15 Temmuz darbe girişiminin ardından Genelkurmay Başkanlığı karargahında yaşananlarla ilgili açılan çatı davasının gerekçeli kararında cemaatin darbe planını 1 Kasım 2015 genel seçiminden AKP birinci parti çıkınca yaptığı, talimatın Fethullah Gülen tarafından verildiği ve planlamaların TSK imamı firari Adil Öksüz başkanlığında yapıldığı anlatıldı. Kararda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere kritik tüm isimlerin nasıl kaçırılacağının planlandığı, planlamaya göre Erdoğan’ın bir gemide tutulmasının öngörüldüğü ifade edildi.
224 sanıklı Genelkurmay Çatı Davası’nda eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi, eski orgeneral Akın Öztürk'ün de arasında bulunduğu 17 sanık 141'er kez ağırlaştırılmış müebbete mahkûm edildi. Mahkeme, hükme ilişkin gerekçeli kararını tamamladı.
Gerekçeli kararda, Fethullah Gülen’in 19 Mart 2016’da Pensilvanya'daki malikanesinde üzerine ilk defa giydiği haki renk (asker yeşili) pardösü ile ekranlara çıktığı ve canlı olarak yayınlanan “sıfır sorun-bam teli” başlıklı vaazında, “Umum adına konuşuyorum, umum İslam toplumu adına, Kapadokya sakinleri, oradaki serkarlar adına konuşuyorum” dediği belirtildi. Konuşmanın, -Alison Lurie’nin ifadesiyle- “Giysi Dili” ile yapıldığının anlatıldığı kararda, eylem talimatlarının hedef kitlesinin, örgütün TSK içerisindeki mensupları olduğu, subliminal mesaj verdiği kaydedildi.
Kararda, konuşmada geçen “Serkâr” kelimesinin Türkçede “Komutan, Amir, Müdür” anlamlarına geldiği, "Kapadokya” ifadesinin ise FETÖ/PDY içerisinde “Özel Mahrem Yerler” olarak kodlanan kurumlardan TSK için kullanılan bir şifre olduğu, bu şifrenin anlamını örgüt içerisinde sadece -örgüt literatüründe “Mahrem Hizmetler veya Hususiler" olarak adlandırılan ve örgütün TSK bünyesindeki örgütsel faaliyetlerini koordine eden- üst düzey TSK imamlarının bildiği anlatıldı. Kararda, vaaz içerisinde geçen "Danimarka" kelimesinin Deniz Kuvvetlerini, "Holanda" kelimesinin Hava Kuvvetlerini, "Kapadokya" ve "Kanada" isminin ise Kara Kuvvetlerinde bulunan cemaat mensuplarına karşılık geldiğini anlatan tanıkların beyanlarına yer verildi. Kararda, Gülen’in konuşmalarında sıkça yer verdiği diğer şifreler de anlatıldı.
Kararda, cemaatin 1 Kasım 2015 genel seçiminde istediği sonuç vermeyince darbe girişiminde bulunmaya karar verdiği, talimatın da Gülen tarafından verildiği, bunun üzerine FETÖ'nün sivil imamları tarafından TSK içerisinde örgüt yöneticileri tarafından darbe teşebbüsü kapsamında toplantılara başlandığı anlatıldı.
Kararda, bu kapsamda 09 Kasım 2015 tarihinde Ahmet Taner Kışlalı mahallesi 2280 sokak No:3'te bulunan örgüte ait Empati Danışmanlık adlı şirket adına kiralandığı, üç katlı villadaki toplantılara her kuvvetten rütbeli askerler ile örgüt imamlarının katıldığı belirtildi. Kararda, 10 Temmuz Pazar gününe kadar devam eden toplantılarda, namaz vakitlerinde namazın farzını sivil şahsın kıldırdığı, bu şahsın firari Adil Öksüz olduğu kaydedildi. Tanık anlatımlarına göre, namaz sonrası Adil Öksüz'ün sohbet vari konuşmalar yaptığı, darbe teşebbüsü gecesini kast ederek 15 Temmuz akşamında yapılacak ilk işlerden birisinin cezaevinde tutuklu bulunan cemaat mensubu kişileri vakit kaybetmeksizin cezaevinden çıkartmak olduğu, ayrıca konuşmalardan birisinde "Arkadaşlar biraz önce içeride, odada büyüğümüzle (Fethullah Gülen) ile görüştüm sizlere selamı var. Ben cumartesi veya pazar İstanbul'da olacağım. Oradan yurt dışına uçacağım. Aksilik olmazsa salı günü büyüğümüz ile görüşüp çarşamba veya Perşembe döneceğim" dediği anlatıldı. Kararda villa içerisindeki çalışmalar esnasında halka rağmen silahlı darbe teşebbüsünün başarıya ulaşamayacağının görüşü dile getirildiğinde "bu tür olumsuz düşünceler ile şeytanı işimize karıştırmayın, Allah'ın yardımı ile bu iş olumlu sonuçlanacaktır" mealinde dini ağırlıklı kısa bir sohbetle fikirlerini bastırdığı ifade edildi.
Kararda, villada özel kuvvetler komutanlığında görevli timlerce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın alınması bir yerde muhafaza edilmesi, yine hava yolu ile İstanbul'da kısa bir süre bekletilip yine hava yoluyla denize açılacak bir gemiye bindirilerek muhafaza edilmesi, Başbakan Binali Yıldırım'ın Ankara ilinden Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli timlerce alınarak Akıncı Hava Üssüne getirilmesi, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın Ankara ilinde Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli timlerce alınarak Akıncı Hava Üssüne getirilmesi, MİT Müşteşarı Hakan Fidan'ın MİT Müşteşarlığından alınarak Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli timlerce alınarak Akıncı Hava Üssüne getirilmesi, Emniyet Genel Müdürü Celaleddin Lekesiz'in konutundan jandarma birimlerince alınarak Akıncı Hava Üssü’ne getirilmesi, Emniyet İstihbarat Başkanı Engin Dinç'in konutundan jandarma birimlerince alınarak Akıncı Hava Üssüne getirilmesi planının yapıldığı ifade edildi.
Kararda, villadaki toplantılarda, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın ikna edilmeden bu darbenin kesinlikle başarılı olamayacağının konuşulduğu, özellikle Adil Öksüz'ün Genelkurmay Başkanı’nın ikna edilmesinde herhangi bir sıkıntı çıkmayacağı düşüncesinin orada bulunanlar üzerinde hakim görüş olduğu anlatıldı. Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi'nin FETÖ/PDY üyesi olmadığı ancak darbe teşebbüsünü destekleyebileceğinin orada bulunanlar tarafından genel görüş olarak ifade edildiği de tanık anlatımlarına dayanılarak aktarıldı. Kararda, villadaki toplantılarda darbe teşebbüsüne veya örgüte destek vermeyecek generallerin listesinin de çıkarıldığı anlatıldı. Bu generallerin kim tarafından etkisiz kılınacağının belirlendiği ifade edildi.
Kararda, Adil Öksüz’ün planı Gülen’e onaylattığı ifade edildi. Cumhurbaşkanı’nın İstanbul’da alınmasının planlandığı ancak Marmaris'e gidince planın bozulduğu, Marmaris için yeni plan yapıldığı ve 6 Cougar ile bir filo oluşturularak, 80-90 kişilik bir ekiple Marmaris'e gidilmesinin tasarlandığı kaydedildi.
Kararda, tanıkların Cumhurbaşkanının kaldığı otelde bir şekilde rehin alınarak Milas üzerinden Çiğli'ye getirilmesinin, Cumhurbaşkanının yerinin tespit edilememesi halinde Amerikalılardan yer tespiti ve net konum tespiti ile ilgili olarak yardım alınabileceğinin, 3-4 kişilik sivil kıyafetli bir ekibin Cumhurbaşkanını takip ettiğinin konuşulduğunu aktardıkları ifade edildi.
İstanbul ve diğer kentlerdeki darbe toplantılarının da aktarıldığı kararda, darbenin 15 Temmuz'u 16 Temmuz'a bağlayan gece saat 03.00'te yapılmasının kararlaştırıldığı kaydedildi.
Planlama kapsamında gerekli sayıda telsizin Ankara’ya getirilmesi, silah ve mühimmat temini konularında hazırlık yapıldığının anlatıldığı kararda, görevli isimlerin bağlı oldukları kışlalarda hazırlık yaptıkları, uçaklarda görevlendirilecek pilotların bilgilendirildiği, bazı birimlerde eğitim faaliyetleri yapıldığı kaydedildi.
