Die Welt gazetesi son günlerde yeniden tırmanan İsrail-Filistin gerginliğini yorumlarken, şiddetin artmasından her iki tarafın yöneticilerini sorumlu tutuyor."Bir şiddet dalgası ile İntifada arasındaki en önemli fark, birincisinin geçici diğerinin ise kalıcı bir olağanüstü durum olduğudur. Bölgede son yıllarda var olan sükunet, pragmatik Filistinlilere barışçıl yollarla bir devlet kurabilecekleri umudu verilmesi ve aşırılık yanlısı militanların terörle ilerleme sağlama umudunun yok edilmesi ile sağlandı. Filistinli savaşçıların gözlerinde yanan ateş sönmüştü. Şimdi ise Batı Şeria’da gezenler yine çakmak çakmak gözler görüyorlar. Bunun vebali her iki tarafın yöneticilerine aittir. Sonuç olarak Kutsal Topraklar’ın zor zamanların arefesinde olduğu endişesini taşıyoruz. Bu zaman sona erince, ikinci İntifadan sonra olduğumuz noktaya geleceğiz yine. Tek fark, bu kez daha fazla mezar kazılmış olacak."
Frankfurter Rundschau gazetesi ise Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Zirvesi’ne ev sahipliği yapan Çin‘in artan öneminini irdeliyor:"Çin kendini dünya için bir çalışma atölyesi olarak görüyor. Gerçekten de bu ülke sadece nefes kesen ekonomik büyümesi ile değil farklı noktaları ile de irdelenmeye değer. Avrupa için Çin zorlu bir konu olmaya devam ediyor. Sadece tarihsel ve kültürel açıdan bu denli değişik ve anlaşılması zor göründüğü için değil. Tam tersine Çin, bu farklılıkları giderek daha cesur şekilde ön plana çıkarıyor, ama diğer yanda Batı'nın damgasını vurduğu 'hukuk devleti' ya da 'demokrasi'‘ gibi kavramlardan vazgeçmiyor. Lisans ve siyasi bağlamda yaşanan yanlış anlamaları Çin bilerek gidermemekte. Batı şunu bilmeli ki, Çin Batılı ülkeler ile aynı kavramları kullanırken aynı şeyleri söylemiyor."
Aynı konuyu işleyen Saarbrücker Zeitung gazetesi de Çin’in sadece halkına değil tüm dünyaya kendini bir model olarak sunmaya başladığını savunuyor:"Çin hükümeti, sadece kendi halkına pembelere bürünmüş bir ‚Çin Rüyası‘ sunmakla kalmadı, şimdi de dünyaya kendisinin refah motoru olduğu bir ‚Asya-Pasifik Rüyası’ göstermek istiyor. Pekin hem kendini sevdirmeye çalışıyor, hem de sarmalıyor. Bu sarılmaya karşılık vermek istemeyenler ise Çin'in kaslarını sert bir şekilde hissediyorlar. Ülke neredeyse tüm komşuları ile toprak sorunu yaşıyor. Filipinler ile görüş ayrılığı yaşandığında savaş gemileri yola koyuluyor. Japonya’ya doğru savaş uçakları havalanıyor. Büyüklüğü ve şanı ile içeride milliyetçiliği tetiklediği için etrafındaki devletleri tahrik ediyor, onları korkutuyor."
Lüksemburg’da bulunan Avrupa Adalet Divanı’nın, Almanya’da yaşayan ve işsiz olduğu için bu ülkede sosyal yardım almak isteyen bir Romanya vatandaşının sözkonusu talebini geri çevirmesi ile ilgili kararı, Alman basınında geniş yankı buluyor. Münchner Merkur gazetesi karardan memnun:"Avrupa cömert bir yer ancak eceline susamış ya da tamamen delirmiş değil. Avrupa Adalet Divanı da, Almanya’da yaşayan ve pek çalışma heveslisi olmadığı anlaşılan bir Rumen kadının sosyal yardım talebini reddederek, sevindirici bir açıklıkla bunu ifade etti. Öyle görünüyor ki Lüksemburglu hakimler alınacak her türlü farklı bir kararın Avrupa Birliği’ni kökten değiştireceğini ve Avrupa karşıtlarının saldırıları karşısında savunmasız bırakacağını gördüler. İş yeri seçimi serbestliği, sosyal yardım alınacak yerin seçiminin serbestliği demek değildir. Mahkeme böylece Avrupa Birliği içindeki göç ile ilgili olarak serbest dolaşım ilkesinin yanına bir ilke daha koymuş oldu. Umalım ki Almanya bu karar ile Avrupa’nın sosyal yardım dairesi olma kaderinden kurtulmuş olsun. Geriye sadece Almanya Sosyal Mahkemeleri’nin, Avrupa Adalet Divanı ile paralel kararlar vermesi kalıyor."