15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargâhı'nda yaşananlara ilişkin aralarında eski Yüksek Askeri Şura üyesi Akın Öztürk, eski Genelkurmay Personel Daire Başkanı Mehmet Partigöç ve eski Stratejik dönüşüm Dairesi Başkanı Mehmet Dişli dahil 221 sanıklı davanın ilk duruşması görüldü. Duruşma yarın sanık savunmalarıyla devam edecek.
Hürriyet'ten Mesut Hasan Benli'nin haberine göre, sanıklardan darbe girişiminin askeri kanadının bir numarası olduğu iddia edilen Hava Kuvvetleri eski Komutanı Akın Öztürk, kimlik tespiti sırasında 2 çocuğu olduğunu belirterek, "Adresi bilmiyorum. Tutukluyum" dedi. Kimlik tespiti sırasında, 15 Temmuz’da hayatını kaybeden olan Mucip Arıkan’ın annesi Saliha Arıkan, "Oğlumun katillerini öldürün. Yavrumu bana verin" diyerek, bağırdı. Arıkan’ın sanıklara yönelik bağırmayı sürdürmesi üzerine Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, duruşmaya engel olduğu gerekçesiyle Arıkan'ın yakınının salondan çıkartılmasını istedi.
Duruşma sürerken, müşteki yakınlarından bazıları, sanıklara yönelik sinkaflı sözler sarf etti. Mahkeme Başkanı Dik, özellikle Saliha Arıkan’ın sürekli bağırması nedeniyle dışarı çıkartılmasını istedi. Bu sırada, sanık avukatlarından biri de "Salondan çıkartılsın" deyince müşteki yakınlarının tamamı buna tepki gösterdi.
Şehit yakınları, avukatlara "Teröristleri savunanlar teröristtir" ve "Hepiniz teröristsiniz" diye bağırdı. Duruşma, bu nedenle bir süre durdu. Yaşanan tartışmalar sırasında baygınlık geçiren Saliha Arıkan, sağlık görevlilerinin yardımıyla salondan çıkartıldı.
Yürüyüş planlaması kapsamında Yurtta Sulh Konseyinin yöneticilerinden olduğu ileri sürülen eski YAŞ üyesi, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk ilk sırada getirildi. Öztürk, diğer sanıklarla birlikte elleri kelepçeli yürütüldü. Sanıkların salona getirilmesi esnasında gazetecilerin görüntü alması için özel bir düzenleme yapıldı. Basın mensuplarının görüntü alabilmesi için sanıklar önlerinden geçirildi.
Darbe girişiminin askeri kanadının bir numaralı sanığı olduğu iddia edilen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, ilk savunma yapan isim oldu. Öztürk, bugüne kadar ettiği askerlik yemini doğrultusunda görevini icra ettiğini savundu. Hainlik suçlamasıyla yargılanmanın kendisine verilecek en büyük ceza olduğunu belirten Öztürk, “Yüce milletim, beni yetiştiren komutanlarım ve silah arkadaşlarım iyi bilsin ki bu hain darbe girişimine hiçbir katkım, hatta haberim bile yoktur. Ben bu rütbe ve yaşa gelmiş bir asker olarak silah arkadaşlarıma, vatandaşlarıma silah doğrultacak biri değilim. Bu hain darbe girişimiyle hiçbir ilgim ve alakam yoktur. Aynı şekilde acılarını paylaşıyorum. 46 yıllık hayatım boyunca çok sık olarak ölümle burun burana geldim. Keşke ölseydim de bu şekilde yargılanmasaydım. İçim çok acımaktadır. 15 Temmuz gecesi kalkışılan darbe girişimi ile ülkemiz ve milletimiz bir travma yaşamıştır” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz günü Ankara’ya geldiğinde, kızının lojmanın olduğu Akıncı Üssü’ne gittiğini ve eşinin hasta olması nedeniyle gece orada kalmaya karar verdiklerini savunan Öztürk, şunları söyledi:
"O gece koruma astsubayım İsmail Keskin telefonla arayıp ’Genelkurmay’da saldırı olmuş’ dedi. Bunun üzerine koruma astsubayımı tekrar kaldığım lojmana çağırdım. Kendisinden neler olup bittiğini öğrenmesi için Genelkurmay Harekat Merkezi’ni arattım ancak telefona çıkan subay Mehmet Partigöç’ten bilgi alabileceğimizi söylemiş. Bunun üzerine koruma astsubayım Mehmet Partigöç’le görüştü. İddianamede iddia edildiği gibi ben direk görüşmedim"
Gecenin ilerleyen saatlerinde, İstanbul’da bulunan Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın kendisini aradığını ve neler olup bittiğini öğrenmesini istediğini anlatan Öztürk, "Bunun üzerine lojmandan ayrılarak Akıncı Üssü 143. Filoya ÿgittim. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın da tutulduğu odaya girdim. Burada Akar dışında yanılmıyorsam Kubilay Selçuk, Ömer Faruk Harmancı, Hakan Evrim ve Mehmet Dişli vardı. Genelkurmay başkanı bana, 'Bunlar darbe yapmak istiyor, bunlarla konuş ikna et, vazgeçsinler’ dedi. Ben de Genelkurmay başkanımızın ifadelerini kullanarak, ’yanlış yaptıklarını, vazgeçmelerini’ söyledim" diye konuştu.