Adil Öksüz ile Kemal Batmaz'ın 11 Temmuz’da ABD'ye gittikleri, örgüt lideri Fethullah Gülen'e darbe teşebbüsüne hazırlık faaliyetleri ile ilgili son bilgileri verdikleri ve 13 Temmuz’da Türkiye'ye geldiklerinin anlatıldığı kararda, 15 Temmuz günü ise Akıncı Hava Üssü’ne darbeye katılacak askerlerin yerleştirildiği vurgulandı. Kararda, 15 Temmuz 2016 günü TSK Mesaj ve Evrak Dağıtım Sistemi (MEDAS) kullanılarak mesajların iletildiği, Yıldırım Harekat ibreli mesajda; görevlendirmeler ve atamaların aktarıldığı, 21.30’dan sonra ise Yurtta Sulh Konseyi adına emirlerin yayınlandığı vurgulandı.
Kararda, MİT Müsteşarlığı’na darbeyle ilgili gelen ihbardan sonra MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın o tarihte Genelkurmay İkinci Başkanı olan Orgeneral Yaşar Güler'i telefon ile aradığı, konu hakkında kendisine bilgi verdiği ve müsteşar yardımcısı Sebahattin Asal'ı ayrıntıları aktarmak üzere Genelkurmay Başkanlığına gönderdiği, Genelkurmay Başkanlığı karargahına gelen müsteşar yardımcısının ayrıntıları Orgeneral Yaşar Güler'e anlattığı, o sırada Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın YAŞ hazırlıkları kapsamında görüştükleri, Yaşar Güler'in Genelkurmay Başkanını bilgilendirmek üzere makamına geçtiği ve beraber toplantı salonuna geçtikleri, kendisine MİT Müsteşar Yardımcısının anlattığı bilgileri aktardığı, önemli bir durum olduğu hususunda değerlendirme yaptığı ve Hakan Fidan'ı çağırırsanız uygun olur demesi üzerine Hulusi Akar'ın Hakan Fidan'ı telefon ile karargaha çağırdığı anlatıldı.
Kararda, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın da toplantı odasına geçtiği, Hulusi Akar'ın Salih Zeki Çolak'a Kara Havacılık Komutanlığına gitmesini, yanında askeri savcı, merkez komutanı, 5 kadar adamıyla ve Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanını da almasını, saat 19.00'a kadar ulaşmasını, ancak gidiş nedenini ve inceleme yapmasını maskelemek amacıyla 1 adet B-200 uçağını hazırlamalarını, Ankara dışında bir yere gideceğini belirterek Kara Havacılık Komutanlığına geliş nedenini anlamamalarını sağlamasını ifade ettiği, şayet 19.00'da uçuş olursa uçuş yapanları derhal derdest etmesini, mümkün olduğunca bu bilgileri başkaları ile paylaşmamalarını emrettiği, bu esnada Hakan Fidan'ın da gelerek toplantıya dahil olduğu, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın saat 18.24'te yanında emir astsubayı Yunus Can ile birlikte karargahtan ayrıldığı, toplantıya katılan Hakan Fidan'ın Hulusi Akar'a gelen ihbarın büyük bir planın parçası olabileceğini değerlendirmesi üzerine Hulusi Akar'ın Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezini arayarak havada bulunan tüm askeri helikopter ve uçakların indirilmesi emrini verdiği ifade edildi.
Salih Zeki Çolak'ın da Kara Havacılık Okulu’na giderek tespitlerde bulunduğunun anlatıldığı kararda, meydanın sakin olduğunu, herhangi bir olumsuz rastlanmadığını, Metin Gürak'ın da yanlarına geldiğini belirttiği, Hulusi Akar'ın 1. Kara Havacılı Alayına gitmesini pilotlar ile görüşmesini, ağızlarından laf almaya ve emare bulmaya çalışmasını istediği, bunun üzerine personel ile birlikte çay içme teklifinde bulunduğu ifade edildi.
Kararda, 19.26'da sanık subaylardan Mehmet Partigöç'e, komutanlar ile MİT Müsteşarı arasındaki görüşmeler hakkında bilgi geldiği, sanık İlhan Talu'nun Genelkurmay Başkanlığı makam odasının bulunduğu kata 19.55'te girdiği ve 20.02'de tekrar çıktığı ve 20.09'da tekrar komutanın makam odasının bulunduğu kata girdiği, Genelkurmay Başkanlığına askeri savcıların davet edildiğinin öğrenilmesi üzerine darbe teşebbüsünün sekteye uğrayacağı ve deşifre oldukları endişesi ile örgüt yöneticilerinin, yaptıkları görüşmeler sonrasında saat 03.00 olarak belirlenen darbe teşebbüsü başlama saatini 20.30’a çektikleri ifade edildi.
Sanık Mehmet Dişli’nin saat 21.00 sıralarında Hulusi Akar'ın makam odasına geçtiği, önceden yapılan iş bölümü doğrultusunda katılan Hulusi Akar'a hitaben "Komutanım, operasyona başlıyor, herkesi alacağız. Tugaylar taburlar yola çıktı, biraz sonra göreceksiniz." şeklinde sözler söylemesi üzerine bu Akar'ın "Sakın ha" diyerek tepki gösterdiği, Genelkurmay İkinci Başkanı’nın nerede olduğunu, diğer komutanların nerede olduğunu sorduğu, sanık Mehmet Dişli'nin "Heyecanlanmayın, rahat olun" şeklinde sözler söylemesi üzerine Hulusi Akar'ın "Benim seninle ya da bir başkası ile hiçbir işim olmaz. Sen benimle ne biçim konuşuyorsun, kim bunlar, siz kimsiniz?" şeklinde tepki verdiği, gittikleri yolun yanlış olduğunu büyük hata yaptıklarını, cezalarını çekeceklerini, hiç olmazsa erkeklik gösterip başkalarını bu işe bulaştırmamalarını, ölüm kalım olmadan bu işi sonlandırmalarını söylediği, ancak sanık Mehmet Dişli'nin sakin bir şekilde "Komutanım bu iş bitti, herkes yola çıktı" dediği anlatıldı.
Kararda, Hulusi Akar'ın destek vermeyeceğini anlayan Mehmet Dişli'nin kapıya yöneldiği ve Akar’ın emir subayı Levent Türkkan’ın da aralarında olduğu isimlerce sandalyeye oturtulduğu, arkasından sanıkların Hulusi Akar'ın ağzını ve burnunu havlu benzeri bez ile kapatarak nefes almalarını engelledikleri, ellerine plastik kelepçe taktıkları, kelepçelerin acı vermesi ile Hulusi Akar'ın bağırmaya başladığı, Levent Türkkan'ın "Komutanım sakin olun, yoksa vururum, sıkarım" şeklinde sözler söylediği, Hulusi Akar'ın da "Sık lan" şeklinde bağırdığı, Mehmet Dişli'nin onayı ile elindeki kelepçeyi çıkarttıkları ve koltuğa oturttukları ifade edildi. Karargahta rehin alınan Akar ve komutanların Akıncı Üssü’ne nasıl götürüldüklerinin anlatıldığı kararda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halkı sokağa davet etmesinin ardından karargahın çevresindeki vatandaşların sayısının arttığı ifade edildi.
Kararda, saat 01.20'de Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinden Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülke genelinde kontrolü ve güvenliğini sağladığına dair ikinci bildirinin yayınlandığı, Saat 01.29'da 13 tank ve 1 zırhlı muhabere aracı ile 1 kobra aracının güney nizamiyeden Genelkurmay kışlasına giriş yaptığı, saat 02.01 sıralarında Genelkurmaya gelen vatandaşlara yönelik kullanmak amacıyla destek kıtalarından temin edilen G-3 piyade tüfekleri ile mühimmatın karargah binasına çıkartıldığı anlatıldı.
Saat 04.09'da Genelkurmay kışlasına helikopterler ile mühimmat getirildiği ve personele dağıtıldığı, saat 05.26'da yine mühimmat getirildiği, saat 05.50'de karargâh içinde bulunan kameraları besleyen elektrik hattının devre dışı bırakıldığı, saat 06.11'de karargaha ait görüntülerin kaydedildiği hard-disklerin tanklarla devre dışı bırakıldığı ifade edildi. Ezilen belleklerin doldur boşalt istasyonuna götürülerek saat 07.00'de yakıldığı, bir kısım karargah personelinin darbenin başarısızlıkla sonuçlandığını görünce saat 10.20'den itibaren kışlayı terk etmeye başladıkları, polis özel harekat görevlileri tarafından kışlaya girildiği ve akabinde sanıkların gözaltına alınmaya başlandığı anlatıldı.