Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın HDP'nin kapatılması istemiyle hazırladığı iddianame ile 13 yılın ardından ilk kez bir siyasi parti hakkında kapatılması istemiyle dava açılmış oldu. 2008'de AKP'nin kapatılmasını isteyen başsavcılık, 13 yıl sonra bu kez HDP için bu talepte bulundu. Dava, defalarca HDP'nin kapatılması için çağrı yapan MHP'nin büyük kurultayından bir gün önceye rastladı. HDP, kapatma davası öncesi kendini feshedebilirse dava düşecek. Ancak bu imkânı bulamazsa 15 üyeli Anayasa Mahkemesi'nin 10 üyesinin kapatma yönünde oy kullanmasıyla HDP kapanacak ve yöneticilerine siyasi yasak konulabilecek.
TIKLAYIN - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, HDP'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı!
3 Kasım 2002'de iktidara gelmesinden bu yana af ve parti kapatılmasına karşı olduğunu açıklayan AKP'nin tavrı, MHP ile yapılan Cumhur İttifakı'ndan sonra değişti. Önce af düzenlemesi yaşama geçirildi. 2010'daki anayasa değişikliği sonrası yargıdaki hâkimiyeti artan AKP'nin vaatlerine paralel biçimde, o dönemden sonra hiçbir parti hakkında kapatma davası açılmadı. Ancak HDP'ye açılan dava ile yeni bir dönem başlamış oldu.
HDP'den önce kapatma davasına son olarak AKP hedef olmuştu. 13 yıl önce, dönemin Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya AKP'nin kapatılması istemiyle dava açmış, Anayasa Mahkemesi, ‘laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldiğine' hükmettiği AKP'yi kapatma yerine Hazine yardımından yoksun bırakma ile cezalandırmıştı. Bu tarihten sonra yeni bir kapatma davası açılmadı.
2010'daki anayasa değişikliği ile parti kapatmanın yasaklanması yönünde düzenleme getirilmek istenildi ancak Meclis'ten bu düzenleme geçmedi.
Türkiye'de HDP'den önce son kapatma davası 2008'de AKP'ye açılmıştı. Hakkında 2007'de kapatma davası açılan DTP de kapatılan son parti olmuştu.
Anayasa Mahkemesi ise 2008'den sonra HDP ile aynı çizgideki DTP ve DEHAP kararlarına imza attı. 2009'da DTP'nin kapatılmasına karar veren mahkeme, 2010'da DEHAP davasında partinin kendini feshetmesi nedeniyle davayı düşürdü.
AYM, bu kararla birlikte kritik bir karar daha verdi. 2010'da, Anayasa Mahkemesi, DEHAP davasında Siyasi Partiler Yasası'nın (SPY) 108'inci maddesini iptal etti.
Söz konusu madde, özetle, "hakkında kapatma davası açılan bir parti, bu dava sırasında kapanma kararı alır ise, bu kararın, yargının kapatmaya ilişkin hükmünün sonuçlarına etkili olamayacağını" içeriyordu.
Bu düzenleme iptal edildikten sonra yerine bir başka düzenleme de yapılmadı. Bu nedenle, HDP, hüküm verilmeden önce kendisi için "kapanma" kararı alırsa, söz konusu dava konusuz kalacak. Mahkeme, tıpkı hakkında dava açılan sanığın ölmesi halinde davanın düşürülmesi gibi, kapatma davasını da düşürecek. Kapanma kararı alan partinin, aynı isimle yeniden kurulmasında ise bir engel bulunmuyor.
Ancak Yargıtay Başsavcılığı, HDP'nin kendisini feshetme/kapatma kararını alabileceği parti genel kurulunun yapılmaması için ‘ihtiyati tedbir' ister ve Anayasa Mahkemesi bu talebi yerinde görürse dava sürecek.
15 üyeli Anayasa Mahkemesi'nin, kapatma kararı alabilmesi için karar oturumuna katılan üyelerin üçte ikisinin oyu gerekiyor. Tüm üyeler katılırsa HDP'nin kapanması için 10 üyenin oyu gerekecek. Eylemleriyle kapatma kararına yol açan HDP'lilere de 5 yıl süreyle siyâset yasağı verilebilecek. Anayasa Mahkemesi, ‘temelli kapatma' yerine, davaya konu edilen fiillerin ağırlığına göre Hazine yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakma kararı vermeye de yetkili.
2010'daki anayasa değişikliği uyarınca olası bir kapatma kararında, siyasi yasak alan isimlerin milletvekilliği düşmüyor.
Bu nedenle AKP ve MHP'nin dokunulmazlıkları kaldırarak yargılamaların yapılması, mahkûm olan isimlerin vekilliğinin düşürülmesi yolunu izleyebileceği söyleniyor.
Anayasaya göre, Meclis'te üye tamsayısının yüzde 5'ine tekabül eden 30 ismin vekilliği düşer ya da 30 sandalye eksilirse ara seçim yapılması zorunlu. Kulislerde, bu yolun izlenerek ara seçim yerine erken seçim kararı alınabileceği, HDP'nin kapatılması sonrasında erken seçim yapılmasının tasarlandığı yolundaki iddialar da konuşuluyor.