Bielefeld'de yayımlanan Westfalen-Blatt adlı gazete Ukrayna'nın doğusundaki iki idari bölgede yapılan bağımsızlık oylamalarını şöyle yorumluyor.
“Gerçek referandumun böyle olamayacağını Batı da biliyor, ülkesinde böyle bir şeye tahammülü olmayan Vladimir Putin de biliyor, maksatları gövde gösterisi yapmak olan ayrılıkçılar da. Doğu Ukrayna'daki oylama, hür ve adil oylamanın her türlü özelliğinden yoksundu. Dolayısıyla sonucunu da dikkate almaya değmez. Rastgele yapılan sokak anketleri ne kadar bütünü temsil edemez ise, Rusya yanlısı eylemcilerin sözde referandumu da gerçek niyetlerini ortaya çıkarmak açısından o kadar önemlidir. Oylamaya demokratik özellik kazandırma çabaları sonuç vermedi. Oylamaya herkes katılmadığı gibi, Rusya'ya sempati beslemekle birlikte Rusya tarafından yutulmak istemeyen Ukraynalıların olduğu da unutulmamalı. Meşru olmayan referandumdan yapıcı sonuçlar çıkartmak Kiev yönetiminin elinde. Ukrayna hükümeti oylamayı ülkenin doğusunu ilgilendiren bir anket addedip, onlara daha fazla özerklik tanıyabilir."
Magdeburg'da yayımlanan Volksstimme gazetesi Amerikan yönetiminin Ukrayna'daki angajmanının vahim sonuçlara yol açabileceğine dikkat çekiyor:
“Ukrayna krizinde tansiyonu Moskova değil, Kiev düşürebilir. Ukrayna başkentinin muhatabı ABD olmuşa benziyor. Bu durum Avrupa Birliği'nin işine gelemez. Ne yazık ki AB Kiev'deki geçici yönetimin tecrübesiz aktörleri üzerinde nüfuz kurmayı başaramadı. Ayrılıkçıları hedef alan askeri harekât derhal durdurulmalıydı. Her ölü anlaşmazlığı daha da büyütmekten başka bir şeye yaramaz. Washington, Kiev yönetimini hizaya getirmek yerine operasyonu üstlendi. Krize karışmanın vahim sonuçlar doğuracağı belliydi. Blackwater lejyonerlerinin Kiev tarafından silah başına çağrılan gönüllülerle birlikte çarpışması ülkeyi ateşe atabilir. AB Dışişleri Bakanları ise toplanıp, Putin'e boş yere uygulanacak yeni yaptırımları görüşecekler. Ukrayna'yı kısa zamanda barışa kavuşturma stratejisi böyle olmaz.”
Süddeutsche Zeitung, Sudan'ın güneyindeki gelişmeleri ele aldığı yorumda Güney Sudan adlı genç devleti bekleyen tehlikeye vurgu yapıyor.
“Milyonlarca Sudanlı, tarafların anlaşmak istediğini onlardan kaçarken öğreniyor. Yeni bir anayasa hazırlanacağı ve Güney Sudan'da seçim yapılacağı duyuruluyor. Ama bu şartlar altında yapılacak hilesiz bir seçim bile demokratik sayılmayı hak edemez. Bu durumda Güney Sudanlılar iç savaşta hayatlarını tehdit eden ve zaten aralarında uzlaşmak isteyen iki lider arasında tercih yapmak zorunda kalacaklar. Ateşkesin kalıcı olacağı zaten şüpheli. Şüphe götürmeyecek bir şey varsa, o da, 2011 yılında doğan demokratik Güney Sudan devletinin kısa tarihinin şimdilik nihayete ermiş olmasıdır.”
Südwest Presse adlı gazete Cumartesi günkü karşılaşmalarla sona eren Alman lig sezonunu şöyle değerlendiriyor:
“Bundesliga sezonu profesyonel Alman futbolunun üç sınıfa ayrılmaya başladığını gösterdi. Bayern Münih en erken şampiyonluk ilan etme rekoru kırarak zirvenin keyfini çıkardı. Küme düşen Braunschweig ve Nürnberg ile bu hafta son şansını kullanacak olan Hamburg adeta çakıldılar. Zirve ile düşme hattı arasında geniş bir orta sınıf oluştu. Bundesliga uzun zaman Avrupa'nın diğer liglerine kıyasla oldukça ahenkli bir lig olmuştu. Futbol kulüpleri arasındaki farkın bu kadar açılmış olması tehlike doğurabilir. Futbol tutkusu henüz azalmış değil. 2013/14 sezonu, 51 yıllık lig tarihinin tribünlere en fazla seyirci çeken ikinci sezonu oldu. Ama büyüklerle küçükler arasındaki fark açılmaya devam ederse futbol heyecanı yerini can sıkıntısına bırakır.”