Mannheimer Morgen gazetesi Suriye’de dördüncü yılını dolduran iç savaşa yönelik şu yorumu sunuyor okurlarına:
“Başlangıçta söz konusu olan bir diktatörlük sisteminde daha fazla demokrasi talebiydi. Aradan geçen dört yılda, ülkede yaşananlar 21. yüzyılın en kanlı krizlerinden birine ve insani bir felakete dönüştü. Peki, nasıl çözüm bulunacak? Askeri müdahale ile mi? Batı buna karşı. Amerikalılar istemiyor, Avrupalıların ise gücü yok. Silah sevkiyatları ise - haklı olarak - düşük seviyede seyrediyor. Ve krizin çözümü için Batı’nın Rusya ile görüş birliğine varması ise tamamen olasılık dışı. Durum tam bir felaket.”
Bugün Brüksel’de Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile biraraya gelecek olan Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras, ülkesinin Nazilerin Yunanistan'ı işgali sırasında yol açtığı hasar için Almanya'dan yeterli tazminatı almadığını söyleyerek savaş dönemi borçları konusunu yeniden gündeme getirmişti. Märkische Oderzeitung'un konuyla ilgili değerlendirmesi özetle şöyle:
“Tsipras şimdi savaş tazminatı konusunu gündeme getiriyor. Tabii ki geçmiş hakkında ve geçmişte yaşananların sonucu olarak Almanların üstlenmesi gereken sorumluluklar hakkında konuşulabilir. Ancak AB ve NATO partneri Yunanistan’ın konuyu sadece siyasi şantaja alet etmek için kullanması dikkat çekici. Kendilerine yardım edebilecek olanların ve yardım etmek isteyenlerin suratına sürekli tokat atan yalnızca Atina'daki dostlar.”
ABD'de geçen yıl 18 yaşındaki bir Afro-Amerikalının polis tarafından vurularak öldürülmesinin ardından gündeme gelen Ferguson’da sular durulmuyor. Protesto gösterisi sırasında açılan ateşte iki polis vuruldu. Frankfurter Rundschau ABD’deki gelişmeleri ve ırkçılık tartışmalarını taşımış bugünkü yorum sütununa:
“ABD’deki ırkçı şiddet sarmalı ürkütücü derecede hızlanıyor. Geçen aylarda ve haftalardaki çok sayıda siyahî kurbanın ardından, şimdi iki beyaz polis Ferguson’daki bir gösteri sırasında vuruldu. Bu polislerin son kurbanlar olmayacağından endişe ediliyor. Atmosfer gergin. Gösterilerde “Adalet yoksa huzur da yok” sloganları atan birçok kişi, artık işi sadece sözde bırakmamakta kararlı görünüyor. Bunun suçlusu, köleliğin kaldırılmasından 150 yıl ve eşit vatandaşlık haklarının verilmesinden 50 yıl sonra bile hâlâ mevcut olan yapısal ırkçılık.”
Euro para biriminin dün ABD Doları karşısında son 12 yılın en düşük değerine gerilemesinin ardından Hamburger Abendblatt yorum sütununu zayıf Euro'ya ayırmış:
“Avrupa Merkez Bankası’nın ayda 60 milyar euroluk kamu tahvil alımlarına başlaması, aralıksız doping etkisi yapıyor ve çok kötü sonuçları olabilir. Bu tahminde bulunmak için ekonomi tarihine bir göz atmak yeterli. Almanya, sürekli değer kazanan güçlü bir para birimine sahip olmasına rağmen yıllarca ihracatta dünya şampiyonu oldu. Güçlü Mark'ın baskısıyla Alman ekonomisi sürekli daha iyi, daha kaliteli, daha yenilikçi olmaya çalıştı. Bir zamanların önde gelen sanayi ülkelerinden İtalya'nın ekonomisi ise durgunlaştı.”