14.07.2015 Alman basınından özetler

14.07.2015 Alman basınından özetler

Frankfurter Allgemeine Zeitung, bundan sonra neler olacağına dair üç senaryoya değiniyor.

"Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nde kalabilmesi için salı gününden itibaren Atina’daki parlamentonun alacaklıların isteklerini görüşmesi ve onaylaması gerekiyor. Üç senaryo mümkün görünüyor: Eğer Tsipras birkaç gündür fiilen mevcut olan büyük koalisyonu, yasama döneminin sonuna kadar ülkeyi yöneten ve vaat edilen reformları hayata geçiren bir “ulusal kurtuluş hükümeti”ne dönüştürebilirse, bu Yunanistan için en iyi çözüm olur. Bundan daha az iyi olan ise; sonbaharda yeniden seçime gidilmesi, sonucun belirsizleşmesi ve ülkenin yeniden felce uğraması olur. En kötü senaryo ise Tsipras’ın, partisinin komünist kanadının ağırlığından kurtulamadan bir azınlık hükümetine dayanması olur. Tsipras’ın ilk senaryoyu başarması gerekiyor. Ancak bu şekilde inandırıcılık kazanabilir."

Nürnberger Nachrichten gazetesinin yorumunda ise adil uzlaşma sanatının Avrupa'yı terk ettiğini vurgusu yapılıyor.

"Müesseseler, aslında bağımsız bir devletin politikasını dışarıdan belirlemeyi, hiçbir zaman bu derece hararetli bir biçimde denememişti. Ama bu, Euro’nun baştan beri mustarip olduğu bir temel probleme gerçekten işe yarar bir çözüm olamaz: Bir ekonomi ve para birliği, politik bir birlik olmadan uzun süreli işlemez. Bu, kesinlikle doğrudur. Ancak bu doğrudan, söz konusu politik birliğin yerini, Brüksel veya Berlin’den bir dikta ile doldurma sonucunu çıkarmak ise tam da tüm Avrupa karşıtlarının beklediği bir metottur. Çünkü onların ekmeğine yağ sürer. Adil bir uzlaşma sanatı, Avrupa’dan kaybolup gitti. Bunun kaybolmasında Tsipras ve Varufakis’in çok büyük suçu var. Ama aynı zamanda Merkel ve Schäuble’nin de ve onların ekonomik güç bağlamında Almanya’nın pozisyonunda ısrarcı olmalarının da."

Die Welt gazetesi ise yorumunda Yunanlara olan güven eksikliğini öne çıkarıyor.

"Güvensizliğiğn haklı gerekçeleri var. Yunan hükümetlerinin kararlaştırılan reform ajandasını kısmen geciktirmesi, kısmen hiç uygulamaması, eskiden de böyleydi. Ama şimdi bir düzine reformun alelacele Atina’da parlamentodan geçirilmesi bekleniyor. Şimdiye dek onaylanan tedbirlerle birlikte düşünüldüğünde bu, Atina’daki hiçbir siyasi partinin gönüllü olarak hazır olamayacağından da öte bir dönüşüm anlamına geliyor. Ve Yunan seçmen şimdi sadece çoğunluğun referandumda reddettiğini değil, daha da fazlasını yüklenmek durumunda. Yine de tüm kabul edilen tedbirlerin parlamentodan geçmesi ve bire bir hayata geçirilmesi, ihtimal dışı değil. Ama bunun bir teminatı yok. Nerede güven eksikse orada geriye sadece umut kalır. Bu durumda o da epey bir muğlâk denilebilir."

Son olarak Frankfurter Rundschau gazetesinde ise acımasız tasarruf programları ile bir ülkenin belini doğrultmasının zor olduğuna dikkat çekiliyor.

"Yaygın şikâyetlerden biri şu: 'Biz' güç bela işleyen bir devlete milyarlar pompalıyoruz. Elbette gerçekte bunu hiç kimse yapmıyor. Bunun yerine 'yardım' gibi komik bir ad altında yeni milyarlık krediler, eskilerinin yerini alıyor. Bunun kredilerden para kazananlar dışında kimseye faydası olmuyor. Ne ortalama bir Yunan’a, ne Almanlara ne de başka birine. Ve halkın son satın alma gücünü de yok eden zalim tasarruf programlarının ülkeyi yeniden ayağa kaldıracağı şeklinde, yanlışlığı sıkça kanıtlanmış olan umut, neden bu kez yanıltmasın?"