Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın AKP'ye yönelttiği "metal yorgunluğu" eleştirisi sonrası il ve ilçe teşkilatlarında başlayan "istifa" sürecinin, milletvekillerine kadar uzanacağını iddia etti.
"Değişim il, ilçe başkanları ve belediye başkanları ile sınırlı kalmayacak. Bazı milletvekillerinin de partiden istifa etmesi gerektiği gündeme gelecek" diyen Takan, "Saray kaynakları, 'temizlik' konusunda 'reis'in ne kadar kararlı ve gözü kara olduğunu uzun uzun anlatıp 'geri dönüş yok' diye eklediler" ifadesini kullandı.
Ahmet Takan'ın "Belediye başkanlarından sonra sıra kimde?" başlığıyla yayımlanan (7 Ekim 2017) yazısı şöyle:
Ankara'nın siyasi kulisleri yıkılıyor. İnanın bana, bir gram abartmıyorum. Ne çapulcu başının gayrimeşru referandumu, ne uygulanacağı iddiada kalan yaptırımlar, ne ekonomik kriz, ne MTV zammı, ne TEOG ne de terörle mücadelede hâlâ vermeye devam ettiğimiz şehitler... Akşam yatıyoruz; Melih Gökçek, Edip Uğur istifa etti mi?.. Sabah kalkıyoruz; istifası istenen belediye başkanları listesine yenileri eklendi mi yeni bir gelişme var mı?.. Acaba kimlerin daha kellesi gidecek veya kurtarabilecekler var mı?.. Devletin milletin bekası rafa kalktı. Kişilerin ikbalinin derdine düştük!..
R. Erdoğan'ın Tahran'a gerçekleştirdiği kritik ziyaretin ardından ayağının tozuyla Ankara'ya döner dönmez MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yaptığı 40 dakikalık zirve bu tozlu dumanlı ortamda haliyle gözlerden kaçtı. Başı sonu toplamda 40 dakika süren ikili zirvede neler konuşulup neler görüşülmüştü acaba?.. Zirve ile ilgili olarak taraflardan herhangi bir resmi açıklama gelmedi ama "Kuzey Irak", "Suriye" başlıklarının görüşüldüğü tahminleri yürütüldü. Esasında istifa kasırgasından bir kafamızı kaldırabilseydik, üstelik İran dönüşü 40 dakika gibi bir sürede Kerkük'e gönderileceği iddia edilen 5 bin Ülkücü için bile bu zamanın yeterli olmayacağını şıp diye bilebilirdik. E peki o zaman 40 dakikada ne konuşulur?.. Seçim barajının düşürülmesi mi?.. Uyum yasaları mı?.. Onlar da olamaz. Zaten bu soruların cevabı belli. Erdoğan, Bahçeli'nin seçim barajının düşürülmesine ilişkin teklifini reddetmişti. Yeni bir gelişme olduğunu sanmıyorum. Bahçeli uyum yasalarına kayıtsız şartsız destek vereceğini açıkladığı için bu konuda kanun maddelerini masaya yatırıp zaman kaybına da gerek yok. Burada es verelim... Devam edelim, AKP'deki istifa kasırgasına;
"Metal yorgunluğu" gerekçesiyle AKP'de sadece il ve ilçe başkanları ve belediye başkanları mı değişecek?.. Hayır!.. Acaba niye, AKP'li milletvekilleri tüm bunlardan muaf mı kalacak diye sorulmuyor? Hatırlar mısınız? Bir ara gündemde olan ve itina ile üstü örtülen "ByLock"cu milletvekilleri vardı... Şimdi sıkı durun!.. Ankara, önceki gün, gece sarayda yaklaşık 2 saat süren R. Erdoğan-Melih Gökçek görüşmesine kilitlendiği ve "müze" açıklamalarına tebessüm bırakıldığı heyecanlı saatlerde çok ilginç bir iddia ile çalkalandı. Görüşmenin perde arkası ile ilgili bilgi alabilmek için ulaştığım saray kaynakları, Melih Gökçek'in biletinin kesilmesi durumunda hiç bir değişiklik olmadığının ısrarla altını çizerken "bu iş biraz tavsadı hepsi o kadar" ifadesini kullandı. Saray kaynakları, bugün Afyon'da başlayacak AKP kampı için şok bir iddia ortaya attılar. Şöyle;
"Değişim il, ilçe başkanları ve belediye başkanları ile sınırlı kalmayacak. Bazı milletvekillerinin de partiden istifa etmesi gerektiği gündeme gelecek."
Nedeni sordum, "ByLock" dediler. Sayı istedim... Önce belirtmek istemediler ama "123" olarak iddialarında ısrar ettiler...
Şoke olmadım desem yalan olur!.. Saray kaynakları, "temizlik" konusunda "reis"in ne kadar kararlı ve gözü kara olduğunu uzun uzun anlatıp "geri dönüş yok" diye eklediler. "Bunun sonu erken seçime gitmez mi" diye rutin soruyu tekrar ettiğimde "15 Temmuz 2018" olasılığının daha da kuvvetlendiğini belirttiler.
AKP'den istifası isteneceği iddia edilen milletvekili sayısının "123" olması bana olduğu gibi size de çok abartılı gelebilir. Ancak şöyle bir fikir jimnastiği yapmakta fayda var;
Doğru-yanlış bilemem!.. AKP'den her kademede silkelenen isimlerin üstüne "FETÖ" algısı yapıştırılmış vaziyette. Oluşan genel algı içinde kimse bunun aksini tartışmıyor bile. Diğer taraftan iç siyasette muhalefet odaklarına yapılan türlü hamleler. Son örneği, Fatih Erbakan aracılığıyla Saadet Partisi'ne uygulanan haciz ve baskı işlemleri.. R. Erdoğan kendisine artı getireceğine inandığı her türlü hamleyi yapıyor "aklanma" algısını oturtmaya çalışarak. Şöyle bir düşünün... Üzerine "FETÖ" yaftası yapıştırılmış hangi milletvekilinin, il ve ilçe başkanının, belediye başkanının bir daha kımıldama şansı var?.. Bir başka partiye geçerek siyaset yapma şansı kalır?..
AKP Afyon kampında, salonların kapıları kapanınca hararetin kaplıca suyunun ısısının çok üstüne çıkacağı kesin. Olan bitenlere tepki gösterip Erdoğan'ı yüzüne karşı eleştirebilecek bir yiğit var mı?.. Hiç sanmıyorum...
Es verdiğimiz yere dönelim. 40 dakikalık Erdoğan-Bahçeli zirvesine bir de bu pencereden bakmanızı öneririm. Unutmayın!.. Doktor Devlet Bahçeli, Erdoğan'ın can simididir!..
Son not; Siyaset kulislerinde Melih Gökçek'in ardından yerine kimin oturtulacağı çok merak ediliyor. Bence orada çok merak edilecek bir şey yok. Sürpriz Balıkesir'de olacak gibi. Edip Uğur'un yerine Karesi Belediye Başkanı Yücel Yılmaz'ın getirileceği saray kaynaklarında konuşuluyor. Eğer bu gerçekleşirse AKP içinde millî görüş kökenliler sevinç çığlıkları atacaklar!..(Son cümlede ironi yaptım-aht-)