Bulaşıcı Hastalıklar Daire Başkanlığı İstatistiksel Verileri’ne göre 15-19 yaş arası çocuk ve gençlerdeki HIV pozitif sayısı yıldan yıla katlanarak artıyor. 2011’de 15-19 yaş arasında 8, 20-24 yaş arasında 62 gençte HIV saptanırken, bu rakam 2016’da aynı yaş gruplarında 49 ve 276’ya çıktı. Ancak henüz tanı almayanlar da dikkate alındığında HIV taşıyanların sayısının bu rakamların çok üstünde olduğu tahmin ediliyor. Dünyada ise her saat başı 15-19 yaş grubundan 29 çocuk HIV kapıyor. Hürriyet'te yer alan habere göre, uzmanların ilgili görüşleri şöyle:
1999 doğumlu olan lise öğrencisi K.A. geçen yıl 13 Ekim’de HIV pozitif olduğunu öğrendi. 13-14 yaşında cinsel yöneliminin farkına varan ve aktif cinsel hayatı olan K.A., karın ağrıları nedeniyle yapılan kan tektikleri sonucu artık HIV enfeksiyonuyla yaşacağını öğrendi. İlk şoku iki parmağıyla (+) işareti yaparak “AIDS’sin” diyen doktor yaşattı. Hastalığın adını duymuştu ama bilgisi yeterli değildi. Üstelik üniversiteye giriş sınavlarına hazırlandığı zor bir dönemdi. K.A., “Bu süreç çok hırpalayıcı oldu. Çünkü tek kaynak internetti. Hangi siteye girsem ömür biçiyordu. Keşke lisede cinsel eğitim alsaydım” dedi. Ancak yine internet ortamından ulaştığı Pozitif Yaşam Derneği’nde doğru bilgi ve desteği buldu.
K.A. yaklaşık bir ay sonra ailesine söyleme ihtiyacı hissetti. Cinsel yönelimini fark ettiğinde de ailesiyle paylaşmayı tercih etmişti. HIV pozitif olduğunu da söylemek istedi. Ama haberi alan annesini teselli etmek de ona düştü. Annesinden sonra babası öğrendi. İkisi de eğitimliydi ancak K.A.’ya davranışları değişti. Artık tabak, çatal, kaşığı ayrılmış, duş lifi için ayrı bir askı yapılmıştı. Aynı ortamda bulunmaktan kaçınıyorlardı. İlk tanıdan sonraki hastane günleri ve getirdiği raporlar nedeniyle okulunun yöneticilerinden birine de söylemek zorunda kaldı. Yönetici, “Senin iyiliğin için bunu olabildiğince az kişinin bilmesini istiyorum” dedi. Arkadaşlarından sadece çok güvendiği ve samimi olduğu birkaçını haberdar etti.
Sosyal medyada 3-4 özel uygulama üzerinden partner bulmanın çok kolay olduğunu belirten ve tanıdan önce iki yıl süren bir ilişki yaşadığını anlatan K.A., “Tanıdan sonra iki partnerim oldu. Birine HIV pozitif olduğumu anlattım, diğerine anlatmadım. Korunduğum, risk olmadığı için diğerine ifade etme gereği duymadım” diyor.
Genç erkeklerin cinselliğe başlama yaşının 14-15 olduğunu öne süren K.A., şunları anlattı:
“Kadınlarda bekaret, toplum baskısı hâlâ etkili ve daha geç yaşlarda başlıyor. En büyük eksikliklerden biri okullarda ne toplumsal cinsiyet eğitimi ne de cinsel eğitimin verilmesi. Sadece biyoloji derslerinde üremenin nasıl olduğu anlatılıyor. Ama ötesi yok. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmanın öneminin farkında değil. Cinselliği konuşuyoruz ama korunmayı değil. 18 yaşın altında HIV pozitif olan iki kişi daha tanıyorum.”
Canberk Noyan Harmancı (Pozitif Yaşam Derneği Genel Koordinatörü) Kızılay’ın ileri test tekniklerini kullanmaya başlamasıyla kan nakilleri aracılığıyla HIV geçişleri neredeyse durduruldu. Anneden çocuğa geçiş de önlemlerle engelleniyor. Cinsel ilişkiye girme yaşının düşmesiyle birlikte, 16-18 yaş arası çocuklarda cinsel yolla bulaşan HIV enfeksiyonları görmeye başladık. Tabular nedeniyle çocuk, genç, yetişkin fark etmeksizin kendimizi virüsten koruma metotlarını konuşamıyor, öğrenemiyoruz.
Prof. Dr. Ateş Kara (Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi) Gençlerdeki artış büyük oranda korumasız cinsel ilişkiden kaynaklanıyor. Bilhassa ücret karşılığı girilen cinsel ilişki sırasında korunmamak (prezervatif kullanmamak) bulaşmaya yol açıyor.
Arda Karapınar (Kırmızı Kurdele İstanbul Derneği Yönetim Kurulu Başkanı) Sadece HIV değil, cinsel yolla bulaşan HPV, sifiliz gibi başka hastalıklar da bu yaş grubunda yüksek düzeyde görülüyor. Temel sorun cinsel hastalıklardan korunmayla ilgili bilgiye sahip olmadan ya da bilse de korunma önlemleri almadan cinsel birliktelik kurması.
Prof. Dr. Fehmi Tabak (HIV Enfeksiyonu Derneği Başkanı) HIV ile ilgili farkındalık çalışmalarına devam etmek gerekiyor. İlaçların HIV hastalığını kronikleştirmesi ve yaşam süresini uzatması korunmada rehavete yol açıyor. Tedavi, bulaşma riskinin kırılması açısından da önemli.