Çaycuma’da 15 kişinin sulara kapılıp kaybolduğu facianın ihmaller zinciri birer birer ortaya çıkıyor. Uzmanlar, felaketin göz göre göre geldiği konusunda hemfikir. Köprüde inceleme yaptıktan sonra bir rapor hazırlayan Doç. Dr. Kubilay Kaptan bir numaralı sorumlunun, köprüye bakım yapmayan Karayolları olduğunu söylüyor.
Vatan'ın haberine göre, Zonguldak Çaycuma’da 15 kişiye mezar olan Filyos Çayı üstündeki 61 yıllık Çaycuma Köprüsü’nün yıkılmasıyla meydana gelen faciadaki ihmaller zinciri, hayatını kaybeden vatandaşların göz göre ölüme gittiğini ortaya çıkardı. Zonguldak’ta inşaatı biten 3 tane HES bulunuyor. Karabük’de bulunan Yenice ile Gökçebey sınırları arasındaki HES’ler Çaycuma’ya 50 kilometre uzaklıkta. Yenice ile Gökçebey sınırlarındaki ırmak Filyos çayıyla birleşiyor.
Uzmanlar, Çaycuma köprüsünün yıkılma sebeplerine ilişkin farklı yorumlarda bulunuyor. Aydın Üniversitesi Afet Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Kubilay Kaptan, köprünün çökme nedenlerini değerlendirdiği raporunda, olayın sorumlusunun Karayolları olduğunu söylüyor: “Kış aylarını takiben gelen sıcak havalar nedeniyle eriyen kar sularının ayakları daha da fazla aşındırmış olması çökmeyi tetiklemiştir. 61 yıldır kullanımda olan köprünün düzgün aralıklarla ve standartlara uygun bir şekilde bakımı yapılmadığından kullanım ömrü tamamlanmıştır. Konuyla ilgili olarak yapılan raporlar, haberlerler yetkililerce dikkate alınmamıştır. Yeni bir köprü yapılmış olmasına rağmen eski köprü kapatılmamış, onarıldığı söylenerek Karayolları tarafından hizmet sunmaya devam ettirilmiştir. Ölmekte olan bir hastaya son günlerinde makyaj yapar gibi davranan Karayolları Genel Müdürlüğü olaydan birinci dereceden suçludur.”
İTÜ Hidroloji ve Su Kaynakları Uzmanı İlhan Avcı ise Çaycuma köprüsünün yıkılmasının en önemli sebebinin köprünün temelindeki oyulma olduğunu söylüyor: “Hangi köprü yapılırsa yapılsın, suyun mevcut akım koşullarına dayanması gerekir. Hem dinamik kuvvetlere karşı hem de suya karşı dayanıklı olması gerekir. Ancak her köprünün zayıf tarafı temelinin su tarafından oyulma ihtimalidir. Bu yüzden inşaat sırasında tabal oyulmalarına karşı önlemler alınır. Temelin suyun debisi yüzünden oyulmasını engellemek için derine yapılır. Böylece altının oyulması engellenir. Çünkü derenin bir oyma gücü vardır. Bu tespit edilir ki buna tabanın kararlı hale gelmesi denir. Tabanın kararlı hale geldiği yerin de altına doğru temel yapılır. Çaycuma Köprüsü’nde de topuk oyalmasının olduğunu görüyoruz.”
“Bu köprü 1951 yılında yapılmış. Dolayısıyla tabanın kararlı hale gelmiş olması gerekir yoksa şimdiye kadar bu olayın çoktan olması gerekirdi. Öyleyse suyun akışında bir değişim olmuş olmalı. Bu noktada aklıma gelen ilk fikir ise son birkaç yıl içinde bu dere üzerine yapılan hidroelektrik santralleri. Bu santraller derenin kum ve çakıl taşımasını engeller. Barajı geçtikleri noktadan itibaren temiz su taşırlar. Bu noktada köprüye gelen kum ve çakıl sayısı azalmış demektir. Gelen ile giden arasında dengesizlik oluşmuşsa köprünün ayağı oyulmaya başlamış olabilir. Oyulan bölümün yerine yeni malzeme gelmezse, yani o boşluk dolmazsa yapının tabanı oyuluyor. Başka bir ihtimal de yapının uzun yıllar içinde yavaş yavaş oyularak risk aşamasına gelmiş olması.”
“Burada sorulması gereken başka bir soru daha var. Köprüden sonraki bendin yıkıldığı söyleniyor. Şimdi bu bend niye yapılmış buna bakmak gerekir. Belki de hidroelektirik santrallerin olumsuzluğunu azaltmak için yaptılar. Bend yıkılınca da köprünün ayağında yeni akım koşulları oluşmuş olabilir. Taban harekete geçince temelin ardından oyulma meydana gelmiş olabilir. Bu soruların cevaplarının aranması gerekiyor.”
Uzmanlar, 110 metresi yıkılan 255 metrelik Çaycuma Köprüsü’yle ilgili ihmalleri şöyle sıraladı:
1- 61 yılda ayakları yıpranması rağmen devamlı bakıma muhtaç köprü için etkili bir bakım yapılmadı.
2- Üzerinden geçen ağır yükler beton ve demiri yıprattı, köprü dayanıklığını yitirdi.
3- Nehrin içindeki granür denilen çakıl taşları ve kum devamlı ayaklara çarptığı için yıpranmayı arttırdı.
4- 50 kilometre yukarıda bulunan Karabük Hidroelektrik Santrali barajının kapakların açıldığı dönemlerde debisi artan su ise köprü ayaklarını korumak için yapılan setleri söküp götürdü.
5- HES ve diğer inşaatlar için Filyos deresinden gözle görülür şekilde kum, çakıl, gibi malzemeler alınması derenin debisini değiştirdi.
6- HES inşaatları nehrin akış yönünü değiştirdi.
7- HES’ler derenin kum ve çakıl taşımasını engelleyip duru su akmasına dolayısıyla köprüye gelen ve giden kum ile dengesinin bozulmasına neden oldu. Bu bozulma köprünün ayağında “topuk oyulması” denen yıpranmaya neden oldu