Sivil kıyafetli olduğu için emir astsubayından üniformasını getirmesini istediğini; ancak yolların kapalı olması nedeniyle üstte kendisi için üniforma ayarlandığını söyleyen Öztürk, "Üniforma kısaydı. Gülünç bir durumdaydım. Bir konsey başkanının böyle bir durumda olması siz değerlendirin. Darbe girişiminin başında olsam bu duruma düşer miydim" dedi.
Öztürk, daha sonra tekrar Genelkurmay Başkanı’nın yanına gittiğini ve darbecilerin kararlı olduklarını söylediğini anlattı.
Akın Öztürk, komutanlığı döneminde defalarca bu yapıyla mücadele edilmesi gerektiğini astlarına söylediğini savundu. Öztürk, Mahkeme Başkanı’nın sorusu üzerine o gece, davanın sanıklarından olan damadı Yarbay Hakan Karakuş’la hiç görüşmediğini söyledi.
Öztürk, "Bu yaftayı üzerime çiviyle çaksalar da tutturamazlar. Ancak birisi beni buraya monte etmiş, ne niyetle, ne sebeple bilemem. Onu ben yargıdan istirham ediyorum, ortaya çıkarsınlar." Sanık Akın Öztürk, eşi ve kendi mal varlığı üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasını, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Akın Öztürk’ten sonra savunmasını yapan, darbe girişimi sırasında Akıncı 4. Ana Jet Üssü Hareket Komutanı olan Kurmay Albay Ahmet Özçetin savunmasını yaptı. İddianamede, darbe girişimi sırasında Hava Kuvvetlerinin sevk ve idaresini, uçak ve pilotların organizasyonunu yaptığı iddia edilen sanık Özçetin, suçlamaları kabul etmedi. ’Yurtta Sulh Konseyi’ üyesi olduğunu da kabul etmeyen Özçetin, "Darbe girişimi gecesi aracımda ele geçirildiği iddia edilen ve bazı kişilerin ev adreslerinin bulunduğu kroki ve belgelerin bulunması konusunu kabul etmiyorum. Aracımda yapılan arama sırasında ben de vardım. Arama sonrası aracım Ulaştırma Tabur Komutanlığına teslim edildi. 18 Temmuz’da yapılan bu aramanın tutanağı bana teslim edildi ve bu tutanakta bu tür belgelerin bilgisi yok. Sonuç olarak bu belgeler bana ait değildir ve suçlamalar asılsız" dedi.
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, darbe girişiminin yaşandığı gece Akıncı Üssü'nden Ankara'yı bombalayan pilotlarla yaptığını telsiz konuşmalarını hatırlatması üzerine Özçetin, "Bu görüşmelerin net olarak bana ait olup olmadığını bilmiyorum. Görüşmelerin hangi ortamda yapıldığını hatırlamıyorum. Bu görüşmelerin bir kısmının bana ait olmadığını, bir kısmının da bana dikte ettirildiğini tespit ettim." savunmasını yaptı.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in "O gece 'Yurtta Sulh hareketini icra ediyoruz" şeklinde bir konuşman da var. Buna ne diyeceksin?" sorusuna Özçetin, "Bu konuşma bana aitse hangi şartlar altında bunu söyledim bilemiyorum. Bununla ilgili çalışmam devam ediyor." açıklamasını yaptı.
Özçetin’in savunmasının ardından mahkeme başkanı duruşmayı sonlandırdı. Bu sırada sanıklar salondan çıkartılmayı başlandı. Sanık yakınları, yakınlarına el sallarken bir kişi salonda bulunduğunu göstermek için yakını olan sanığa seslendi. Müştekilerin bulunduğu bölümden bir kişi, "Neye bağırıyorsun sen" diye tepki gösterdi. Sanık yakınının karşılık vermesi üzerine müştekilerin birçoğu bağırmaya başladı. Bazı kişiler bulundukları bölümden atlayarak, sanık yakınlarının üzerine yürüdü. Polis bu kişileri güçlükle engellerken, çevik kuvvet polisleri duruşma salonu dışında önlem alarak olayların büyümesini önledi.
Duruşma yarın sanık savunmalarıyla devam edecek.