz kesmiyorlardı, dilekçeler sonuna kadar okunuyordu. Bir ceza yargılamasını en ince ayrıntılarıyla inceleyip öyle karar veren insanlardı” ifadelerini kullandı. 

"Askeri hâkimler, savcının eline iddianame diye verilen kağıdı paramparça ederdi"

12 Mart döneminde idama direnen yargıçların da tehdit edildiğini buna rağmen hukukçu çizgilerini koruduklarını belirtip şunları ekledi:

“Askeri mahkemeler ABD’den tercüme edilmiş bir yasadır. Savcının eline iddianame diye bir kağıt verilirdi o kadar. Ama o askeri hakimler o iddianameyi paramparça ederlerdi. Ama 12 Eylül’den sonra Kenan Evren savcıların eline bir kağıt tutuşturdu, o kağıt da olduğu gibi mahkemelerden geçmeye başladı. Bugün de durum böyle.”

Ağanoğlu tanık olarak katıldığı Stuttgart İstinaf Mahkemesi’ndeki bir duruşma anısını da şöyle anlattı:

 “Tanıklığımı bitirdim, ‘size iyi günler ve başarılar diliyorum’ dedim. O Bavyeralı, Neron gibi saçını öne taramış hakim kalktı ve ‘Siz kimsiniz de bana başarılar diliyorsunuz’ dedi. Bugün Türkiye’de böyle hakim var mı?”

Remzi Şirin kimdir?

12 Mart döneminde İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nın kıdemli hâkimiydi. Şirin'in başında bulunduğu İstanbul 1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi, 12 Mart döneminde en son 83 sanıklı denizci subayların yargılandığı ve 67'sinin idamı istenen davada sanıkların 72'si hakkında beraat, diğerleri hakkında da çeşitli hapis cezaları verdi. Şirin'in mahkemesinde yargılanan denizci subaylar arasında Milli Birlik Komitesi üyesi İrfan Solmazer, eski DEV-GENÇ Başkanı Atilla Sarp, Ali Kırca, Sarp Kuray, Erol Bilbilik, Ruhi Koç gibi isimler yer alıyordu.

Hiç idam cezası vermemiş olması darbe yönetiminin dikkatini çekti. Tehdit edildi, daha sonra mahkemesi lağvedildi. Erzurum’a sürüldü.

Remzi Şirin, Nokta dergisine verdiği bir röportajında “41 sene 5 ay hizmetim var. İdam kararı vermedim. Ne demirbaş ne de şahsi bir tek kalem kırmadım” demişti, Cumhuriyet’te yayınlanan röportajındaysa cezaevine gittiğinde kendisine “Remzi Baba” diye seslenildiğini anlatmıştı.

Deniz Gezmiş için: O çocuk, dört tane Amerikan Coni'sini kaçırmış da ne yapmış?

Aydın Çubukçu'nun "Bizim 68" adlı kitabında da Şirin, Deniz Gezmiş'e yönelik şu ifadeleri kullanmıştı:

"(…) O delikanlıların, o yürekli insanların kılına dahi kıyamam ben şahsen. Deniz Gezmiş'in duruşmasında bulunmadık, yani bizim bölgeye düşmedi. O çocuk, dört tane Amerikan Coni'sini kaçırmış da ne yapmış? Birasını içirmiş, köftesini yedirmiş, bırakmış, ondan sonra idam! İş mi bu yani? Çolakoğlu diye bir albay arkadaş vardı. İdamdan sonra Kolordu'da nöbetçi amiri. İdamlardan sonra babası, oğlunun eşyalarını almaya gelmiş komutanlığa, Şeref Çolakoğlu'ndan dinledim. Yani insanın kendini tutması imkansız. O baba, oğlunun gömleklerini, eşyalarını bağrına basa basa ağlıyor... İş mi bu şimdi?

Allah bu millete bir daha göstermesin. Adaletten kanundan kimseyi ayırmasın. Ben o çocukların hiçbir zaman idamlık bir fiillerini görmedim. Bugün de görmüyorum."