Bankacı kadın, mesai saatleri içerisinde bol paça pantolonuna takılan topuklu ayakkabısı yüzünden merdivenden düşerek yaralandı. Olayın iş kazası olduğunu iddia eden kadının, hukuk mücadelesi 14 yıldır sürüyor.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, "İş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyeti raporuna göre de davalı ve davacının iş kazasının oluşumunda yüzde 50 oranında kusurlu oldukları, davalının kusur oranına göre 77 bin 520 TL'lik maddi zarardan sorumlu olduğu belirtilmiştir. Manevi tazminat isteminin de kısmen kabulü ile 40 bin TL manevi tazminatın iş kazası tarihi olan 14.12.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir." denildi.
Olay, 2006 yılında özel bir banka şubesinde meydana geldi. Bol paça pantolon ve topuklu ayakkabıyla mesaiye gelen bankacı, hayatının şokunu yaşadı. Müdürün odasından masasına dönmek isteyen kadın bir anda bol paça pantolonuna takılan uzun topuklu ayakkabısı nedeniyle merdivenlerden yuvarlandı. Yaralanan kadın olay yerine gelen 112 acil Servis Ambulansı ile hastaneye kaldırıldı. Raporlu bulunduğu sürede işten kovulan genç bankacı, mağduriyetini yargıya taşıdı. İş yerinde topuklu ayakkabılar için gerekli tedbirin alınmadığını öne süren bankacı kadın, İş Mahkemesi'nin kapısını çalarak olayın iş kazası olduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat talep etti.
Tarafları dinleyen Mahkeme, davacı kadının mesai saatleri içerisinde topuklu ayakkabı sebebiyle merdivenden düşmenin iş kazası olduğuna hükmetti. Davalı banka kararı temyiz edince devreye giren Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, davacının iş yerindeki merdivenlerden, üzerinde bol paçalı pantolon ve sivri topuklu ayakkabı bulunduğu halde inişi esnasında düşmesini tamamen kendi kusurundan olduğuna hükmederek kararı bozdu.
Mahkeme, yeniden yapılan yargılamada ilk kararda direnince devreye bu kez Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Kararda; davacının, davalı bankada merdivenden düştüğü, iş kazası sonucunda ayağında kırık oluştuğunu ve bu nedenle sağlık raporu aldığını, raporlu iken iş sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek tazminat talebinde bulunduğu hatırlatıldı.
Davacının; Yüksek Sağlık Kurulu raporu ve Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporuna göre yüzde 36,2 oranında malûl kaldığına dikkat çekilen kararda şöyle denildi:
"İş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyeti raporuna göre de davalı ve davacının iş kazasının oluşumunda yüzde 50 oranında kusurlu oldukları, davalının kusur oranına göre 77 bin 520 TL'lik maddi zarardan sorumlu olduğu belirtilmiştir. Manevi tazminat isteminin de kısmen kabulü ile 40 bin TL manevi tazminatın iş kazası tarihi olan 14.12.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin bozmasıyla mahkeme ilk kararında direnmiştir."
Davalı bankanın mahkemeye sunduğu 'İş Kıyafeti Uygulama Esasları'nın davacıyı haklı konuma getirdiği vurgulanan Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararında şu ifadelere yer verildi:
"Özel Daire bozma kararında davacı işçinin kaza tarihinde bol paçalı pantolon ve sivri topuklu ayakkabı giymek suretiyle meydana gelen kazada ağır kusuru bulunması sebebiyle illiyet bağının kesildiğinden söz edilerek davalı işverenin kazadan dolayı sorumlu tutulamayacağı belirtilmiştir. Ancak davalı işverenin İş Kıyafeti Uygulama Esasları bu tespiti doğrulamamaktadır.
Zira, belirtilen düzenlemede iş kadının nasıl giyinmesi gerektiği belirtilmiş olup, bu belirleme gereğince de davacı işçinin kaza gününde giymiş olduğu kıyafet ve ayakkabının iş yeri için belirlenen esaslara uygun bir kıyafet olduğu anlaşılmaktadır. Kıyafetlerin ve ayakkabıların banka içinde olası düşmeyi önleyici şekilde giyinilmesi konusunda çalışanlara gerekli uyarıda bulunulmadığı, gereken iş güvenliğine dair eğitim, gözetim ve denetim görevinin davalı işverence yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle, eldeki davada davacının meydana gelen kazada ağır kusuru bulunduğundan bahisle illiyet bağının kesildiğinden söz edilemez. Hâl böyle olunca, yerel mahkemece açıklanan hususlara değinilerek verilen direnme kararı usul ve yasaya uygundur.Ne var ki, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir."